Eğitimde fırsat eşitliğinin yolu dijitalleşmeden geçiyor

HASAN SÜEL

Günümüzde dijital teknolojiler büyük bir dönüştürücü güce sahip. Mesafeleri kısaltan, sınırları ortadan kaldıran, bilgiye erişimde eşit imkânlar sunan bu güç sayesinde teknoloji her zamankinden daha kıymetli. Bugün dijital yetkinlik ve teknolojilere erişimi olan bir kişi, kendini eğitmek ve geliştirmek konusunda dünyanın diğer ucundaki kişilerle eşit fırsatlara sahip olabiliyor. Dolayısıyla, başta çocuklar olmak üzere toplumun her kesiminin bu güçten faydalanmasını sağlamamız önem taşıyor.

AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİYOR

Çocuklar diye başlamamın özel bir nedeni var. Bildiğiniz gibi, ağaç yaşken eğiliyor. Dijital yetkinlikler de ne kadar erken yaşta kazanılırsa, o kadar etkili ve kalıcı oluyor. Ben bilgisayar programcılığıyla, günümüzdeki adı kodlamayla, üniversite yıllarımda tanıştım. Ama şimdi görüyorum ki, dijital beceri eğitimlerine üniversite çağında değil, ilkokul çağında başlanması gerekiyor. Araştırmalar, bugün 3 çocuktan 2’sinin bizim bilmediğimiz mesleklere sahip olacağını söylüyor. Bu mesleklerin temelinde kodlama yer alıyor. Teknolojinin dili olarak tanımlayabileceğimiz kodlama, bugün bir yabancı dil öğrenmekle eşdeğer önemde. Teknoloji eğitimine erken yaşta başlamanın çarpan etkisi de büyük oluyor ve bu etki sayesinde toplumların dijitalleşmesi hız kazanıyor.

Türkiye Vodafone Vakfı çatısı altında sürdürdüğümüz “Yarını Kodlayanlar” projesi kapsamında bugüne kadar pek çok saha ziyaretinde bulundum. Anadolumuzun en ücra köşelerinde kodlama eğitimlerimize katılan onlarca çocukla sohbet ettim. Geleceğe dair hayal ve hedefl erinde teknolojinin önemli yer tuttuğunu görmekten mutluluk duydum. Ülkemizin neresinde olursa olsun dijital becerilere ve internete erişimi olan her çocuğumuzun dünyanın geri kalanıyla eşit fırsatlara sahip olacağını hatırlamamız ve bu fırsat eşitliğini sağlamak için elbirliğiyle çalışmamız son derece önemli.

AVRUPA’DA DİJİTAL YETENEK EĞİTİMİNE DAİR DİKKAT ÇEKİCİ VERİLER

Global Vodafone Vakfı’nın yaptırdığı son araştırma, çocukları daha donanımlı hale getirmek ve bölgesel farklılıkları azaltmak için, Avrupa’da dijital yeteneklere yönelik eşit bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 10 ülkeden 10 bin ebeveynle gerçekleştirilen araştırma, Avrupa ülkelerindeki okullarda verilen dijital yetenek eğitimine ve altyapısına erişimde büyük farklılıklar olduğunu gösteriyor; öğrenci ve öğretmenlerin eğitime ve teknolojiye erişimi konusunda tutarlı bir yaklaşıma duyulan ihtiyacın altını çiziyor.
Araştırmaya göre, Avrupalı ebeveynlerin yüzde 85’i çocuklarının kariyer beklentilerinin büyük ölçüde dijital yeteneklere bağlı olduğuna inanıyor. Bu ebeveynlerin neredeyse dörtte üçü (yüzde 73) dijital yeteneklerin öğretilmesine yönelik oluşturulacak Avrupa standartlarını destekleyeceklerini belirtirken, yüzde 85’i de dijital okuryazarlığın okulda temel bir öğrenme hedefi olması gerektiğini söylüyor.

Türkiye’de de ebeveynlerin yüzde 87’si çocuklarının geleceği açısından dijital becerilerin önemli olduğuna inanıyor ve sınıflarda dijital teknoloji kullanımını destekliyor.

Yüzde 87’lik bir çoğunluk dijital okuryazarlığın temel öğrenim hedefleri arasında yer alması, yüzde 70’lik bir kesim de dijital teknoloji kullanımı konusunda Avrupa genelinde aynı standartların geçerli olması gerektiğini düşünüyor.

HEPİMİZE GÖREV DÜŞÜYOR

Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması için hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor. Türkiye Vodafone Vakfı olarak, Habitat Derneği işbirliğiyle 7 yıldır yürüttüğümüz “Yarını Kodlayanlar” projesiyle, ülkemizin dört bir yanında yaşları 7-14 arasında değişen çocuklara gönüllü eğitmenlerin yönetiminde programlamaya giriş ve algoritma mantığı gibi konularda teorik ve uygulamalı eğitimler veriyoruz. Bu eğitimlerde çocuklarımız, programlama hakkında fikir sahibi oluyor, yaratıcılıklarını ortaya çıkaracak çalışmalar yapıyor, kendi hayal dünyalarını oluşturuyor, kendi oyunlarını üretebiliyor. Bugüne kadar 81 ilde 300 bini aşkın çocuğa kodlama öğrettik.

“Yarını Kodlayanlar”ın bir alt projesi olarak doğan “Köy Okulları” projesiyle ise ülkemizin farklı noktalarındaki 45 köy okulunda tam donanımlı teknoloji sınıfl arı açtık. Bu sınıfl arda projeksiyon cihazı, 3D kalem, bilgisayar, 3D yazıcı, eğitim ve STEM kitleri, Zoom iletişim ve etkinlik araçları kullanılarak öğrencilere kodlama başta olmak üzere çeşitli teknoloji eğitimleri veriyoruz. Bu eğitimlerle bir yılda çevre köyler dahil olmak üzere toplam 10 binden fazla çocuğa ve yaklaşık 5 bin veliye ulaştık. Buna ek olarak, gezici eğitimlerle 360 köyü dolaşarak yaklaşık 10 bin çocuğa daha eğitim verdik. “Köy Okulları” projesiyle, dijitalleşmeye ihtiyacı olan ama erişim imkânı olmayan öğrencilerimiz için bir fırsat penceresi açmanın, teknolojiyi çocuklarımızın ayağına getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.

Elbette, dijital eğitimlerin yaygınlaştırılabilmesi için güçlü dijital altyapılara ihtiyaç bulunuyor. Eğitimin dijitalleşmesi, daha yüksek kapasite ve kalitede mobil ve sabit genişbant talebinin artması anlamına geliyor. Bu talebi karşılayabilmek için yapılması gereken frekans ve altyapı yatırımlarına yönelik uygun politika kararlarının uygun şartlarda, zaman kaybedilmeden ve güçlü bir diyalogla alınması önem taşıyor.

Tüm yazılarını göster