Mademki iktisadi analizler yapacağım, ekonomide neye inanıp neye inanmadığımı belirterek işe başlayabilirim:
- İktisatta üretim faktörleri diye bir kavram varsa, temel belirleyicilerin bu faktörler olduğuna inanırım. İktisadın kabul etmediği sanal faktörlerin etkisine inanmam.
- Yarattığı tüm olumsuz etkenlere karşın pazar ekonomisine inanırım. Tüm üretim faktörlerinin devlete ait olduğu veya devlet kontrolü altında olduğu üretim modellerine inanmam.
- İktisatta her üretim faktörünü üretim sürecine dahil etmenin bir maliyeti olduğuna inanırım. Kamu kaynaklarından sağlanan sübvansiyonların da topluma bir maliyeti olduğundan, kölelik düzeni yok ise maliyeti olmayan bir faktörün üretime dahil edilebileceğine inanmam.
- Kalkınmanın ve büyümenin ancak hukuk ikliminde mümkün olabileceğine inanırım. Hukukun olmadığı veya çok zayıf olduğu bir yerde kalkınma veya büyüme beklentilerinin abartılmasına inanmam.
- Savaş, kıtlık, küresel iklim değişikliği gibi olağanüstü koşullar bir kenara bırakıldığında ekonomiye kamunun fazla müdahale etmediği ekonomik sistemlerin başarısına inanırım. Devletin aşırı müdahaleleri ile ekonomiyi ayağa kaldırmanın mümkün olabileceğine inanmam.
- Küresel rekabette ayakta kalmak isteyen ekonomilerde en önemli üretim faktörünün yetişmiş insan gücü olduğuna inanırım. Diğer üretim faktörlerini bir şekilde temin etmek mümkün olsa da yetişmiş insan gücünün zayıf olduğu ekonomik büyüme modellerine inanmam.
- Hukukun yerleşik olduğu ve hak aramanın on yıllara yayılmadığı ekonomik yapılara inanırım. Ekonominin polisiye önlemlerle zapturapt altına alınabileceğine inanmam.
- Dışa açık küresel ekonomiye inanırım. Çok olağanüstü koşulların yaşanmadığı bir ortamda, içe kapalı ithal ikamesi modellerine inanmam.
- İleri düzeyde rekabetin olduğu ekonomide genel refah düzeyinin yükseleceğine inanırım. Rekabetin olmadığı veya haksız rekabetin önlenmediği ekonomik yapılanmalara inanmam.
- Küresel rekabette her zaman dürüst ve sürdürülebilirliği sağlamış girişimcilerin kazanacağına inanırım. Alavere dalavere işler yapan girişimciler kısa vadede bir iki vurgun yapabilse de uzun vadede güvenilmez girişimcilerin kazançlı çıkacağına inanmam.
- Para piyasası, döviz piyasası işlemlerinde “genel doğrulara” inanırım. Kendinden menkul teorilere veya “dış güçler” palavralarına inanmam.
- Türkiye’nin büyüme yönünde iyi bir ivme yakaladığına ve belki 30-40 yıl sonra küresel düzeyde etki yaratabilecek bir ekonomisi olduğuna inanırım. Türkiye’nin çok küçük ve güçsüz ya da küresel ölçekte büyük oyuncu olduğu yolundaki tezlere inanmam.
Gümrük Yönetmeliği değişiklikleri ne anlama geliyor?
25.05.2022 tarihli 31846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile mevcut Gümrük Yönetmeliği’nin 14 maddesinde değişiklik yapıldı. Bu yönetmeliğin 3’üncü maddesi ile Gümrük Yönetmeliği’nin 130’uncu maddesinin 1’inci fıkrası değiştirildi. Değişiklik öncesinde anılan fıkrada, eşya, boşaltma yerinde konşimentoda teslim edileceği gösterilen ve bir nüshasını taşıyan kimseye ve eğer konşimento emre muharrer ise ciro ile devralmış şahsa teslim olunacağı ve bu kimselerin eşyayı almak için lazım gelen vasıfları haiz sayıldığı belirtiliyordu.
130’uncu maddesin 1’inci fıkrası yeni hali ile şu şekle dönüştürülmüştür: “Tabi tutulduğu gümrükçe onaylanmış işlem ve kullanımın gerektirdiği şartların yerine getirilmesi ve gümrük vergilerinin ödenmesi veya teminata bağlanması suretiyle gümrük işlemlerinin bitirilmesi halinde eşya teslim edilebilir duruma gelir. Eşyanın teslimi; eşya sahibi, taşıyıcı, işletici kuruluş veya bunların temsilcileri arasındaki sözleşme hükümlerine göre gerçekleştirilir.”
Yapılan bu düzenleme ile bir anlamda, Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümleri görmezden gelerek konşimentonun alıcı nüshasına sahip olmayı yeterli görmemiş ve eşya “teslim edilir” hükmünü eşya “teslim edilebilir duruma gelir” haline dönüştürüldü. Yapılan bu değişiklik taşıyıcının acentenin veya geçici depolama işletmesinin keyfi muamelelerine ve verilmemiş hizmet bedellerinin ödenmesine yeşil ışık yakmış olmayacak mıdır? Yıllarca “ordino diye bir gümrük belgesi gümrük mevzuatında bulunmamaktadır” diyen Bakanlık bir tavır değişikliğine giderek “aranızdan çekiliyorum, ne haliniz varsa görün” demek mi istiyor? Gönderici ve alıcı arasında bir satış sözleşmesi olup olmadığı gümrükleme aşamasında aranırdı. Şimdi bir de gümrük idareleri “taşıyıcı ile ithalatçı arasındaki sözleşmeyi göster” ya da “depolamacı ile ithalatçı arasındaki sözleşmeyi göster” mi diyecek? Açıklamaya muhtaç bir düzenleme ile karşı karşıyayız.
Öte yandan, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 225’inci maddesinde, posta veya hızlı kargo Posta yolu ile gönderilen eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması faaliyetlerinin takip edilip sonuçlandırılmasında, bu şirketler dolaylı temsilci olarak yetkili kılınmış; bunun dışındaki eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanımına ilişkin beyan ve takiplerde dolaylı temsil yetkisi sadece gümrük müşavirlerine tanınmıştır.
Kanun hükmü bu kadar açık iken, Gümrük Yönetmeliği’nin 330’uncu maddesinin ikinci fıkrasına “yetki belgesi sahibi olan ve taşıma belgesinde bildirim tarafı olarak yer alan taşıma işleri organizatörleri tarafından antrepo beyannamesi verilerek genel antrepolara konulabilir” hükmü hangi hukuki dayanakla ve ne amaçla konuldu? Gümrük müşavirliği sektörü merak içinde bu sorunun yanıtını arıyor.