Ekonomik İstikrar Kalkanı’na ilişkin değerlendirmeler

Numan Emre ERGİN PERSPEKTİF

Korona is coming… Game of Thrones dizisinin “winter is coming” (kış geliyor) sözünden esinlendim ama korona kapıdan içeri girmekle kalmayıp iktisadi ve içtimai hayatımızı derinden etkilemeye başladı. Uzmanların söylediği kadarıyla içinde yaşadığımız bu günler hastalığın yayılmasının kontrol altına alınması (veya bazılarının söylediği kadarıyla sağlık kapasitemizi şartlara adapte etmede zaman kazanma) açısından en kritik dönem. Virüsün yayılmasına paralel olarak oluşan korku ve etkiler derinleşmekte, buna bağlı olarak da devletin aldığı önlemler artmakta.

Korona virüsün ekonomik hayatta yarattığı etkilerin artmasıyla beraber ekonomik tedbir paketleri de açıklanmaya başladı. Cumhurbaşkanı’nın iş dünyasıyla istişareler sonrasında ilan ettiği Ekonomik İstikrar Kalkanı paketi bunlardan şimdilik en kapsamlı olanı. Tahminimce bu paketlerin arkası gelecektir.

Söz konusu paketi değerlendirmeye geçmeden önce bazı tespitleri yapmakta fayda var. Öncelikle Türkiye ekonomisi üretimde dışa bağımlı bir ekonomi olup ihracat önemli bir kalem olsa da yurt içi gayri safi hasıla yurt içi talep kaynaklı. Diğer bir ifadeyle, ekonomik büyümenin ana etkeni yurt içi tüketim ve kamu harcamaları. Korona virüsün kapımızı çalmasından önce ekonomik durumumuza baktığımızda şu manzarayla karşı karşıyaydık: Yabancı sermaye girişi durma noktasına gelmiş, bütçe açığı artmış ve bunun sonucunda yeni vergiler konmaya, mevcut vergi oranları ise artırılmaya başlanmış, döviz kurları kamu bankalarının merkez bankası fonksiyonlarını ifa etmeye çalışmalarına rağmen yüksek düzeyde seyretmekte, işsizlik (özellikle genç işsizlik) ve enflasyon oranları çift haneli rakamlara ulaşmış, faiz oranları düşüşe geçmiş hatta negatif reel faiz ortamı oluşmuş bir ekonomi. Bu arada, hemen güney sınırlarımızın ötesinde adı konmamış bir savaş hali. Yani koronanın zamanlaması çok da iyi olmadı.

Ekonomik İstikrar Kalkanı paketine dönecek olursak; 19 maddeden oluşan paketi 3 başlığa ayırdım: 1) Mali (vergisel) tedbirler 2) Finansal tedbirler 3) Sosyal tedbirler. Paketin ruhunda yurt içi talebi teşvik edebilmek için kamu borçlarının ve banka kredilerinin ödenmesinin geçici olarak ertelenmesi, piyasaya nakit enjeksiyonu yapılması yatmakta. Yani yaralı bir hastanın yoğun bakıma düşmemesi için ilk etapta lokal kanamayı durdurmak amaçlanmış. Ayrıca, virüsün etkisinin de haziran ayından sonra azalacağı veya yok olacağı varsayılmış.

Pakette açıklanan mali tedbirlerin bir kısmının alınması gerektiğini bu köşede daha önce yazmıştım. Dolayısıyla mali tedbirler benim için sürpriz olmadı. Fakat bu tedbirler yerli değildir. Pakette mali tedbir olarak 4 madde göze çarpmakta. Bu tedbirlerin neler olduğunu irdeleyip şu değerlendirmelerde bulunabiliriz.

Öncelikle, perakende, AVM, demir-çelik, otomotiv, lojistik, ulaşım, sinema, tiyatro, konaklama, yiyecek-içecek, tekstil-konfeksiyon ve etkinlik-organizasyon sektörleri için muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin Nisan, Mayıs ve Haziran ödemeleri 6’şar ay ertelenmekte. Mart ayı da listeye eklense iyi olurmuş. İşletmelerden nakit çıkışını azaltacağından önemli bir tedbir. Diğer taraftan erteleme ödemeler için yani beyannameler verilecek ama ödemeler yapılmayacak. Muhasebeciler, mali müşavirler virüsten etkilenmiyor galiba.

Gelir İdaresi Başkanlığı, yukarıda belirtilen sektörlerin alt sektörlerini 19 Mart’ta internet sitesinde (https://www.gib.gov.tr/muhtasar-ve-katma-deger-vergisi-odemelerinin-6-ay-ertelenmesine-yonelik-aciklama) ilan etti. Marketçiler bana kızmasın ama perakende ticaret başlığı altında reyonların boşaldığı bir dönemde bu alt sektörün neden listede olduğunu ben şahsen anlayamadım. Ayrıca, ilanda “Mücbir Sebep Halinden Faydalanacak Mükellef Grupları” başlığı kullanılmış. Maliye şimdi “mücbir sebep” mi ilan etmiş oldu?

İkinci olarak, nisan ayında uygulamaya konacak olan konaklama vergisi Kasım ayına ertelenmekte. Söz konusu vergi aslında bir dolaylı vergi olduğundan tüketicilere yansıtılan, dolayısıyla işletmelerin üzerinde kalmayan bir vergidir. Ancak geçen yılın sonunda kabul edilen bu vergi, 2020 yılına ilişkin rezervasyonlar genellikle önceden alındığından büyük ihtimalle işletmeler üzerinde kalacaktı. Dolayısıyla ertelenmesi olumlu. Ancak zaten rezervasyonlar iptal edildiğine göre bu vergi de alınamayacaktı, bu durumda çok da büyük bir teşvikten bahsetmek zor. Pakette geçen seneden beri her ay beyan edilip ödenen turizm katkı payının olmaması eksiklik.

Üçüncü olarak, otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı bedelleri ve hasılat payı ödemeleri Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için 6 ay süreyle ertelenmekte. İrtifak hakkı ödeyen ve koronadan etkilenen diğer sektörlerin de listeye eklenmesi gerekir.

Son olarak, iç havayolu taşımacılığında 3 ay süreyle KDV oranını yüzde 18’den yüzde 1’e indirilmekte. Krizden en fazla etkilenen sektörlerin başında taşımacılık sektörü gelmekte. Ama KDV oranının indirilmesinin sadece yurt içi uçak biletlerinin fiyatlarını düşürmeye etkisi olur, taşıyıcı şirketlerin maliyetlerini azaltmaya bir katkısı olmaz. Fiyat düşüşüyle daha fazla insanın otobüs, tren yerine uçakla mı yolculuk yapmaları isteniyor acaba? İnsanlara evde kalın telkinin yapıldığı bu kritik dönemde bu tedbirin amacını ben çok anlayamadım.


Paketin açıklanmasından önce istişare yapılan sivil toplum kuruluşlarının daha ziyade işverenleri temsil ettiği, çalışanların sesinin duyulmadığı yönündeki eleştiri haksız değil. Kötü haber veren olmak istemem ama baştaki ekonomik girizgahla bağlantılı olarak şu tespiti de yapmam gerekir. Alınan ve alınacak bütün tedbirler kamu bütçesi üzerinde daha fazla baskı yapacaktır. Bu ise gelecekte daha çok vergi ödeyeceğimiz anlamına geliyor.

Koronoyla mücadele eden ABD’de yaşanan finansal çalkantıyı önlemek için bugün ekonominin ve piyasaların 2-3 hafta fişinin çekilmesi (shot down) tartışılmakta. Olağan üstü dönemler, olağan üstü tedbirleri gerektirir. Virüsün yayılma hızına bağlı olarak asgari ihtiyaçlardaki tedarik zincirinin sağlıklı işlemesi sağlanarak daha radikal önlemleri bu kritik dönem için değerlendirmek gerekebilir. Cuma ola, piyasalar kapana, hayrola…

Tüm yazılarını göster