Koray Öztopçu
Garanti BBVA Tüketici Finansmanı Direktörü
Küresel enerji piyasalarında, Ukrayna-Rusya savaşına bağlı oluşan petrol-gaz tedarik sıkıntıları ve yaptırımlar, Batıyı, özellikle Avrupa'yı, farklı alternatif enerji kaynaklarını bulmaya yöneltti. Ancak enerji ihtiyacının hızlı çözümüne yönelik bu mücadele, dünyada fosil yakıtlara olan bağımlılıktan kurtulmaya ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya çalışıldığı dönemde ortaya çıktı. Bu kısa vadeli ihtiyaçlar, temiz enerjiye acil, ancak daha uzun vadeli geçişi etkilerken, bugünün ehnerji piyasası türbülansı, küresel enerji sistemi yeniden yapılandırılırken gelecek zorlukları da beraberinde getiriyor.
Global anlamda enerji krizlerine baktığımızda 1970’lerde yaşanan iki enerji krizini görüyoruz. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) boykotuna bağlı olarak öncelikle petrol krizlerinin tetiklediği krizler, yoğun üretim yapan ABD ve Avrupa ülkelerini etkiliyordu.
Sürdürülebilirlik bakış açısıyla beraber, bu krizlerin üretime ve hayata etkisini azaltmak için ülkelerin Ar-Ge faaliyetleri ile birlikte yenilebilir enerji teknolojisine ve enerji verimliliğini artırmaya yönelik yatırımlarını arttırdığını görüyoruz. Aynı zamanda özellikle otomotiv sektöründe verimlilik arayışına ve daha az enerji tüketimine yönelik atılan adımlar da çoğalıyor.
Ülkeler bir yandan da stratejik rezervler oluştururken, düşük karbon emisyonlu teknolojilerin elektrik üretimi içindeki payı 2020 rakamlarına göre %39’a yükseldi. Bu kapsamda 2020’de güneş enerjisinin payı % 4’e, rüzgar enerjisinin payı da %6,7'ye çıktı. Global enerji krizi, ana girdisi enerji olan otomotiv endüstrisinde, enerjiyi ithal eden birçok üretici ülke açısından, fiyat artışlarında önemli bir etken oldu.
Diğer taraftan bu enerji krizi, dünya basınında sadece gaz ve petrole ilişkin bir kriz olarak değil, aynı zamanda gıda üretim ve taşıma maliyetlerini artıracak, küresel boyutta zincir etkisine sahip bir kriz olarak da yorumlanıyor.
Otomotiv üreticileri, üretimde enerji verimliliğini artırmak amacıyla sürekli çalışırken, 2026 yılına kadar 500 milyar dolarlık yatırım yaparak aynı zamanda elektrikli araç için de hızlı adımlar atıyorlar. Çin ve Avrupa'nın 2025'te küresel olarak tüm elektrikli araç satışlarının %80'inini gerçekleştireceği; ABD'nin dünyadaki elektrikli araç satışlarının yalnızca %15'ini temsil edeceği tahmini bu noktayı destekliyor.
AB'de otomobil üretimi sırasında enerji tüketimi
Avrupalı otomobil üreticileri 2006'dan bu yana otomobil üretiminde enerji tüketimini %23 oranında azalttı.
E-Mobilite ile elektrikli araçlarda alışmamız gereken terimler
ECV = Elektrikle Şarj Edilebilen Araçlar; BEV = Akülü Elektrikli Araçlar; PHEV = Plug-in Hibrit Elektrikli Araçlar olarak ifade ediliyor.
“Plug-in Hibritler” tamamen elektriğe dayanan elektrikli arabaların aksine, elektrik motoru ile benzinli motoru bir araya getiriyor. Geleneksel hibritlerin aksine, bataryaları prize takılarak şarj edilebiliyor.
Tamamen elektrikli (BEV) bir otomobil ise yalnızca elektrikle çalışmasıyla öne çıkıyor. Sektörün genel anlamda elektrikli araçlarla büyüyeceği öngörülüyor.
Avrupa’da 2030'daki toplam elektrikli araç sayısının 47,7 milyon adet olması beklenirken (34,4 milyon BEV ve 13,7 milyon PHEV), Avrupa Komisyonu tarafından 2030 yılına kadar Avrupa’da 3,9 milyon şarj noktası hedefleniyor.
Dünyada bağlantılı elektrikli araç pazar büyüklüğünün, kablosuz iletişim yatırımları ve imkânlarının da artmasıyla, 2021'de 59,7 milyar dolar iken, 2028’de 191,9 milyar dolara ulaşacağı düşünülüyor.
İngiltere, 2025 yılına kadar kendi kendini süren araçların kullanıma sunulması için yol haritasını belirledi. Bu kapsamda yeni yasalar ve 100 milyon pound (119 milyon $) finansman planladıklarını açıkladı.
Ülkemizde de elektrikli araç satış adetleri artarken, yerli elektrikli otomobilimizin 2023’de yollara çıkacak olması, ayrıca özel sektör tarafından hayata geçirilecek elektrikli şarj istasyonları konusunda da öncü uygulamalar ve teşvikler verilmesi çok önemli adımlar oldu. 1.500'den fazla yüksek hızlı şarj istasyonunun kurulacağı, 300 milyon lira bütçeli şarj istasyonları destek programıyla bir yılda 1 milyar liraya yakın yatırım değerine sahip şarj istasyonunun devreye alınması bekleniyor. Böylelikle yakın zamanda 81 ilimizin tamamında, 1.500'den fazla yüksek hızlı şarj istasyonu devreye girecek. Programla asgari 90 kWs'lik hızlı şarj imkânı sunulacak. 1.572 istasyonla 180 MW üzerinde kurulu gücün sektöre kazandırılması hedefleniyor. Bu sayede, Türkiye hızlı şarj kapasitesini en hızlı artıran ülkelerden biri haline gelecek.