“Ekonomik kalkınma planları ‘yeşil iyileşme’ üzerine kurgulanıyor”

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, geçtiğimiz günlerde düzenlenen Genel Kurul’un ardından ikinci kez Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildi.

Ebru Dildar Edin, 2021-2024 yıllarını kapsayacak olan yeni dönemde SKD Türkiye olarak, döngüsel ekonomi, İş Dünyası Plastik Girişimi ve raporlama konularında bugüne kadar gerçekleştirdikleri çalışmaları daha üst kademelere taşımayı hedeflediklerini söylüyor. Dildar Edin, “2021 yılı ana stratejimiz, ‘Yeşil Dönüşüm’ prensipleri doğrultusunda yeni iş birlikleri ve yeni dijital araçlar ile öncü rolümüzü pekiştirecek çalışmalar yapmak olacak” diyor.

Ebru Dildar Edin’den SKD Türkiye’nin “Yeşil Dönüşüm” temelli çalışmalarını, hedeflerini dinledim.

10 yıl sonra iş dünyasının bugünden farklı olacağı kesin

“Geçtiğimiz günlerde çatı örgütümüz WBCSD ‘Vizyon 2050: Dönüşüm Zamanı’ çalışmasını lanse etti. Bu rapor ile insanlığın iklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı ve sosyal eşitsizlikler olmak üzere, üç farklı krizle karşı karşıya olduğunu; ve bu üç krizin üstesinden gelmek için sistemli bir dönüşüme ihtiyacımız olduğunu ortaya koydu.

WBCSD, küresel ekonomik sistemin, artık yalnızca finansal performansa dayalı değil, insanlar ve gezegen üzerinde yaratılan etkinin de dikkate alınarak değerlendirme yapılan bir sisteme geçiş yapılması gerektiğini, çünkü yalnızca finansal başarıya odaklanmanın gezegenimizde sürdürülemez sonuçlar ortaya çıkmasına neden olduğunu savunuyor. Ve dönüşüm için iş dünyası, kamu ve tüketici iş birliği ile aksiyon alınması gerektiği ortaya koyuyor. Çatı örgütümüzün bu vizyonu SKD Türkiye olarak, 2021 yılı ana stratejimiz olan, “Yeşil Dönüşüm” prensipleri doğrultusunda yeni iş birlikleri ve yeni dijital araçlar ile öncü rol edinme hedefimizi pekiştirir nitelikte.

10 yıl sonra iş dünyasının bugünkünden farklı olacağı kesin. İş Dünyası yani, özel sektör, kamu ve kurumlar olarak, bugün hayata geçirdiğimiz projeler ve aldığımız kararlar önümüzdeki 10 yılı şekillendirecek. Bu dönüşümü ancak hep birlikte hareket ederek ve iş birliği yaparak inşa edebiliriz.”

Türkiye’de yeşil tahvil ihraçları teşvik edilecek

“Pandemi sürecinde, tüm dünyada yaşanan eşzamanlı kapanmalar ile beraber karbon emisyonlarını yalnızca yüzde 7 oranında düşürebildiğimizi göz önüne alırsak önümüzde ne denli zor ve çaba gerektiren bir süreç olduğunu anlayabiliriz.

Birçok hükümet, kamu ve özel sektörle işbirliği kurarak ekonomik kalkınma planlarını ‘Yeşil İyileşme’ üzerine kurgulamaya başladı. Yeşil Mutabakatı yol haritası olarak belirleyen Avrupa, 2060 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefleyen Çin ve Biden’ın göreve gelmesinin hemen ardından Paris Anlaşması’nı yeniden imzalayan ABD, global güçlerin bu konuda ne denli kararlı olduğunu ve bu uğurda ne gibi aksiyonlar alınmasının gerektiğinin en büyük göstergesi oldular. Türkiye’de ise Kasım 2020’de AB Yeşil Mutabakat Eylem Planı açıklanmasının hemen ardından, Aralık 2020’de, Sıfır Atık Projesi ileriye taşıması beklenen Çevre Ajansı kuruldu. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum 2021 yılında bir İklim Kanununu çıkabileceğinin sinyallerini verdi. Şubat ayında, Kurum Türkiye’nin 7 bölgesine dair ‘Bölgesel İklim Değişikliği Eylem Planı’ hazırladıklarını dile getirdi. Ayrıca, tüm kurumların, sera gazı emisyonlarının azaltımına ve iklim değişikliğine uyum sağlamasına yönelik 2050 Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı’nı uygulamaya koyacaklarını belirtti. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız, ekonomi reform paketini açıklarken, yeşil tahvil ihraçlarının teşvik edileceğine değindi. Artık sosyal ve çevresel koşulları göz ardı ederek büyüme hedeflenemez. Bunun için ortak bir vizyona ve sistem değişikliğine ihtiyacımız var. Türkiye’nin de bu yolda güçlü adımlar atacağına inancım tam.”

Ülkemizde döngüsel ekonominin yükselmesi için çok uygun bir ortam var

“Döngüsel ekonomi kurallarının hayata geçirilmesi suretiyle, Avrupa’da, 2030’a kadar gayri safi yurtiçi hasılada mevcut projeksiyonların yanı sıra 82 milyar Euro’luk bir artış olabileceği, ayrıca 700 bin kişi için yeni istihdam fırsatı ortaya çıkabileceği tahmin ediliyor. Avrupa Birliği, “Avrupa Yeşil Mutabakatı”nda döngüsel ekonomiyi stratejilerinin odağına koyuyor. Özellikle ülkemizde döngüsel ekonominin yükselmesi için çok uygun bir ortam var. Hammadde ve enerji başta olmak üzere dışa bağımlı bir endüstrimiz olduğu göz önüne alınınca, başka bir endüstrinin atıklarını girdi olarak kullanmak, dışa bağımlılığı azaltmak için çok önemli bir fırsat olarak karşımıza çıkıyor. Bu yılın başında EBRD iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz eylem çağrısı, salgın sonrası sürdürülebilir ve yeşil bir toparlanma için döngüsel ekonominin benimsenmesi ve Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’nda sunulan araçların daha etkin kullanılmasına yönelikti. Salgın sonrası dönemde toparlanmak, daha dayanıklı bir ekonomi inşa etmek ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamak için döngüsel ekonomiyi yol gösterici model olarak benimseme çabalarında Türkiye’deki özel ve kamu sektörlerini desteklemeye kararlıyız.”

SKA’lara ulaşmak için her yıl 5-7 trilyon dolar yatırım gerekiyor

Sürdürülebilir iş yapış şekillerinin yaygınlaşmasında pastadaki en büyük paylardan biri finans sektörüne ait. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) ulaşabilmek için yıllık 5-7 trilyon dolar yatırım gerekiyor. Söz konusu yatırım, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde her yıl en az 2,5 trilyon dolar finansal açık anlamına geliyor. Gelişmiş ülkelerde söz konusu yatırımların üçte ikisi bankalar tarafından finanse edilirken, gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 90’a çıktığını görüyoruz. İşte bu anlamda, finans sektörünün muazzam bir dönüştürücü gücü söz konusu.”

Sürdürülebilir borçlanma piyasasının değeri 2020’de 1.9 trilyon dolara ulaştı

“Salgın dönemiyle de birlikte, dünya düzeninin büyük oyuncuları, iklim değişikliğiyle mücadelede çok önemli kararlar almaya başladı. Dünya Bankası geçtiğimiz yıl neredeyse 21,4 milyar dolar finansman desteğinde bulundu. Bu finansman desteğinin içerisinde; karbonsuzlaştırma ve dayanıklılık gibi kritik iklim konuları yer alıyor. Avrupa Merkez Bankası, 1 Ocak itibarıyla sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda ihraç edilmiş tahvilleri teminat olarak kabul edeceğini ve bir iklim değişikliği merkezi kuracağını açıkladı. Özellikle son 2-3 yılda muazzam bir ivme ile büyüyen sürdürülebilir borçlanma pyasasının toplam değeri 2020 sonunda 1.9 trilyon dolara ulaştı. Türkye’de ise bankaların ve özel sektörün toplam sürdürülebilir borçlanması 5 milyar dolar. Bunun 3 milyar doları tahviller, 2 milyar doları ise krediler ve yurtdışı borçlanmalardan oluşuyor. Piyasa çok hızlı gelişiyor olsa da, henüz istenilen hacimlere ulaşabilmiş değiliz. Yani, hepimiz için ciddi bir potansiyelin konusu olduğunu söyleyebiliriz.”

Tüm yazılarını göster