Tolga Turan/Enerji piyasası uzmanı
Geçtiğimiz hafta 16’ncısı düzenlenen Petroleum İstanbul Fuarı’nı gezme fırsatı buldum. İlk dikkatimi çeken husus Fuar’ın artık sadece bir petrol ve akaryakıt fuarı olma kimliğinden sıyrılması ve hatırı sayılır miktarda e-mobilite şirketinin de burada kendisini göstermesiydi. Bu trendin ileriki yıllarda artarak devam etmesi pek muhtemel.
Beş babayiğit öncülüğünde Türkiye’nin ulusal bir elektrikli araç üretme planı, diğer bir deyişle e-mobilite serüveni, 2017 yılında tecessüm etmişti. Daha işin başında banttan araçların indirilmesine paralel olarak şarj alt yapısının da zamanında ve yeterli miktarda sahaya yayılması hususunda çalışmaların başlatılması aslında bu işin tasarımına kafa yoranların da sahip olduğu vizyonun bir göstergesiydi. Ortada daha projeye ilişkin ön-gösterim aracı dahi yokken ya da fabrikanın nerede kurulacağı dahi belli değilken, İstanbul Levent’te yer alan geçici binada “şarj altyapısı çalışma grubu” nasıl bir şarj piyasa yapısı ile etkin bir çerçeve oluşturulabilir konusunda teşrik-i mesai halindeydi.
Aynı şekilde, ilgili kamu kuruluşları da çok erken bir evrede konuya el atmışlardı. Netice Nisan 2022’de çıkarılan Şarj Hizmetleri Yönetmeliği oldu. Büyüklü küçüklü pek çok firma ve yeni girişimci lisans için EPDK’nın yolunu tuttu. Mart ayına geldiğimizde 122 adet şirket EPDK’dan lisans almış durumda. Kimler yok ki; elektrik ve akaryakıt şirketleri, dijital kaslarına güvenen start-up’lar, lokasyon sahipleri ve tabiatıyla elektrikli araç üreticileri. Togg zaten Trugo markası ile ilk aylarda lisansını almıştı. Son günlerin sıcak haberi ise Tesla’nın 117’nci sırada lisans almasıydı. Bu gecikmenin ardında çeşitli sebepler olabilir ancak Türkiye’de yasal bir zorunluluk olarak şarj istasyonlarının üyelik veya önceden bir abonelik olmaksızın tüm kullanıcılara hizmet vermesinin zorunlu olması bazı uyarlamaları gerekli kılmış olabilir.
Lisans sahibi şirketler 30 Haziran 2023 tarihine kadar en az 50 noktadan müteşekkil şarj ağlarını oluşturmak zorundalar. O tarihe kadar lisans sahibi sayısının 150 civarına yaklaşacağını varsayarsak 7 bin 500 adet istasyon da elektrikli araç kullanıcılarının hizmetine açılmış olacak. AB düzenlemelerine göre her 10 elektrikli araç için bir adet kamuya açık istasyon yeterli görülüyor. Türkiye açısından en azından bugün itibari ile ulaşılmış bir metrik. Coğrafi yayılım da özellikle teşvik kapsamında kurulan istasyonlarda bulunan lokasyon zorunlulukları nedeniyle tatmin edici seviyede.
Şarj piyasasının yanı sıra Togg tarafında da hava son derece ısınmış durumda. Togg ön sipariş almaya başladı ve 29 Mart tarihinde yapılacak çekiliş ile Togg’un ilk sahipleri de belli olacak. İlk model T10X çıktığı hem yerel hem de uluslararası vitrinlerde oldukça beğeni toplamıştı. Çekiliş ile teslim edilecek araç sayısının 12 binden 20 bin adede çıkarıldığını bizzat Togg CEO’su Gürcan Karakaş duyurdu. Bu artırım kaçınılmazdı zira başvuru daha ilk haftasında 100 bini çoktan geçmişti.
Geldiğimiz noktada tüketici tercihlerinin Togg veya diğer marka elektrikli araçlardan yana dönüşmesinin önündeki en önemli konu hala şarja kolay ve ucuz erişim. Batarya fiyatlarındaki düşüş artık edinme maliyetlerinin içten yanmalı araçlar ile rekabet edebilir hale gelmesini sağlıyor. Bu arada, Togg stratejik bir manevra ile ihtiyacı olan bataryanın yurt içinde üretilmesi için de ön alarak Gemlik kompleksinde bir batarya fabrikasının da kurulum çalışmalarını ayrıca yürütmekte. Bataryanın makul maliyetler ile tedarikini de bertaraf ettikten sonra üzerinde düşünülmesi gereken tek konu şarj altyapısı olarak kalmakta. Bunun üzerinde ise gerçekten yıllardır düşünülüyor ve sağlıklı bir şekilde hayata geçirilmesi için gerekli çerçeve de oluşturulmuş durumda. Aktör sayısının fazla olduğunu ve piyasa olgunlaştıkça belirli oranda konsolidasyonun kaçınılmaz olacağını düşünenler var. Özellikle telekom piyasalarına benzer roaming ilişkileri böyle bir sonuca katkıda bulunabilir.
Piyasa nasıl evrilirse evrilsin düzenleyici çerçevenin şeffaf, katılımcı ve etkin olması elzem. İstasyonların sisteme bağlantısı, fiyat oluşumu, aktörler arası ilişkiler, rekabet kaygıları önümüzdeki süreçte gündemde olacak konular arasında. Bütün bunların arasından çıkması gereken ise benzinli/dizel araçlarını bırakıp elektrikli araç tercih edenlere kusursuz bir tüketici deneyimi yaşatacak bir eko-sistem. Hem sektör hem de düzenleyici kurumun önceliği bu olmalı.