Ekonomide tarih tekerrür edebilir…

Öğr. Gör. Raif Bakova

Dr. Şerif Yüksel

İstanbul Kültür Üniversitesi

Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü

Dünya ekonomisinin bugünkü yapısı ‘küresel’dir. Dolayısıyla da küresel/global ekonomi üyesi ülkelerin ekonomik ve mali ilişkileri birbirini yakından etkilediği gibi önemlidir.

Bu bağlamda, “günümüz global ekonomik düzende ülkeler arasındaki sosyal, politik ve iktisadi ilişkiler, herhangi bir ülkede domestik (iç) çarkların işleyişi noktasında da büyük öneme sahiptir. Bu etkiyi yaratan faktörlerden biri de cari açık göstergesidir.”

“Cari açık” ülkenin dışa bağımlılık düzeyini, uluslararası ticaret dengesini ve dış sermaye akımlarını derinden etkileyen önemli bir kavramdır.

Cari açığın boyutu ve sürdürülebilirliği; ekonomi yöneticileri ve uzmanları, politika yapıcıları ve yatırımcıları için de önemli göstergedir. Çünkü doğrudan ulusal refahı etkiler, ekonomik istikrarı belirler ve uluslararası para ile sermaye piyasalarında güvenililirlik ve itibarı etkiler.

Cari açığın nedenleri arasında; yüksek ithalat talebi, dış borçlanma, düşük tasarruf oranları, yüksek tüketim eğilimleri ve rekabetçilik sayılabilir. Özellikle ülkenin dışa bağımlılığı, rekabet gibi konular cari açığın büyüklüğünü etkileyen temel faktörler arasındadır. Ayrıca, büyük ve sürdürülemez cari açıklar, dış borçların artması ve finansal istikrarsızlık gibi tehlikeleri beraberinde getirebilir. Aynı zamanda dışa bağımlılık arttıkça ekonominin dış şoklara daha hassas hale gelmesi olasıdır. Cari açığın yönetimi ise ekonomik politikalar ve stratejilerle mümkündür. Ekonomik kriz dönemlerinde bu önlemlerin yapıcı ve radikal olması yaşamsal bir zorunluluktur. (Kriz dönemlerinin istikrar programlarında olduğu gibi...)

Cari açığın artması, bir ülkenin dış ekonomik dengesinde önemli etkiler yaratarak çeşitli ekonomik alanlarda hissedilebilir sonuçlar doğurabilir. Cari denge verileri ‘ödemeler dengesi’nde yer almaktadır.

Bu sonuçlardan başlıcaları şu şekildedir;

1) Dış kaynaklara bağımlılığın artması beklenir.

2) Ulusal para biriminin değerinde düşüş yaşanabilir.

3) Ülkenin iç/dış borçlanma maliyetlerini arttırabilir.

4) Ekonomik büyümeyi negatif yönde etkileyebilir.

5) Dışa bağımlılık ve finansman zorlukları, yatırım ve üretim aktivitelerini sınırlayabilir.

6) İthalatın ve yerel üreticilere karşı rekabetin artmasına yol açabilir.

7) Yerel işletmelerin rekabet edememesi iş kayıplarıyla sonuçlanabilir.

8) Finansal piyasalarda belirsizliklere zemin hazırlayabilir.

9) Yatırımcı güveninin azalmasına neden olabilir.

10) Döviz kurları, faiz oranları ve hisse senetleri gibi finansal araçlarda dalgalanmalar görülebilir.

Türkiye ekonomisinin görünümü (2000-2024)

Türkiye, 2000’li yıllarda bazı ekonomik sorunlarını çözmeye çok yaklaşmıştır. Bunların başında enflasyon gelmektedir. Önceki 30 yılda iki haneli yüksek enflasyon (Bugünlerde olduğu gibi %65) yaşayan Türkiye ekonomisi bunun sonucu olarak para ikamesinin yaygınlaştığı, ekonomide ölçme sorunlarının ortaya çıktığı bir dönem yaşamıştır. Bu dönem boyunca ekonomik büyüme inişli çıkışlı bir eğilim içinde olmuş, sürdürülebilir bir çizgiye oturamamıştır.

2000 yılından başlayarak geçilen yeni ekonomi politikası uygulaması sonucunda enflasyon düşüş sağlamış ve iki haneli enflasyon ortamından tek haneli enflasyon ortamına geçiş gerçekleşmiştir. Yine aynı dönemde yüzde 7 dolayında bir sürdürülebilir yıllık büyüme ivmesi yakalanmıştır.

Aslında dönemin hemen başlarında, 2001 yılının şubat ayında patlak veren ekonomik kriz (Bankacılık krizi), ülkedeki birçok toparlanmanın da başlangıcı olmuştur. (Güçlü Ekonomiye Giriş Programı – Dr. Kemal Derviş) O aşamadan sonra önlemlerin alınması kolaylaşmış, halk birçok fedakârlığı daha kolaylıkla kabul etmiştir. (Bugünlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Şevket Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Fatih Karahan benzer misyonu yürütüyorlar. Yılsonu %38 enflasyon ve 2025’de tek hane hedefi gibi...)

Türkiye, 2002 ve 2006 arasında yüksek büyüme oranı yakalamış, enflsayon düşmüş, kişi başına milli gelir 2002’de 3.608 dolardan 2006 yılında 7,371 dolara yükselmiş, ihracat 40 milyar dolardan 85 milyar dolara (2002-2006) çıkmış ve turizmden sağlanan döviz geliri de 13 milyar dolardan 18,5 milyar dolara yükselmiştir. Aynı dönemin doğrudan yabancı yatırımları 590 milyon dolardan 20 milyar dolara ulaşmıştır.

“Tüm bu olumlu gelişmeler sonucunda cari açık kolayca finanse edilmiştir. 2006 yılının cari açığı 32 milyar dolar olduğu halde hem dolar 1 lira 20 kuruşlarda kalmış ve hem de 2006 yılında yüzde 6,9 büyüme sağlanmıştır.”

Ekonomi 2014 yılından itibaren temel ekonomik göstergeler bakımından bir gerileme dönemine girmiş ve enflasyon çift hanelere gelmiş ve dolar kuru 30 lirayı aşmıştır. 2023 yılındaki seçim sonrasında ise yeni OVP hazırlanarak uygulamaya konulmuş ve yeni ekonomik hedefler belirlenmiştir.

2000’li yılların başında yaşanan ekonomik ve siyasal sıkıntıların benzeri bir dönemdedir. Türkiye Ekonomisi, değişen ekonomi yöneticileri ve programlarla belirlenen yeni hedefler gündemdedir. Enflasyon, büyüme, gelir dağılımı, yatırımlar konusunda yapılanlara ek olarak yakın vadede cari açığın düşürülmesi yabancı kaynak temini açısından çok öenmlidir. Birçok iktisatçıya göre de cari açık ihracat ve turizm gelirleri ile kısa vadede iyileştirilebilir.

Türkiye ekonomisinde 2023-2024 yılı içinde yaşanan ekonomik ve mali sorunları ve bunların giderilmesi için alınan önlemler 2001 yılı ‘Bankacılık krizi’ sürecine benzer bir yapıdadır. Sorunlar eşdeğerde olmasa da özellikle 2002-2006 yıllarının başarılı sonuçlarına erişmek olasıdır. Yılbaşından bu yana alınan önlemlerle döviz kurlarındaki yükselme durağanlaşmış, ihracatta ilk çeyrekte 63,7 milyar dolarla bir rekora ulaşmış, turizmde de benzer şekilde 8.8 milyar dolarlık döviz geliri sağlanmıştır.

Ekonominin temel göstergelerinde cari işlemler dengesi verileri bir önceki yıla göre azalmış, yeni ekonomi yönetiminin yurtdışı piyasalarda yaptığı toplantılar sonucu CDS primi 300 puan seviyesinin altına gerilemiş, yabancı yatırımcıların yeniden Türkiye’ye giriş yaptığı belirlenmiş ve daha önemlisi yabancı derecelendirme kuruluşlarının Türkiye not ve görünümünde iyileşmeler açıklamıştır. Bu konuda en son iyi haber de Türkiye’nin önümüzdeki günlerde ‘gri liste’den çıkacak olmasıdır.

Bu yazı çerçevesinde özetlenmeye çalışılan ekonomide yaşanan olumlu gelişmeler, ekonominin tıpkı 2000’li yılların başında olduğu gibi bir döneme girildiği işaretidir. Yeterki kamuda tasarruf başta olmak üzere alınan ve alınacak ‘ekonomik ve finansal istikrar önlemleri’nin doğru ve ödünsüz uygulanmasıdır.

Türk toplumunun yeniden güzel günler görmesi her kesimden yurttaşın dileği ve umududur.

Tüm yazılarını göster