Riskli varlıkların, 2023 yılına güçlü bir başlangıç yaptığını görüyoruz. Enflasyon baskılarındaki zayıflamanın ve Çin’deki yeniden açılma temasının, risk iştahındaki yükselişe destek olan ana konular olduğunu söyleyebiliriz. Küresel risk barometresi olarak izlediğimiz S&P500 endeksi, 3750 destek bölgesi üzerinde etkili olan yükselişlerle aşağı trend direncini aşarak, bu hafta 4100 direnç bölgesini test etti.
Makro görünüme baktığımızda ise, 2022 yılındaki agresif sıkılaşma adımları ardından 2023 yılında küresel merkez bankalarından gelecek politika sinyalleri, piyasaların odak noktasında olmaya devam ediyor. Bu satırlar okunurken açıklanmış olacak 1 Şubat FED kararları -ki Aralık ayındaki şahin tonlamanın devam edeceğini bekliyoruz. Ayrıca açıklanacak Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası kararları da, piyasalar açısından belirleyici olacak. FED, şimdilik muhtemelen 25 baz faiz artırımıyla birlikte faiz artışlarının süreceğine işaret etmeye devam edecektir. FED Başkanı Jerome Powell, güvercine kaçacak bir vurgu yapmaktan kaçınabilir, azalan fiyat baskıları ve istihdam kaybı endişelerine rağmen merkez bankasının enflasyonu düşürme mücadelesinden geri adım atmayacağını ve ücretlerdeki yüksek seviyeleri vurgulamaya devam edebilir. Ayrıca 2023 yılında, faiz indirimi planlanmadığı mesajını yineleyebilir. ‘‘Ne sürpriz olur?’’ diye soracak olursak eğer FED, 50 baz puan faiz artışına gider, enflasyondaki yukarı yönlü risklere ve enflasyonu düşürmeye yönelik konulara güçlü bir vurgu yaparsa, bu görünüm şahin yönde sürpriz olur ve riskli varlıklarda, satış baskısına neden olabilir. Güvercin tarafta ise 25 baz puan faiz artışına gider ve önümüzdeki dönem faiz artışlarının verilere bağlı olacağını vurgularsa, bu görünüm ise güvercin yönde algılanabilir.
2 Şubat’ta faiz kararını açıklayacak olan Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise muhtemelen şahin tonda açıklamalarda bulunabilir. Toplantı öncesinde gelen mesajlarda, şahin tonlamanın devam ettiğini görmüştük. ECB Başkanı Christine Lagarde ve Knot ardından ECB Yönetim Konseyi Üyesi Gabriel Makhlouf da gelecek iki toplantıda, faizlerin Aralık ayında olduğu gibi 50’şer baz puan artırılmasından yana olduğunu söylemişti. +50 veya +75 baz puan faiz artışıyla birlikte Mart ayı için +50 baz puan faiz artış sinyali verilmesi, son verilerde de gördüğümüz gibi enflasyonda yukarı yönlü risklere, büyümeye yönelik görünümün iyileştiğine vurgu yapabilir, beklenenden şahince algılanabilir ve tahvil faizlerinde yukarı yönlü baskıya neden olabilir.
ABD Merkez Bankası (FED) yılın kalan kısmında faiz indirimleri olabileceğine yönelik beklentileri durdurmaya çalışsa da bazı verilerdeki öncü zayıf sinyalleri ve önümüzdeki dönemde zayıf sinyaller üretebilecek makro verilerin resesyon endişelerini güçlendireceğini hatırlatmak istiyoruz. Küresel enflasyon yavaşlama sinyalleri veriyor ve bu durumda resesyon risklerinin de güçlendiğini söyleyebiliriz. Özellikle önümüzdeki birkaç ay içerisinde açıklanacak makro verilerde enflasyonla birlikte büyümeye yönelik sinyallerin de önemli olacağını düşünüyoruz. Zayıf yönde işaretler üretebilecek makro verilerin resesyon endişelerine destek olacağını ve riskli varlıklar açısından belirleyici olacağını belirtmek istiyoruz. Sıkılaştırma adımlarının etkisi şu ana kadar hissedilmediyse de öncü göstergelerde resesyon risklerine destek olan sinyaller var. Bu doğrultuda, ABD’de zayıf ISM hizmet verisi ardından beklenenin de altında kalarak zayıf sinyaller üreten perakende satışlar ve sanayi üretimi verilerinin ayrıca dördüncü çeyrek büyüme verisi ve dayanıklı tüketim mal siparişlerindeki detaylardaki zayıf sinyallerin de dikkate değer olduğunu düşünüyoruz. Özellikle, talepteki bozulmayla birlikte önümüzdeki döneme yönelik soru işaretleri olmaya devam ediyor. Tüketici harcamaları zayıflıyor ve inşaat sektöründe de faizlerdeki yükselişle birlikte zayıflama sinyalleri var. Ayrıca geçen hafta güvercin tondaki Kanada Merkez Bankası açıklamalarının, önümüzdeki döneme yönelik öncü sinyaller ürettiğini söyleyebiliriz. Kanada Merkez Bankası, durgunluk ve enflasyondaki zayıflamayla birlikte faiz artışlarında duraklamaya gideceğine işaret ederek 25 baz puan faiz artışına gitti.
Özetlemek gerekirse, kısa vadede küresel merkez bankalarından gelecek sinyaller, resesyon sinyalleri arayacağımız makro veriler ve bilanço haber akışı, riskli varlıklardaki eğilimde belirleyici olacaktır. FED’den şahin bir sürpriz gelmediği sürece S&P500 endeksinde 4100-4150 bölgesinin aşılması durumunda 4200 ve devamında 4300 bölgesi hedeflenebilir ancak strateji raporlarımızda sıklıkla vurguladığımız gibi 2023 yılının birinci çeyreğinde riskli varlıkların satış baskısı altında kalacağını düşünüyoruz. Küresel riskli varlıklarda, Şubat-Mart aylarında geri çekilme bekliyoruz. Ardından tepki yükselişi öngörüyoruz ve esas beklediğimiz daha büyük düşüşün ise yaz aylarında bir dip ile son bulacağını inanıyoruz. Beklediğimiz riskten kaçış fiyatlamasıyla birlikte hisse senedi, gelişmekte olan ülke bonoları ve emtia gibi riskli varlıkların değer kaybetmesini, S&P500 endeksinde yeni diplerin görülebileceğini, doların ve ABD bono fiyatlarının yükselmesini bekliyoruz. Bu düşüşle birlikte FED'in para politikasında dönüşe geçeceğini bekliyoruz. Piyasalarda beklediğimiz dip ve FED’in politika dönüşü ardından ise dolardan riskli varlıklara geçme zamanının geleceğini düşünüyoruz.