Ekonomi yönetimi gazı ve freni birlikte kullanıyor

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI

Hafta boyu haber akışında vergi artışları öne çıktı. Maraş depremleri, seçim döneminde verilen vaatler ve KKM yükü nedeniyle bütçeye gelen yükün vergi artışı ile karşılanması kaçınılmazdı. Ancak resmin tamamını görmekte zorlanıyorduk. Hafta sonu 2023 yılı ek bütçesi için yapılan kanun teklifi söz konusu harcamaların bütçeye getireceği yükün büyüklüğünü ve nasıl finanse edileceğini netleştirdi. Kanun teklifine göre 2023 yılı bütçe ödeneği 1.1 trilyon lira artırılıyor. Sene başındaki bütçeye göre yüzde 25 artışa tekabül eden söz konusu büyüklüğün yüzde 47’si deprem harcamalarının karşılanmasında kullanılacak. Kalanın büyük kısmı seçim vaatlerinin yerine getirilmesinde kullanılacak.

Bütçeye gelen ek yükün tamamı vergi artışlarıyla karşılanacak. Vergi artışlarıyla sağlanacak ilave gelirin 1,15 trilyon lira olması bekleniyor. Söz konusu gelir artışının yüzde 58’i dahilde alınan mal ve hizmet vergilerinden karşılanıyor. Gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergiler yüzde 32 ile ikinci en büyük payı oluşturuyor.

Açıklanan rakamlar deprem ve seçim dolayısıyla oluşan ek finansmanın ilave vergi ile finanse edildiği dengeli bir bütçeye işaret ediyor. Merkezi yönetimin ekonomi içindeki öneminin arttığı ancak bütçe açığının artmadığı bir kamu maliyesi ile karşı karşıyayız. Maliye Bakanı Şimşek’ten beklenen ve desteklediğimiz adımlar.

Kamu maliyesinde rasyonel zemine dönüldüğünü gösteren bu tabloyu iki gelişme bozuyor. (i) Kur artışı nedeniyle Hazine’nin üzerinde olan KKM zararının Merkez Bankası’na aktarılması (ii) 2023 net borçlanma limitinin 3 kat artırılması konusunda Cumhurbaşkanı için yetki istenmesi.

KKM zararının Merkez Bankası tarafından karşılanması ekonomi politikaların rasyonel zemine oturtulması hedefi ile çelişiyor. Büyüklüğünü tahmin edemediğimiz bir tutarın Merkez Bankası’na aktarılması, para politikasının zaten aşırı genişleyici olduğu bir ortamda enflasyonla mücadeleye bir darbe daha vuruyor. Borçlanma limitinin üç kat artırılması bütçe kanunu anlamsızlaştıran bir düzenleme. Deprem harcamaları ve seçim vaatlerinin ek vergiler ile finanse edildiği ve bütçe disiplini söyleminin ön plana çıkartıldığı bir ortamda neden çıkartıldığını anlamakta zorlanıyoruz.

Toparlayacak olursak, Ankara'nın gazı ve freni birlikte kullandığı bir ekonomi politika anlayışıyla karşı karşıyayız. Ek bütçe kanun teklifi maliye politikasının genişleyici olmayacağı mesajını veriyor. Ancak borçlanma limitinin üç kat artırılması Ankara’nın seçimler öncesi gaza sonuna kadar basabileceğine işaret ediyor. KKM yükünün Merkez Bankası’na aktarılması enflasyonla mücadelenin geri plana atılacağı mesajını veriyor. Piyasa oyuncularının yapılan açıklamalar sonrasında enflasyon ve kur tahminlerini yukarı çekeceğini öngörüyoruz.

Tüm yazılarını göster