İş hayatının gizli risklerden biri, yöneticilerin çalışanlarıyla birebir temas etmemeleri. Bunun sebebi, günlük hayhuya kapılmak, ne söyleyeceğini bilememek veya yüzleşmekten kaçmak olabilir. Beş soru etrafında şekillenen düzenli görüşmeler bu riski azaltabilir.
En son ne zaman ekip arkadaşlarınızla/ yöneticinizle birebir görüştünüz? ‘Şu iş ne zaman bitecek?’ tipi günlük konuşmalardan bahsetmiyorum. Karşılıklı oturup durum değerlendirmesi yapmayı kastediyorum.
Eğer cevabınız ‘hatırlamıyorum’ veya ‘aylar önce’ ise, ciddi bir probleminiz var. Şirketinizde karşılıklı güveni tesis, hedefe odaklanma ve sorunları tespit açısından kritik bir boşluk oluşmuş. Üstelik bunun maliyeti çok ağır olabilir. Zira, iletişim eksikliği motivasyonu azaltır, performansı düşürür ve ayrılmalara yol açar.
Öte yandan, böyle görüşmeler ciddi yararlar sağlayabilir. İnsan kaynakları yazılımları üzerine çalışan Humu firmasının 350 kişilik bir çalışması, yöneticileriyle periyodik görüşmeler yapan çalışanların endişe seviyesinin yüzde 20 azaldığını, başarılı olma hissinin ise yüzde 12 arttığını söylüyor.
Peki, bu görüşmelerde ne konuşulmalı? Humu’nun kurucusu Dr. Jessica Wisdom’un bir yazısındaki beş madde güzel bir başlangıç çerçevesi sunuyor.
BİR: NELER İYİ GİDİYOR? Görüşmenin tonu açısından pozitif haberlerle başlamakta yarar var. Periyodik bir görüşme, sonsuz bir sızlanma seansına dönüşmemeli. Çalışanın kendini kurban, yöneticinin de kendini yetersiz hissettiği bir toplantıdan hayırlı bir iş çıkmaz.
İKİ: NEREDE YARDIMCI OLABİLİRİM? Bu soru, soyut talepler (‘iş ortamımız daha iyi olmalı’) veya şikayetler (‘değerim bilinmiyor’) yerine önerileri almanın ve net adımlar belirlemenin bir yöntemi. Mesela ‘yabancı dilimi geliştirmek istiyorum’ veya ‘saha satışı konusunda tecrübemi artırmak istiyorum’.
ÜÇ: BUGÜNLERDE İŞTEKİ ÖNCELİKLERİN NELER? Şirketlerde en sık rastladığım problemlerden biri hissedar/ yönetim kurulu/ üst yönetim seviyesindeki önceliklerle çalışanların odaklandığı konular arasındaki büyük makas. Bunda stratejik hedeflerin belirlenmemesi, ‘ne yapılmayacağının’ netleşmemesi ve iç iletişim eksikliğinin rolü oluyor. Çalışanın önceliklerini sormak, tam da bu yüzden kritik. Zira siz ihracata yönelirken pazarlama birimi tüm zamanını yurt içi bayi toplantısına ayırıyor olabilir!
DÖRT: BANA BAHSETMEK İSTEDİĞİN BİR ŞEY VAR MI? Araç kullanırken bizi tehlikeye atan kör noktanın iş hayatındaki karşılığı, ‘bilmediğimizi bilmediğimiz' problemler. Risklerin erken ortaya çıkması bu yüzden değerli. Halbuki iletişim kanallarının tıkanıklığı, şirketin sinir uçlarında hissedilen sıkıntıların beyne ulaşımını engelliyor. Açık uçlu sorular beklentileri anlamak için de değerli (‘terfi bekliyorum’)
BEŞ: İŞ DIŞINDA NASIL HİSSEDİYORSUN? Robot değil, insanız. İş dışında yaşadıklarımız (ailevi sorumluluklar/ gelişmeler/ sorunlar, mali konular) iş hayatımızı da etkiliyor. İş arkadaşlarımız ile insani bir diyalog kurmak, güven ortamı oluşturmak ve hayatı kolaylaştırabilecek adımlar atabilmek (‘bu ay haftada bir değil iki gün evden çalışın’) için önemli.
Ekip arkadaşlarınızla/yöneticinizle açık ve sağlıklı iletişim kurduğunuz bir hafta dilerim.