Ekonomide büyüme

Hasan ARDIÇ Dünyada Ekonomi

Ekonomide büyüme konusunda farklı yöntemler var. Ben yazımda reel büyüme kavramını kullanmak ve göz boyama kabilinden bir büyüme ekonomisi anlatmak istemiyorum. Eğer varsa dikkatli okurlarım büyüme konusunda önceden yazdıklarımı hatırlayacaklardır. O yazılarımdan da alıntılar yapacağım, zira onlar da ekonomide büyüme konusunu anlatan makaleler.

Ekonomide büyüme, üretim hacminde dönemler itibariyle meydana gelen artıştır. Bunun en doğru göstergesi de GSYİH daki değişimlerdir. Buradaki büyümenin GSYİH ile ölçülmesinde doğru olan; tam istihdam altında bunu yapmaktır.

Makroekonomilerde iktisadî büyüme, yıl içinde 4 kez, çeyrek dönemler halinde ölçülmektedir. Tabii çeyrek dönem hesaplamaların yanı sıra yıllık ortalama büyüme ve yıllık büyüme sayısal sonuçları da tam istihdam altında yapılan hesaplamalar…

Burada üç hususu önemsiyorum;

1- Tam istihdam altında yapılan büyüme hesaplaması olması,
2- Büyümenin topluma yaygın biçimde değerlendirilmesi,
3- Büyüme-kalkınma ilişkisinin dikkate alınması…

Bu üç noktayla ilişkili açıklamalar; Elbette ekonomideki büyüme hesaplarında ekonomide çok önemli bir yer tutan ücretler, istihdam hacminin ne derece önemli ve büyüme hesaplamalarında etkili olduğunu tartışmaya gerek yok. Büyüme hesapları tam istihdam altında da yapılmayabilir. Ancak daha realistik bir hesaplama tam istihdam ile yapılanı olmalıdır.

Yüksek enflasyon altındaki bir ekonomide büyümenin, gelir dağılımının adil yapılması ancak anlaşılabilir. Aksi durumda hep: “Büyüdük de biz bunu hiç görmüyoruz, nerede bu büyüme,”
sorusu ve türevleriyle sürekli karşılaşmak gayet olasıdır. Soru haklı sorudur, cevabı da vardır.
Sadece büyüme ve hattâ büyümenin gelir dağılımındaki adaletle topluma yayılması değil, bunların yanında toplumun gelişmesi yolunda katkıda bulunması da bir kriter olarak değerlendirilmelidir. Özetle ekonomideki tüm artışları alt alta yazmak bize büyüme gibi bir sonuç vermez, doğru bir sonuç vermez.

Sade vatandaş, doğallıkla büyüme oranıyla ilgilidir, onu takip eder. Siyasetçiler de çoğunlukla öyle. Ama işin özü büyüme hesaplamasında kullanılan ön koşullar ve hesaplamanın doğru yapılmasındadır. Tabii burada enflasyonun varlığını dikkate alarak hesaplamalarda kullanmak gerekir, aksi sonuçlar gerçekçi olmaz.

Buraya kadar anlatmaya çalıştıklarımı yine aynı iktisadî yalınlıkla biraz genişletmek, önceki yazılarımdan alıntılarla beslemek istiyorum.

İktisadî büyüme ve kalkınma

En yalın anlatımıyla İktisadî Büyüme; Ulusal ekonomide, bir süre içindeki bu genelde bir yıldır, GSYH deki ölçülebilir nitelikli reel artışlardır. Hem ekonomideki artışların, hem de bireylerdeki gelir artışlarının reel olması ve bu olgunun sürekliliği iktisadi büyümenin gerekleridir. İktisadi büyüme dinamiktir.

Buradaki önemli hususlardan diğeri de; çok kısa sürede yapılan hızlı bir büyümeden ziyade, zamana yayılmış, uzun süreli ve istikrarlı bir büyümenin tercih edilmesidir.

İktisadî büyüme; tam istihdam altında, mevcut kaynakların daha verimli kullanımıyla ve / veya yeni kaynakların katılımıyla olur.

İktisadî büyümenin yanında, ulusal ekonomide yer alan bireylerin yaşam standartlarının, sosyal ve kültürel yapılarının geliştirilmesine ise kalkınma diyoruz. Kolayca görüldüğü gibi, kalkınmada kalitatif ve kantitatif öğelerin varlığı, değişimi dikkat çeken unsurlardır.

Özellikle gelişmemiş toplumlarda ve hattâ az gelişmiş ya da gelişmekte olan ekonomilerde sadece GSYH ve bireysel gelir artışı kalkınma demek değildir.

Yapılan yorumlarda, görüş sunumlarında, örneğin yüksek enflasyonist baskı altında, bir bakarsınız önemsenecek ve de yadırganacak bir büyüme oranı karşınıza çıkabilir. Bu; hem olabilir, hem de hatayla da yapılabilir.

Yüksek enflasyon, beraberinde yüksek oranda işsizlik, ulusal para biriminin değer kayıpları, karşısında büyüme oranı; genel olarak yılın ilk iki çeyrek diliminde revize edilir. Ancak artık yılın üçüncü çeyreğinde bu revizyonlar ya yapılmaz, ya da revizyon oranı ihmal edilebilir düzeyde kalır.
Elbette, serbest kur politikası uygulanması, dalgalı kur sistemi, yüksek enflasyonist baskı, istihdam hacminin düşmesi, yatırımların belirsizliği gibi tüm ekonomik işlemler, büyüme hesaplamalarında, büyüme hedeflerini tutturabilmede bazı zorluklar yaratmaktadır ki, belirsizlik; hesaplamalardaki en önemli ve en etkin unsurdur.

Ulusal ekonomi hızlı büyüyebilir ancak bunun sonucunda toplumun düşük gelirli kesimleri yine yoksul kalırken, zenginler daha da zenginleşebilir. Bu nedenle, kişi başına reel GSYİH’yi yaşam standardının bir göstergesi olarak kullanıldığında dikkat gerekir.

Tabii bir de bir önceki dönemde önemli bir küçülme olmuşken bir sonraki dönemde küçülme oranının kat be katı büyüme durumunda artan enflasyon ve azalan istihdam hacmine de bakmak gereklidir. Ekonomide bazen sayısal veri yanılmaları olabilir, ama gerçek hayatın yaşanan verilerinde ve matematikte asla yanılma olmaz.

Tüm yazılarını göster