Siyaset sahnesinde ve iş dünyasında oyun; tersine dönüyor. Bir değişim ve dönüşüm süreci başladığında, nereden gelirse gelsin; etki alanını dalga dalga genişletir. Muhalefetin; “Ak Parti Nefretine” hapsolmayı bırakıp yeni söylemler, yeni öneriler getirmesi, oyunu değiştirmeye başladı.
Ekonomi alanında eşanlı olarak iş dünyasının bir duruş sergilemesi; hükümetin tutumunu zorunlu olarak gözden geçirmesine yol açıyor. Hatırlayın 7 Haziran 2015 seçimlerinde muhalefet, paket üstüne paket açıyor ve sürekli öneri getiriyordu. 5 ayrı ekonomi paketiyle seçmene umut vermişti.
7 HAZİRAN SEÇİMLERİNDE MUHALEFETİN PROJE ATAKLARI
O dönemde Başbakan Davutoğlu, muhalefetin her adımı sonrası onu izliyordu. Asgari ücret sözü için notere gidişinde, prim affına, ziraat desteğine, aile kartına dek… İzleyen süreçte hükümet, muhalefetin bu atağını yakalamaya çalışıyordu. Seçim sonuçları da muhalefeti güçlendirmişti. Peki, muhalefetin bu duruşu etkili oldu mu? İzleyen süreçte koalisyon kurdurulmamış, 1 Kasım’a dek terör ön plana çıkınca muhalefetin bu başarısı sönüp gitmişti. Şimdi muhalefet proje önerdikçe hükümet, “biz yaparız” diyerek harekete geçiyor, öğrenci kredileri, destekler vermek zorunda kalıyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Muhalefetin söylem değişiklikleri nasıl gerçekleşti?
Sandık ufukta görününce muhalefet, ekonomik kriz ve yüksek enflasyonu kullanma kararı aldı, Erdoğan ve Ak Parti nefretinden sıyrılarak, halka umut verecek projelere yöneldi; seçmen; “bunlar da yapabilir, çözüm üretebilir” algısına doğru götürülmeye çalışılıyor.
Bir toplumda değişim süreci nasıl başlar?
Önce söylemler değişmeye başlar. Sonra toplumun her kesiminin ortak sorunları konuşulur hale gelir. Enflasyon artık gizlenemeyecek, döviz dizginlenemeyecek, CDS’ler tutulamayacak düzeye geldiği noktada değişim; gönüllü olmasa da zorunlu olarak başlayıverir. Açlık; desibeli en yüksek feryattır ve en sağır kulakları dahi delebilir.
NOT
BİZE AKILLI VE PROJELİ İŞ DÜNYASI CESARETİ GEREK
20 yıllık Ak Parti iktidarı, iş dünyasını “uçmayı unutan kartala” çevirmişti. Bildik öyküdür; dişi kartal zirvedeki yuvasına tırmanırken yumurtasını taşıyamayacağını anlar ve aşağıda gördüğü bir kümesteki diğer yumurtaların yanına bırakır. Tavuk gelir, tüner ve civcivlerle beraber yavru kartal da çıkar. Ancak annesi ona; yanından ayrılmamasını söyler. Kartal yavrusu; arada gökyüzüne bakıp içini çekiştirerek ömrünü geçirir. Zira uçma yeteneğini budayan bir folluk sahibinin yanında çaresizlik eğitimi almıştır. Bizim iş dünyası da yıllardır uçma yeteneğini kaybeden kartala dönmüş, hükümetin her isteğini, adeta buyruk gibi görmüş ve bugünkü “azar işitecek” hale gelmişti.
Fakat iş dünyası bu cendereden sıkıldı, tepki vermeye başladı. Eğer akıllı ve projeli bir cesaret gösterebilirse, Heterodoks saplantısındaki yönetime direnebilir, karar süreçlerine aklı enjekte edebilir. Devletten menfaat kollama yerine devlete sahip çıkacak cesaret ve duruş sergilemesi halinde, yönetimin pek çok yanlışından dönmesi mümkün hale gelir.