Bugünlerde en çok konuşulan konu finansal koşullardaki sıkılaşma ile beraber üretim, yatırım ve tüketim göstergelerindeki hızlı yavaşlama/daralmaya ilişkin. Enflasyonla olan mücadeledeki kazanımların yavaş olması sebebiyle faiz oranlarının muhtemelen yılsonuna kadar yüksek kalması, ekonomideki inişin “yumuşak” mı yoksa “sert” mi olacağı yönünde soru işaretlerini arttırmaya devam ediyor.
Bugünkü yazımda genel hatlarıyla Türkiye’nin ekonomik ısı haritasını inceleyeceğim. Bu yazımında sunduğum ısı haritalarında, tablonun yeşil olması ekonomik göstergelerin iyileştiğine, kızarması ise kötüleştiğine işaret ediyor. Tablolara genel olarak baktığımızda, ekonominin 2023 yılı genel seçimleri öncesinde, genel olarak yeşil, yani genişleyici bir gidişat sergilediğini görüyoruz. Tablolar, 2023 yılının üçüncü ve dördüncü çeyreği itibarıyla sararmaya başlıyor, bu da ekonomin soğumaya başladığını gösteriyor. Bu yılın ikinci ve üçüncü çeyreği itibarıyla, tablonun hızla kızarmaya başladığını görüyoruz. Bu da ekonomik göstergelerde sert yavaşlama veya daralmaya işaret gösteriyor.
Şimdi de tablolara sektörel bazda bakalım.
İlk önce üretim göstergelerine bakalım. Genel üretim göstergelerine ilişkin ısı haritası son bir yıldır kötüleşiyor. Örnek vermek gerekirse sanayi üretimi haziran ayında yıllık bazda %4,7 daralarak geçen sene şubat ayındaki deprem felaketinden bu yana en sert düşüşü sergiledi. Benzer şekilde İstanbul Sanayi Odası ve MÜSIAD Satın Almaya Yöneticileri Endeksi (PMI) temmuz ayında hızla gerileyerek sanayi sektörü görünümünde önemli ölçüde kötüleşmeye işaret etti.
Tüketim tarafındaki göstergeler bakacak olursak, ısı haritasının çok daha hızlı bir şekilde kızardığını görüyoruz. Enflasyondan arındırılmış tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları ikinci çeyrekten itibaren daralıyor. Dolayısıyla tüketici güven endeksinde gerileme, perakende satış hacmi endeksinde de önemli ölçüde yavaşlama ve aylık bazda daralma görüyoruz.
Tüketimi etkileyen en önemli faktörler arasında enflasyon ve işgücü yer alıyor. Enflasyon verilerinde kayda değer bir geri çekilmeyi henüz görmedik. İşgücü tarafında ise istihdam artışı pozitif seyrederken atıl işgücü oranı temmuz ayında %29,2 ile serilerin en yüksek oranlarına çıkmış durumda.
Isı haritasındaki kızarma, yatırım göstergelerinde de kendini gösteriyor. Makine ve tesisat imalatı ile mineral madde üretimi bu yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde daralırken, Reel Sektör Yatırım Harcama Endeksi de hızlı bir şekilde kötüleşiyor. Yatırım serilerdeki en kötü göstergeler KOBİ’lerin krediye erişimi ile kurulan şirket sayısındaki daralma ile kapanan şirket sayısındaki artışta kendisini gösteriyor.
Kamu harcamalarına bakacak olursak, reel kamu harcamaları, yani enflasyondan arındırılmış harcamalar, seçim öncesi dönemde çok yüksek artmış. Bu harcamalar, 2024 yerel seçimleri sonrasında hızla azalmış olmasına rağmen hala enflasyonun oldukça üzerinde artıyor. Örnek vermek gerekirse, faiz hariç kamu harcamaları geçen yılın ilk yarısında enflasyondan arındırılmış yıllık ortalama %35 oranında artmışken, bu yılın ilk yarısında artış oranı %19’a gerilemiş. Benzer şekilde cari harcamalar da geçen yılın ilk yarısında yıllık ortalama %47 artmışken, bu yılın ilk yarısında artış oranı %27’ye gerilemiş. Ancak kamu harcamalarında artış hızının yavaşlamasına rağmen reel artış oranının hala enflasyonun yaklaşık 15 puan üzerinde seyrediyor olması, kamu tarafındaki sıkılaşmanın henüz gerçekleşmediğini gösteriyor.
Son olarak finansman göstergelerine bakacak olursak kredi faiz oranlarındaki yüksek seyrim üretim, tüketim ve yatırım göstergeleri üzerinde aşağı yönlü baskılamaya devam edeceğini söyleyebiliriz.
Ekonomi programının başarılı olması için baskılanan iç talebin enflasyonu mutlaka ve mutlaka ve hızlı bir şekilde aşağı çekmesi gerekiyor. Aksi halde ekonomide yumuşak inişten sert inişe geçebilir, enflasyonda ise yüksek çift hanelere takılabiliriz. Ayrıca bu durumun siyasi ve sosyolojik sonuçları olacağını da unutmamak gerekir.