Zafer Özcivan
Ekonomist-Yazar
Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’ten asgari ücret hakkında birtakım açıklamalar geldi. Yapılan açıklamayı okuyunca sadece ben değil tüm vatandaşlar şaşkınlık yaşamışlardır diye düşünüyorum. Ülkemizde esnaf, üretici, tüccar, işçi, emekli herkes bir takım ekonomik zorluklarla mücadele ederken bu veya bu tür demeçlerin verilmesi ne kadar gerçeği yansıtmakta. Ülkemiz bu duruma neden ve nasıl geldi biraz irdeleyelim. Yaklaşık üç yıl önce 21 Eylül 2021 de başlayan düşük faiz politikası ile birlikte döviz kurlarının yükselmesi, artan enflasyon tüm vatandaşlarımızı, tüm iş dünyasını olumsuz etkilemiştir. Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan, dünyada hiçbir bilim insanının benimsemediği ve hatta gidilen yolun yanlış olduğunu sık sık ikaz etmesine rağmen izlenen ekonomi politikasının yaklaşık üç yıl devam etmesi tüm ekonomik dengeleri alt üst etti. Döviz kurlarının yükselmesiyle birlikte enflasyon yükselişe geçti ve TL’nin değeri sürekli düştü. Yükselen kurlar nedeniyle dolarizasyonu önlemek için kur korumalı mevduat uygulamasına geçildi ve bu sistemle fakirden alınıp zengine verildi daha da ötesi hazineye ciddi miktarda yük getirdi. Ve sonuçta döviz kurlarının yükselmesi bir süreliğine önlense de beklenen sonucu vermediği gibi T.C. Merkez Bankası’nın 818 milyar TL zararına neden oldu.
Son genel seçimlerde iş başına gelen Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek rasyonel para politikalarına geçilerek düşük faiz politikasından 180 derece dönüş yaparak ilk aydan yani Mayıs 2023’den bugüne kadar politika faizini %8,5’dan %50’ye kadar yükseltti. Ancak son derece geç kalınmış bir karar olduğundan enflasyonda bir düşme görülmedi hatta yüksek seyretti. Son üç aydan bu yana politika faizi sabit tutuluyor. Bunun nedeni enflasyon oranı ile politika faizinin birbirine yakın olması gereğidir. Çünkü ülkemizde enflasyon oranı ile döviz kurları paralel seyretmektedir. Yetkililerin açıklamalarına göre 2024 yılının ikinci yarısında enflasyon oranı düşme eğilimine girecek ve politika faizleri ile enflasyon eşitlendiği zaman faizler düşecek. Çünkü yüksek faiz döneminde yani içinde bulunduğumuz süreçte son üç aydan bu yana imalat sanayisinde daralma gözlenmektedir. Bunun yegâne sebebi kredi faizlerinin yüksek olmasıdır. Özellikle üretim işletmeleri maliyetlerden dolayı kredi kullanamamakta ve bunun sonucu olarak üretimde azalma, işçi çıkarımı ve en önemlisi ihracatta azalma olacaktır.
Yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi enflasyon bu aydan sonra düşme eğilimine gireceği alınan son kararlardan sonra inandırıcı gelmemektedir. Mayıs ayında enflasyon %75 iken haziran ayında %71 olarak açıklanmıştır. TÜİK verilerine güvenmesek de bir devlet kurumu olduğu için hesaplarımızda bu verileri baz almak durumundayız.
Konuya dönecek olursak Şimşek emeklilere yaşa takılanlar konusuna da değinmiş bu konu için muhalefetin popülist baskılarıyla devletin 724 milyar TL zarara girdiğini beyan etmiştir. Başka konularda olduğu gibi muhalefeti suçlamıştır. Peki, KKM’nin Hazine’ye olan yükünü nereye koyacağız. Uzun süre devam eden düşük faiz politikasının olumsuz gelişmelerini nereye koyacağız veya diğer hiç hoş olmayan ve zengini zengin, fakiri fakir eden sistemi nereye koyacağız.
Türk-İş’in verilerine göre açlık sınırı 19 bin, yoksulluk sınırı ise 62 bin TL sınırına dayandı. Ülkemizde en düşük emekli maaşının 10 bin TL, asgari ücretin 17 bin 2 TL olduğu bir dönemde Şimşek ‘in açıklamalarına şaşırmamak mümkün değil. Yılbaşından haziran sonuna kadar 6 aylık döneminde yaşanan enflasyon oranı %25 civarındadır. Yani halkın alım gücü %25 azalmıştır. Asgari ücrete yaşanan enflasyon oranı olan %25 verilse bile bu zam değil enflasyon farkıdır. Yani önümüzdeki dönemde enflasyondan korumak için zam yapılmıyor demektir.
Emeklilerin durumuna gelince kök maaşı 8 bin ve altında olan vatandaşlara %25 zam verişe bile gerçek oran sıfır olacaktır ve 10 bin TL’ye ulaşamayanları devlet karşılayacaktır, başka bir deyişle hiç zam almadan 10 bin TL ile yaşam savaşı vermeye devam edeceklerdir. Haber Türk ve Bloomberg yayınında soruları yanıtlayan Şimşek'in konuşmalarının satırbaşları şöyle oldu:
- Gri liste konusunda en önemli konu uygulamada etkinlikti.
- Kaynak girişinin mart sonundan bugüne net bazda Merkez Bankası'nın rezervlerine yansıyan boyutu neredeyse 78 milyar dolara ulaştı. Şu an itibarıyla rezerv yeterliliğinde IMF tanımına göre arzulanan seviyeye neredeyse vardık.
- Türkiye'nin döviz rezervini bir endişe kaynağı olmaktan çıkardık.
- Dövizdeki hareket durağanlaşamaz çünkü Türkiye'de enflasyon nispeten yüksek. Biz enflasyonu düşürdükçe nominal bazda kurda istikrar sağlanır. Şu anda reel bazda lirada bir miktar değerlenme oldu.
- Esas hedefimiz enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürerek orta uzun vadede nominal kurlarda bir istikrar sağlamak. Bunun için kat edeceğimiz çok mesafe var.
- Geçen sene muhalefetin popülist iteklemesiyle seçim öncesinde EYT hayata geçirildi.
- EYT'nin bu sene yıllık maliyeti 724 milyar lira, nerede ise milli gelirin yüzde 2'si.
- Bugünden itibaren şirketlerin KKK’deki vergi avantajı sona eriyor. Yine bireyler açısından KKK’den kazanılan faiz gelirleri de vergiye tabi olacak, dolayısıyla çıkış hızlanacak.
- (Vatandaş enflasyonun düşüşünü ne zaman hissetmeye başlayacak?) Aslında hissediyor. Bu sene istihdam güçlü kaldı. Kalıcı refah artışı için en önemli konu istihdam. Tabii ki geçici olarak ekonomide bir yavaşlama sürecine gireceğiz. Önemli olan bu sene sonunda enflasyonun 40'lı rakamlara düşmesidir.
- Ne dün ne bugün ne de yarın, emeklimizi, çalışanımızı enflasyona ezdirmedik. Büyümeden herkese pay vereceğiz.
- Bu sene reel olarak asgari ücret artmış olacak.
- Endonezya'ya, Filipinler’e, Tayland'a bakın. Brezilya, Meksika, Şili ile karşılaştırın. Avrupa'da Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya, Macaristan gibi AB üyesi ülkelerle karşılaştırın. Polonya hariç Avrupa'daki gelişmekte olan ülkelerde en yüksek asgari ücret bizde.
- Türkiye'de asgari ücret düşük değildir.
- Bu konunun istismarı popülizm içeriyor. Popülizmin Türkiye'yi nereye getirdiğini gördük.
- Bizim tercihimiz vergilendirilmeyen alanlardan vergi almak, yeni bir vergi yükü getirmek değil. Koparılan yaygaralar doğru değil.
- Bu vergi paketinde ne yapıyoruz? Çok uluslu şirketlere yüzde 15 asgari kurumlar vergisi getiriyoruz. Yurt içinde asgari kurumlar vergisi çalışıyoruz. Kuyumcunun beyan ettiği aylık matrah geçen sene 16 bin TL seviyesinde. Bütün bu alanlarda yetki alıp, hasılat tespiti yapacağız, hasılata aykırı beyanlardan izahat isteyeceğiz, sonrasında harekete geçeceğiz. Kayıt dışılıkla mücadele edeceğiz.
- GYO'ların vergi istisnalarını kaldırmayı düşünüyoruz. Yap-işlet-devret şirketlerine yüzde 30 vergi düşünüyoruz. Kripto varlıkları vergi kapsamına alacağız. Bu pakette değil ama belki bir sonraki pakette borsa kazançlarının vergilendirilmesini çalışıyoruz.
- Yurt dışı çıkış harcında taslağın son hali verilmedi. Şu anda vergi taslağı ham durumda, Asgari kurumlar vergisi hususunu iş dünyası ile konuşacağız."
- 1963 yılında yurt dışı çıkış vergisi getirilmiş. Bizim hükümetimiz döneminde aşağı çekilmiş. TL cinsinden sembolik bir hale gelmiş. Biz depremin yaralarını halen sarmaya çalışıyoruz. Uygun görülürse bunun artırılarak bunun da deprem için kaynağa dönüştürülmesi taraftarıyız. Yurt dışına tatile gidenler gitsin, öğrencilerden almayacağız. 23 yaşına kadar yurt dışı çıkış harcının alınmaması gündemdeydi. Türkiye deprem yaralarını sarmak için geçen sene birçok vergide artış yaptı, halen de çalışıyoruz.
- Bu türden imkânı olanlar yurt dışına gidebiliyor, imkânı olmayan gidebilir mi? Taslağın son şeklinde verilmedi. Taslak ham bir taslak…
- Kamuya eleman almayacağız, taşıt girişi olmayacak. 300 mal müdürlüğünü kapatıyoruz, sahaya oradaki elemanları kayıt dışılıkla mücadele ettireceğiz. Hiçbir alan kayıt dışı kalmayacak, bütün kazançlar makul düzeyde şekillenecek.
- Şu anda sermaye kazançlarının ilave vergilendirilmesi, ilave çalışmalar gerekiyor. Önerilerden bir tanesi işlem vergisiydi. Sonra işlemin yüzde 40’ına yakınının robotlarla, algoritmalarla yapıldığını gördük. Çalışmanın arzulanan sonucu vermeyeceğini gördük ve vazgeçtik. Bütün kazançlar makul düzeyde vergilendirilecek. Vergilendirilmemiş alan kalmayacak ama bu paketin konusu değil.
Sayın bakanımızın yaptığı açıklamaları özetlemek gerekirse
- Asgari ücret ve emekli maaşlarına zam istemenin ve asgari ücretin düşük olmadığını söylemek milyonlarca vatandaş içim üzücü bir yaklaşımdır.
- Geri listeden çıkmamız olumlu bir gelişmedir. Çünkü yabancı kaynak girişi bundan sonra daha kolay olacak rezervlerimiz yükselecektir.
- Merkez Bankası rezervlerimiz swap dahil 146 milyar dolara yükselmiştir ve önümüzdeki süreç için olumlu bir gelişmedir. Ancak bu rakamını çoğunluğunun Carry trade yöntemiyle geldiği ve bir süre sonra gideceği unutulmamalıdır, önemli olan kalıcı yatırımcıların gelmesidir.
- Son düzenlemelerden sonra enflasyonun düşmesi ve 2024 yılı hedefinin gerçekleşmesi zor gözüküyor.
- Bazı uygulamaların muhalefeti popülist yaklaşımları ile gerçekleştiği ve devleti zarara soktuğu kabul edilemez. Emeklilere verilen bayram ikramiyeleri de muhalefetin baskısı ile gerçekleşmişti. Örnekler çoğaltılabilir.
- KKM’de vergi avantajının sone erdirilmesi olumlu bir gelişmedir. Artık TL’ye olan talep yükselmesi açısından önemli bir karardır.
- Asgari ücrete zam yapılması kaçılmazdır. Enflasyonun yanında açlık sınırı da baz alındığında bir zorunluluktur. En düşük emekli maaşı da asgari ücrete eşitlenmelidir. Bakanımız Asgari ücret konusunda gelişmekte olan Afrika ülkeleri ile karşılaştırmaktadır. Hâlbuki Avrupa ülkeleri sıralamasında sondan altıncı durumdayız.
- Vergi paketi konusu oldukça uzun bir meseledir. Ülkemizde adil bir vergi sistemi hayata geçirilmelidir. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır. Kuryeden vergi almak, engellilerin haklarına dokunmak kabul edilemez.
- Alınan tasarruf tedbirleri, devletin her biriminde uygulanmalıdır.