İnsanların ortak değerleri kadar, birini ötekinden farklı kılan yönleri de var.
Ekber Onuk’da herkes gibi bir insan, çok sayıda meslektaşı gibi bir mühendis ama farklılıkları olan biri… Haber Türk’te Fatih Altaylı’nın Teke Tek programında kendini anlatırken, haberci titizliğiyle notlar alıyorum.
Ekber Onuk’u farklı kılan, meraklarının diri, ilkeli tutkuyla beslenen sevdalarının güçlü, hayata bakışındaki “merkez düşüncesinin” berrak olmasıdır.
Eber Onuk deniz araçları üreten bir firmanın yöneticisi. Sahil koruma ve özel kuvvetler için yüksek hızlarda görev yapan botlar ilgi alanlarından biri. Diğer bir ilgi alanı da, özel binek araçları.
Ekber Onuk’u ayrıştıran özelliklerinden biri felsefesinin olması: Ürettiği araçları iyi yetişmiş, donanımlı genç insanların kullandığının bilincinde. Sözü döndürüyor, dolaşıyor; inanç haline gelen bir ilkenin altını çiziyor: Üretimin her adımında, bu araçları kullanan genç insanların çocuklarına, ailelerine ve evlerine sağ ve sağlam dönmelerine vurgu yapıyor.
Nusret Hızır’ı anıyorum, işte diyorum felsefesi olan, işini tam, temiz ve doğru yapmanın ufkunu açan bir iş insanı.
Ekibe inanmak
Kuşkusuz özgüvenli, iddia sahibi, güçlü motivasyonları olan biri Ekber Onuk. Bireylerin, azınlıkların ne denli yetenekli olursa olsun, bir ekibin, kitlelerin gücünü arkasına almadan değerli işler yapamayacağının farkında. Sürekli yinelediği gerçeklik, başında bulunduğu ekibin özverili, odaklı, kendini aşmaya yönelik kararlılığı.
Ekber Onuk’ da Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil gibi “ekosistemin önemini” içselleştirenlerden. Ekosistem etkileşiminin önemini, kamu ve özel kesimde iş yapanlar arasında oluşturulan etkileşimlerin yarattığı sinerjiyi önemsiyor.
Ekber Onuk’u izlerken bir başka özellik daha gözledim: Bir imparatorluğun çöküş sürecini yaşayan toplumuzun derinliklerine sinen ezikliği küresel ölçekte aşmış olması: Yapabiliriz özgüveni, ekibinin, alanında en iyi olanlara ders vermesinden aldığı haz.
Ayrıştırıcı bir başka özelliği ise “metot bilinci”. Kendi işinde önce en ileri, en karmaşık olanı yapma, sonra da daha yalın olanlarına geçişi önemsemesi. Bu metot bilgisini, yerli binek aracı üretimiyle ilgili değerlendirmesine de yansıtıyor: Önce, bir taksi yapılsaydı, öğrenme sürecini tamamladıktan sonra kütle üretimine geçiş olsaydı daha doğru olabilirdi, diyor açık ve net.
İnsana yatırımın, işi iyi bilenlerle çalışmanın, odaklanmış insanlarla paylaşmanın üretkenliğini ve etkili sonuçlar almasını da içselleştirmiş Ekber Onuk.
Ekber Bey, hedefler açısından doğru yolu gösteriyor iş dünyasına: Bilinmeyene odaklanma… Sınırların çeperlerini zorlama… Ne istediğini bilerek yola çıkma… Katı kurallar uygulama yerine esnek yaklaşım… Bilenlerin işbirliği yapması… Ve de yetişmiş insan birikiminin kullanma ustalığı…
Sevdaları olan insan
Ekber Onuk, ilkeli tutkuların beslediği sevdaları olan bir insan. “Düşmemişsen bir sevdanın peşine/ Özün düşman olur kendi özüne” diyen Şota Rustaveli’yi iyi anlamış olanlardan biri… Kendine inanan, çevresine güvenen bir yönetici... Sıra dışı olmanın kattığı değerin farkında… Kendini abartmıyor ama bazılarının sahi zannetmesine izin vermeyecek kadar da mütevazılık göstermiyor. Bir yumurtlayıp on gıdaklayan değil ama yumurtalarının değerini biliyor; hakkını da koruyor.
Toplumsal gelişmenin yollarından biri de, iyi örneklerin, rol modeli olacak özellikleri olan işlerin geniş kitlelere anlatılmasından geçiyor.
Bizim gibi yazı insanlarının görevi, gerçek değer üretenlerle habbeyi kubbe yapa şark kurnazlarını ayrıştırarak kitlelerin bilgilendirilmesi.
“Hayat okulu” dediğimiz gelişme kaynağı, duyarak, gözleyerek, görerek, dokunarak ve inceleyerek öğreten ortam ve iklimdir.
Sözlü anlatımın gevşek zihne dayandığını bilmeliyiz… Sözlü anlatım kültüründe sözün çıkış yeri ile varış yeri çok farklılaşır… Görsel medya ise sözel anlatımı bakmadan görmeye taşımanın fırsat kapılarını açar… Yazılı medyanın ömrünün ise bir gün olduğu söylenir. Kitapların ömrü çok, çok daha uzun yılları kapsar… TV ekranlarında aldığımız mesajları yazılı medyanın arşiv kalıcılığına aktarmak gerekir…
Ekber Onuk gibi daha onlarca mühendisimiz, iş insanımız, ekip başları ve yöneticilerimiz var… Onların marifetlerini geliştirmek için iltifatlarımızı esirgemeyelim.