Ekonomide seferberlik ne zaman ilan edilecek?

Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Türkiye’nin ekonomik göstergelerindeki kötü gidiş, uzun zamandır sadece dünya ülkelerinin içinden geçtiği durumla açıklanamaz boyutlarda. Ülkemiz karşılaştırılabilir olduğu ülkelerden daha olumsuz farklılaşmayı sürdürüyor. Temel iki gösterge olan enflasyon ve ülke risk primi düzeyi her gün biraz daha ağırlaşıyor. Fiyatlardaki hızlı artış “hiper” tanımlamasının yeni bir örneğini oluşturacak şekilde ilerliyor. Geçen hafta bir ara 900 puanı aşan CDS primi (bir ülkeye borç verildiğinde temerrüt riskine karşı kendini sigortalamak isteyenlerin ödedikleri prim) 800 puanın üzerindeki seyrini epeydir sürdürüyor. Ne yazık ki bazı uzmanların kestiği “CDS 1.000 puanda tahta kapanır” raconunun fazla uzağında değiliz. Bu durum elbette ki G20 üyesi, turizm ülkesi, ihracat ülkesi olma yolunda hızla ilerleyen, sanayisi uluslararası rekabet şerbeti içmiş, AB’nin en önemli ticaret ortaklarından Türkiye’ye yakışmıyor.

Seçim kaygıları ekonomiyi sıkıştırıyor

Ankara’da nereye gitsek sokakta, berberde, markette, iş merkezlerinde, OSB’lerde birinci gündem maddesi ekonomik sıkıntılar, zamlar, artan maliyetler. Ancak, “herkesin bildiği sır” gibi kimse önümüzdeki yasal seçim tarihine kalan sürenin aylarla sayıldığı süreçte iktidardan bütüncül bir ekonomik program ortaya koymasını beklemiyor. İktidarıyla muhalefetiyle siyaset dünyasında, 2001 krizinde uygulamaya konulan, çok önemli yapısal reformlar getiren orta vadeli programın yarattığı siyasi sonuçlardan ibret alındığı gözleniyor. Popülist kaygılarla; artık tüm kesimler elini taşın altına koymadan,  toplumsal uzlaşma sağlanmadan tek başına bir iktidarın bile çözemeyebileceği boyutlara gelmiş sorunlarla, nasıl bir program çerçevesinde baş edileceği kapsamlı olarak açıklanamıyor.

Uzlaşmanın çok uzağındayız

Ekonomik krizin yarattığı siyasi enkaz üzerine kurulan ve 20 yıllık iktidarını buna borçlu olan Ak Parti ve enkaz altında kalan siyasi deneyimleri hafızasında tutan muhalefet partileri, temelde benzer kaygılar taşıyorlar. Önümüzdeki -en azından seçimlerden sonra kaçınılmaz hale gelecek- toparlanma sürecinde en büyük ihtiyacımız şimdikinin tam tersi kutuplaşma değil, “uzlaşma” olacak. Bugün siyasi kaygıların benzerliğinin siyasette asgari uzlaşma getirebileceği beklentisinin oldukça uzağındayız. Seçim öncesi her alanda siyasi kutuplaşma tam gaz sürüyor. İş dünyası, üniversiteler, emek örgütleri, sivil toplum öğütleri de kutuplaşmadan kendi paylarına düşeni almış şekilde henüz birlikte düşünebilme, birlikte ekonomide seferberlik talep edebilme refleksine sahip değiller. Hepimize kolay gelsin.

“Dış Ticarette Yeni Ufuklar” arayışı

Ankara’da geçen hafta önemli bir toplantı serisinin ikincisi gerçekleştirildi. DÜNYA Gazetesi ve Sertrans Logistics iş birliği ile düzenlenen “Dış Ticarette Yeni Ufuklar” başlıklı toplantı serisinin ikincisine Ankara Sanayi Odası (ASO) ev sahipliği yaptı. Yeni fikirler duymak, yaratıcılık temelinde ilerlemiş ihracat başarı öykülerini dinlemek, ihracat ve lojistik firmalarımızın parlak vizyonuyla gururlanmak iyi geldi. Toplantıda, son dönemde daha çok döviz gelirlerinin liralaşma stratejisine uygun hale getirilmesi çabalarıyla gündemde olan ihracatçıların, olası küresel durgunluk sürecinde daha kapsayıcı ve yaratıcı şekilde desteklenmesi sıklıkla dile getirildi. 

Toplantının açılışını yapan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Dünya Bankası’nı referans göstererek Türkiye’nin ihracatının en önemli özelliklerinden birinin “esneklik” olduğunu söyledi. Teknoloji açığı kapanmadan ilerleme sağlanamayacağını belirten Özdebir’in,  “yoksullaştıran büyüme” değerlendirmesini dikkatle not ettik.

Toplantının konuşmacılarından DÜNYA Gazetesi üst yöneticisi Hakan Güldağ’ın, önümüzdeki olası toparlanma dönemini kastederek “Bu kez tavşanın şapka çıkarması gerekecek” sözleri zorlu bir sürecin beklendiğini ortaya koydu.

Sıfır Atık projesine Dünya Bankası’ndan ödül

Cumhurbaşkanının Eşi Emine Erdoğan’a, Sıfır Atık ve Sıfır Atık Mavi kampanyaları çalışmaları nedeniyle Dünya Bankası tarafından İklim Liderlik Ödülü verildi. Ödülü Emine Erdoğan’a Dünya Bankası Türkiye Direktörü Auguste Kouame takdim etti.

2017 yılında başlayan Sıfır Atık projesiyle 2022 Ocak ayına kadar kaydedilen gelişmeler şöyle: 

  • 140 bin kuruluş Sıfır Atık Yönetim Sistemine geçti
  • 265 milyon ağaç kurtarıldı
  • Toplanan atıkların ekonomik değeri 30 milyar TL dolayında tahmin ediliyor.
  • Sıfır Atık kapsamında toplanan toplam atık miktarı 24,2 milyon ton.16,5 milyon ton kağıt-karton, 4,1 milyon ton plastik, 1,7 milyon ton cam, 0,4 milyon ton metal, 1,5 milyon ton organik ve diğer geri dönüştürülebilir atık toplandı.
  • Proje başladığında yüzde 13’ler düzeyinde olan geri kazanım oranı Ocak 2022 itibariyle yüzde 22,4 düzeyine geldi. 2023 hedefi bu oranı yüzde 35’e çıkarmak.
  • Plastik poşetlerin ücretli olması uygulamasıyla, plastik poşet kullanımı yüzde 75 azaldı. Bu azalmayla 2,44 milyar TL’lik plastik hammadde ithalatından tasarruf sağlandı. Ayrıca 354 bin ton plastik poşet atığı oluşumu önlendi. 14 bin 640 ton sera gazı salınımının önüne geçilmiş oldu.

 

Tüm yazılarını göster