Salı akşamı, küçük bir arkadaş grubu yemekte sohbet ediyorduk. Ankara Ostim’de hemen her sektöre ürün üreten orta ölçekte bir fabrikanın sahibi arkadaş işlerinin önemli ölçüde durma noktasına geldiğini söyledi. Lojistik şirketi olan bir diğer arkadaş tahsilatlarda sorunlardan yakındı ama yurtdışına taşımacılıkta olumsuz bir gelişmeden söz etmedi. Küçük işletme sahibi bir arkadaşımız da işlerin yolunda gitmediğinden şikâyetçiydi. Doktor arkadaşımızın hasta sayısında kayda değer bir değişiklik yoktu (kaldı ki olmalı mıydı?) Kalan birkaç emekli ve öğretim üyesi ise zaten sabit gelirliydi; işlerin ya da tahsilatların onlar için değişmesi söz konusu değildi, enflasyona yenik düşen maaşlardan şikâyet etmelerinin bir anlamı yoktu -üstelik konu o değildi, olsaydı da haber değeri hiç mi hiç taşımazdı; dinlemekle yetindiler (yetindik).
Son yazımda, uygulanmakta olan ‘eksik’ programa ömür biçme ‘cesaretinde’ bulunmuştum. Kerteriz noktam seçimlerin yapılacağı tarihti; ne zaman yapılacaksa ondan 1-1,5 sene önce bu programın terk edilip bol kepçe seçim ekonomisine geçilme ihtimalinin çok yüksek olduğunu belirttim. Ama bir de ‘ama’ vardı. Mevcut programın çok eksik olması nedeniyle bizi büyüme ve istihdam açısından olumsuz gelişmelerin beklediğini vurgulamıştım. Olumsuz gelişmelerin çoğalması halinde program daha önce de sonlandırılabilirdi.
Soru şu: Ağustos ayına girerken durum nicedir? Ekonominin kısa dönemde ne yöne evrilebileceğini öngörmeye çalışan değerli iktisatçılar var. Koç Üniversitesi’nden Cem Çakmaklı, bazı öncü göstergelerden oluşan endekslerin sonuçlarının değerlendirildiği ‘Ekonomik Görünüm’ raporları yayınlıyor. Son rapor tarihi Nisan 2024. Ama haziran sonunda daha güncel tahminleri özetleyen bir ‘X’ mesajı attı. Yılın ikinci çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,3 oranında büyüdüğümüzü tahmin ediyor. Ama o tarih itibarıyla Mayıs ve Haziran için ana göstergelerin yayınlanmadığına dikkat çekiyor. Anladığım kadarıyla, bu değerin düşme ihtimalini daha fazla görüyor.
Daha güncel bir çalışma Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin pazartesi günü yayınladığı rapor. Ozan Bakış ve Tarık Kocar imzalı. Onlar ikinci çeyrekte ekonomin daraldığını tahmin ediyorlar. İkinci çeyrekte GSYH’nin birinci çeyreğe kıyasla yüzde 0,6, bir yıl öncesinin aynı çeyreği ile karşılaştırıldığında ise yüzde 0,5 küçülmüş olabileceğini belirtiyorlar.
Üçüncü çeyreğin ikinci çeyreğe kıyasla daha zorlu geçeceği aşikâr. İkinci çeyrekte küçüldüyse ekonomi, üçüncü çeyrekte haydi haydi küçülmesi beklenir. Dördüncü çeyreği ve 2025’i kurtarmanın yolu erken bir faiz indirimi değil; programın eksikliklerinin azaltılması ve zamanında faiz indirimi. Özellikle de ilki. Bakalım programın eksikliklerinin azaltılması için adım atılacak mı? Atılan adımlar itibarlı olacak mı?