e-Lastiklere doğru

Okan ALTAN OTOMOTİVİN İÇİNDEN

Teknolojinin hızlı ilerleyişi ve sürdürülebilirlik konusundaki artan bilinç ile otomotivin dönüşümüne paralel, lastik sektöründe de fosil yakıt kullanımı azaltılarak, çevre dostu içerik arttırılarak, sektörün geleceği için stratejik adımlar atılıyor. Petrol bazlı malzemelerden giderek uzaklaşılırken; özellikle doğal ve geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımıyla çevresel etkiler minimize edilmeye çalışılıyor. 

Bu bağlamda, Elect serisiyle elektrikli ve hibrit otomobillerin ihtiyaçlarına yönelik özel lastikleri üretmeyi başarmasının ardından; gelecekte farklı teknolojilere de uyum sağlayabilecek esnek bir ürün yelpazesi sunmak için Ar-Ge çalışmalarına neredeyse tüm bütçesini ayıran İtalyanların sürdürülebilirlik vizyonu ve geleceğe yönelik hedefleri hakkında Pirelli Başkan Yardımcısı ve Global Teknoloji Direktörü Pierangelo Misani ile konuştuk…

Misani, yasal düzenlemelerin son tarihlerinden çok önce, 2024 yılıyla lastiklerinde kullanılan doğal veya geri dönüştürülmüş malzemelerin oranını yüzde 50’nin üzerine çıkarmış olduklarını, 2030 yılı itibarıyla da üst segment ürünlerinde yüzde 80 oranında biyo bazlı veya geri dönüştürülmüş malzeme kullanacaklarını, fosil bazlı malzemelerden mümkün olduğunca hızlı bir şekilde vazgeçeceklerini net bir şekilde ifade ediyordu.

Sürdürülebilirlik konusunda regülasyonların ve rakiplerinin de önüne geçen İtalyanlar, Formula 1, WRC ve GT şampiyonaları gibi diğer tüm motor sporlarının en zorlayıcı mühendisliğine de cevap vererek, liderlik sınırlarını zorlamayı tercih ediyorlar. Örneğin, P Zero E lastiklerinin en az yüzde 55 oranında doğal kauçuk ve biyo bazlı reçinelerin yanı sıra ömrünü tamamlamış lastiklerden elde edilen karbon siyah yerine silika ve geri dönüştürülmüş polimerler içerdiği, resmi onay otoritelerince doğrulanırken, şimdiden birçok başka üreticinin yüzde 40’lardaki yüzdeleri de aşılıyor.

Hatta, sadece çevresel bir inisiyatif değil aynı zamanda sosyal sorumluluğun bir parçası olarak, 2026 itibarıyla Avrupa'daki fabrikalarında kullanılan tüm doğal kauçuğun ormansızlaşmayı önlemenin yanı sıra işçilerin çalışma koşullarını da güvence altına almayı amaçlayan FSC sertifikalı olması için çaba gösteriliyor.

Çinli üreticilerin artan rekabetine karşı da, köklü Pirelli’nin, teknoloji ve yeni malzeme inovasyonuna daha fazla odaklanarak, rekabet avantajı sağlamak zorunda olduğunu anlatan Pierangelo Misani, dünyadaki motor sporları lastiklerinin yüzde 80’inin üretildiği Türkiye’deki “şampiyonlar fabrikası”nı da yenilikleri araştırma ve üretme merkezi olarak görüyor.

Yol koşullarını ve lastik durumunu gerçek zamanlı izleyerek araç güvenliğini artıran akıllı e-lastikleri de üretmeye başlayan Pirelli, vurguladığı bağlantılık ve sürdürülebilirlik kavramlarıyla artık bilgi toplayan ve ileten sensörlü lastiklerle yeni bir dönemi müjdeliyor. Cyber lastikleri, daha iyi performans ve güvenlik sağlamak için sistemde ABS, ESP ve yol tutuş kontrolü dahil aracın denge kontrol sistemleriyle iletişim kurabiliyor. Sırt deseninin iç kısmına gömülü özel sensörler, Bluetooth üzerinden aracın dinamik sistemlerini yöneten elektronik kontrol birimine bir Pirelli yazılımıyla bağlı olarak, lastiklerden maksimum fayda elde etmek için, aracın kontrol sistemleri lastiklerin kendine özgü özelliklerini ve performansına göre varsayımlar ve motor haritaları kullanarak çalışıyor ve en uygun sürüş modunun seçilmesini sağlıyor.

Sonuçta; Pirelli’nin çevresel sürdürülebilirlik konusunda kararlı ve inovasyon odaklı stratejisi, sektörde önemli bir dönüşümün habercisi. Fosil yakıtlardan uzaklaşma, biyo bazlı ve geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımını artırma çabaları, sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda rekabetçi kalmanın da anahtarı. Yenilikçi yaklaşımları ve kararlı adımlarıyla lastik teknolojisinde geleceği şekillendirmeye devam eden Pirelli’nin bu dönüşüm yolculuğu ve geleceğe yönelik vizyonu, otomotiv dünyasında yeni standartlar belirleyecek gibi görünüyor.

Tüm yazılarını göster