Raif BAKOVA
İstanbul Kültür Üniversitesi – IIBF Öğretim Görevlisi
Şerif YÜKSEL
İstanbul Kültür Üniversitesi – IIBF Araştırma Görevlisi
Dünyada ve Türkiye’de 2021 yılı kimi zaman iyi kimi zaman da kötü gelişmelerin yaşandığı etkileyici bir dönem oldu. COVID-19 salgını nedeniyle yüzbinlerce insan hayatını kaybetti. Ancak, ülke yönetimlerinin sıkı önlemleri, aşı kampanyaları ve kapalı yaşam nedeniyle hastalığın ve ölümlerin azalması sağlandı. Ekonomiler büyük sıkıntı içinde oldular, iş ve sanayi uzaktan yönetilmeğe başlandı ve sosyal yaşam olağanüstü kısıtlandı. Her alanda çok yeni dijital uygulamalar başladı. Yılın son günlerinde, eski günlere dönüleceği haberleri ülke yöneticileri ve toplumları umutlandırdı.
Yılın sonundan itibaren önceki yılın ekonomik parametreleri açıklanmaya başlandı. Dünya ekonomilerinin umut vermeyen parametrelerinin başında işsizlik, enflasyon, artan temel gıda fiyatları ve pahalılaşan enerji geldi. Ülke merkez bankalarının bu sorunları çözmek için yaptığı finansal destekler sık sık gündem oluşturdu.
Türkiye ekonomisi için ilk olumlu parametre 3 ocak 2022 günü açıklanan ihracat rakamları oldu. Bölgesel ve küresel sorunlara karşın Türkiye’den 225 milyar 368 milyon dolar ihracat bir rekordu. Ne var ki aynı gün açıklanan bir diğer parametre hiç de olumlu değildi. Pandeminin, artan gıda fiyatları ve enerjinin büyük etkisiyle 2021 enflasyonu yüzde 36.08 ile halkın moralini olumsuz etkiledi. Öyle ki daha sonra açıklanan aylık enflasyonlar da yüksek çıkınca TCMB dahil bu konuda yetkili/sorumlu kurumlar 2022 enflasyon tahminlerini yukarı doğru revize etmek zorunda kaldılar. Ünlü Amerikan yatırım kuruluşu Morgan Stanley Türkiye’nin yıl sonu enflasyon tahminini, yüzde 38.8’den %46.1’e yükseltti ve büyüme tahminini de %3.5’ten %3’e düşürdü. Söz konusu açıklamalardan kısa bir süre sonra TCMB beklenti anketinde 11 Mart günü enflasyon tahmini yüzde 40.47 oldu. Aslında ekonomilerdeki gelişmeler ve üretici fiyat endeksinin (Yİ-ÜFE) 2021 yılında yüzde 79.89 olduğu gerçeği karşısında söz konusu tahminlere şaşırmamak gerek.
Türkiye ekonomisinin 2021 yılı ikinci önemli ve olumlu parametresi 28 Şubat 2022 günü açıklanan büyüme rakamları oldu. TÜİK tarafından açıklanan bültende yer alan verilere göre, ülkemizin 2021 gelir düzeyinin sonuçlarını şöyle özetlemek mümkün;
Türkiye ekonomisinin büyüklüğü: 7 trilyon 209 milyar TL
Türkiye ekonomisinin büyüklüğü: 802 milyar 678 milyon ABD Doları
2021 yılı büyüme oranı: %11
Kişi Başına Milli Gelir (KBMG): 9 bin 539 dolar
Ekonomide yüksek büyümede ihracatın ve vatandaşın yüksek tüketimi etkili oldu. 2021’deki büyümede imalat, inşaat, finans ve sigorta ile tarım sektörleri eksi katkı verdiler. Ayrıca gerek GSYH ve gerekse KBMG verilerinin son yıllardaki gelişmelerine bakıldığında “rekor” olarak sunulan büyümenin olumlu olup olmadığını tartışmaya açmak gerekir.
Türkiye’nin milli geliri 2013 yılında ilk kez 800 milyar doları aşarak 820 milyar dolara yükseldi ve TL olarak da 1 trilyon 561 milyar TL oldu. Kişi başına milli gelir ise 10782 ile bugünkünden değerliydi. Dolayısıyla aradan geçen 10 yılda GSYH hala aynı düzeyde ve KBMG’de ise gerileme yaşanıyor.
Kaynak: Tüik (Veriler yazarlar tarafından düzenlenmiştir)
Büyümenin dolar bazında on yıl sonra aynı seviye olmasının ekonomide bazı olumsuzluklar yaşandığının göstergesidir. Örneğin TL olarak hesaplanan GSYH geçen yıl 2013’le kıyaslanmayacak ölçüde kurla hesaplanmıştır. Keza enflasyonun düşük olması ve kurun güçlülüğü reel satınalma gücünü desteklemektedir. Bilindiği gibi gezi olaylarıyla 2 TL’ye çıkan dolar kuru 2013 yılının ilk günlerinde 1.70 TL düzeyindeydi.
Asıl büyük olumsuzluk hane halkı harcamalarındaki artışta görülmektedir. 2021 yılının son çeyreğinde yüzde 21.3 büyüyen hane halkı harcamaları 2021’in genelinde büyümeye yüzde 8.94 katkı sağlamıştır. Bu katkı tarımdan, inşaattan, finans-sigortadan, gayrimenkulden ve Devletin tüketiminden fazladır.
Kaynak: 1 Mart 2022 Hürriyet Gazetesi, Neşe Karanfil Köşe Yazısı
Özetle, rekor büyümenin gerçek yüzü ekonominin sağlıklı kaynaklarla büyümediğini göstermektedir. Üstelik 2022 yılı için temel gıda maddeleri başta olmak üzere enerji fiyatlarının ve sanayi hammaddelerinin pahalılaşacağı göz önüne alındığında fazla umutlu olunamıyor. O nedenlede özel koşullar –Hane halkı harcamaları başta olmak üzere- nedeniyle elde edilen yüksek büyüme, sağlıklı harcamalar ve gelirden kaynaklanmamaktadır. Yazımızın başında değindiğimiz ABD kuruluşu Morgan Stanley de bu nedenlerle 2022 büyüme tahminini yüzde 3.5’ten %3’e düşürmüş bulunuyor.
Dünya ekonomisinde pandemi kaynaklı olsa da (Bugünlerde Rusya-Ukrayna krizi de eklendi) geçen yıl bir kriz yaşandı ve türbülansları sürecek. O nedenle de ekonomi politikasının enflasyon (pahalılık), döviz ve kur piyasaları, ödemeler dengesi (cari fazla beklenilirken bu yıl cari açığın artacağı anlaşılıyor: Ocak 2022 cari açığı 7.11 milyar dolar) enerji politikası, yatırım ve tüketim gibi alanlarda çok iyi yönetilmesi gerekiyor.