İngiltere'de bir garajda doğan Dyson, kurulduğu 1993 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde büyüyor. Dyson bünyesinde küresel olarak 6 bin mühendis ve bilim insanı da dahil olmak üzere, 14 binden fazla kişi çalışıyor. Ürünleri 84 ülkede satılıyor. 1995 yılından beri ürünleriyle Türkiye pazarında yer alan kuruluş, faaliyetlerini 2018 yılı sonunda açtığı Türkiye ofisinden yürütüyor.
Dyson, bir aile şirketi. 9 binden fazla patente sahip. Ar-Ge merkezlerinde sürekli yeni ürünler geliştiriyor ve bir okul gibi çalışıyor. Wiltshire'daki ofislerine ve gelecekteki teknolojisinin ön araştırma, tasarım ve geliştirme çalışmalarına ev sahipliği yapan laboratuvarlarına 1 milyar sterlinden fazla yatırım yapan kuruluşun Birleşik Krallık'ta iki teknoloji kampüsü ve Singapur'da küresel bir genel merkezi bulunuyor.
Dyson, katı hal pil hücrelerine, yüksek hızlı elektrik motorlarına, görüntü sistemlerine, robotiklere, makine öğrenim teknolojilerine ve yapay zekaya odaklanan küresel ekiplerle yeni teknolojiler geliştiriyor.
Dyson markası 1993 yılında piyasaya sürülen ilk torbasız elektrikli süpürge olan DC01 ile birlikte tanındı. Kuruluş, daha sonraki yıllarda saç bakımı, hava temizleme, robotik, aydınlatma ve el kurutma cihazları geliştirdi.
Son 20 yılda büyük, geleneksel ve ağır motorların yerini alan, 4 kata kadar daha hızlı, 5 kata kadar daha hafif olan küçük, yüksek hızlı ve verimli motorlar icat etti. Böylece, ürünlerin enerji tüketimini en az seviyeye indirmeyi başardı.
Önümüzdeki dört yıl içinde 20 yeni güzellik ürününü piyasaya sürmeyi planladığını duyuran kuruluş yeni güzellik inovasyonlarını desteklemek için de 500 milyon sterlinlik bir yatırım planı hazırlıyor.
Dyson, bugüne kadar 140 milyondan fazla elektrikli süpürge sattı. Dyson elektrikli süpürgelerinde kir, doğrudan çöp kutusuna boşaltılmak üzere bir haznede toplanıyor ve filtreler kullanım ömrü boyunca yıkanabiliyor. Böylece, üretimi kaynak açısından ağır olan ve plastik içerdikleri için çoğu zaman geri dönüştürülemeyen elektrikli süpürge torbalarına olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor.
Aynı şekilde, Dyson Airblade el kurutma makineleri de kağıt havlu tüketimini azaltmaya yardımcı oluyor. Örneğin; Dyson Airblade 9kJ el kurutma makinesi, kağıt havlulardan yüzde 85'e kadar daha az Karbondioksit (CO2) üretiyor.
Dyson, ABD'den Japonya'ya, Singapur'a ve Birleşik Krallık'taki en son teknolojilerle donatılmış laboratuvarlarında geleneksel lityum iyon pillere bir alternatif bulmaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Her bir ürünün dayanıklı malzemeden ve zorlu testlere dayanacak şekilde üretilmesine büyük önem veren Dyson mühendisleri, pil hücrelerine nasıl ikinci bir hayat verebileceklerini ve kullanım ömürlerinin sonunda onları nasıl geri dönüştürebileceklerini araştırıyor.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’a gelen Dyson Chief Commercial Officer Tom Moody ile Dyson markasının felsefesi ve son gelişmeler hakkında sohbet ettik. Tom Moody Dyson’da öğrenciyken çalışmaya başlamış. Kuruluşun özellikle öğrencilere odaklandığını belirten Moody, gençler hakkında şu yorumu yaptı:
“Gençler henüz yeterince hata yapmamış oldukları için daha cesurlar. İnsanlar zaman içinde hatalar yaptıkça neyi söyleyip neyi söylemeyeceklerini öğreniyorlar. Biz aynı zamanda filtreleri olmayan, başkalarının söylemeyeceği şeyleri söyleyen insanlara ihtiyaç duyuyoruz.”
Dyson’ın başarısını neye bağlıyorsunuz?
“James Dyson’ın sezgi gücüne.
Elektrikli süpürgesini tanıtmak için James’in büyük bir pazarlama bütçesi yoktu. Ama, çok radikal bir ürünü vardı. O tüketicileri yeni bir elektrikli süpürge kavramıyla tanıştırdı.
Pazar araştırmalarına göre tüketicilerin bir elektrikli süpürgesinde şeffaf bir toz toplama ünitesinde toplanan tozu kiri görmek istemesi mümkün değildi. James Dyson bu saptamaya inanmadı. Sezgisel olarak kavradığı yolda ilerledi. Pazar araştırmasına kulak asmadı. Tüketicilerin toplanan kiri gördüklerinde, bunu elektrikli süpürgesinin etkin çalışması olarak yorumlayacaklarını düşünerek, şeffaf bir çöp toplama ünitesi yaptı. Sezgilerinde de haklı çıktı. Ürün çok başarılı oldu.
Daha sonra süpürgeye farklı parçalar de ekledi.
Dyson böylece doğdu. “
Markanın özü ürünün performansına eşit oldu bir bakıma….
“James şirketi kulaktan kulağa pazarlamayla inşa etti.
Bugün bile stratejimizi şu yaklaşımla özetleyebilirim: “yeni teknoloji yarat, ne yaptığını ve neden daha iyi olduğunu açıkla ve müşterilerimizin bizim adımıza konuşmasını sağla”
Markamızın özü budur.”
Yakın gelecekle ilgili hangi gelişmeler var?
“Yakın gelecekte odağımız güzellik konusunda.
2016’da Supersonic saç kurutma makinesiyle pazara girdiğimizde, pazarda uzun yıllardır belirgin bir değişim yaşanmamıştı.
Saç kurutma makineleri 1960’larda ilk kez tasarlandığı şekliyle; yani
büyük bir motor, ısıtma elemanı ve ısıyı ayarlamak için bir düğme üretiliyordu. İnternette, 1960’lar, 70’ler, 80’lerdeki saç kurutma makinesi diye arama yapın, tüm fotoğrafların birbirine benzediğini göreceksiniz. “
James Dyson neleri farklı yaptı?
“Biz tasarıma başka bir açıdan baktık. Yeni bir motor formatı icat ettik.
V9’un önemli farkı içinde küçük bir jet motoru olmasıydı.
Basıncı yönetmek üzere tasarlanmıştı.
Motor, küçük bir paketin içine konuldu. Bir anlamda akustik bir kılıfla çevrelenerek, sesi azaltıldı. Isısı saçı koruyacak şekilde ayarlandı.
Biz saç sağlığını ön planda tutuyoruz. Her ürünümüzde öncelikle saç kalitesini düşünüyoruz. Aşırı ısı saçı bozuyor. Biz saçın doğal parlaklığını korumayı hedefliyoruz.
Saç yıprandığında, mat bir görünüm alıyor, parlaklığını yitiriyor.
Amaç bu dokuyu korumak.
Önümüzdeki dönemde yeni formatlardaki ürünler üzerinde çalışıyoruz.”
Teknolojiye büyük yatırım yapıyorsunuz. Önümüzdeki dönemde neler olacak? Örneğin, robotlar ne yapacak?
“Robotlar giderek elleriyle nesneleri tam olarak kavrayabilecek bir hale geliyorlar. Bildiğiniz gibi iki parmağı bir araya getirerek bir şeyleri tutabilmek ve görmek insanlara özgü bir şey. Bunu robotlara uygulamanın yollarını arıyoruz.
Nesneleri nasıl tutacaklarını, yerlerini nasıl değişireceklerini veya harekete getirecekleri üzerinde deneyler yapıyoruz.
Bunlar geleceğe yönelik çalışmalar.”
Giyilebilir teknolojiler alanında neler var?
“Giyilebilir teknolojiler bize heyecan veriyor. Pil ve motor çalışmalarına büyük Ar-Ge yatırımları yaptık. Bir pili ve bir motoru alıp, onları minyatür boyutlara getirecek şekilde küçülttüğünüzü düşünün. Çok farklı giyilebilir teknoloji ürünleri yaratabilirsiniz.
2022 başlarında Dyson Zone kulaklığımızın tanıtımını yaptık.
Henüz pazara vermedik. Aktif ses yalıtımı olan bir ürün. Bu ürüne hava temizleyen bir parça ekledik. Kulaklık sahibi dilediğinde uçak vs. gibi kapalı küçük ortamlarda veya mevsimsel alerji dönemlerinde polenlerden korunmak için bir vizöre tıklayarak, temiz hava elde edebilir.”
Ne zaman satışa sunulacak?
“2023 yılının ilk çeyreğinde pazara sürmeyi planlıyoruz.
Onlarca yıldır tüm ürünlerimiz için akustik konusunda çalışmalar yaptık. Pillerin boyutunu küçültmeyi de biliyoruz. “Neden akustik konusundaki ve pil konusundaki uzmanlığımızı birleştirip, bir kulaklık seti yapmıyoruz?” dedik.
İyice farklı bir şey yapalım, ilave bir işlev katalım, insanlara temiz hava imkanı da sunalım dedik.
Kullanıcılar, en uzun süre pil ömrüne sahip olan bu cihazı dilerlerse 35 saat kulaklık olarak, ya da 5-6 saat hava temizleyici olarak kullanabilirler. “
VR konusunda çalışmalar var mı?
“VR (Sanal Gerçeklik) konusunu yakından takip ediyoruz.
Biz internetin bir sonraki versiyonu üzerinde çalışıyoruz.
Önümüzdeki 10 yılda, bugün yeterli işlem gücü olmadığı için yapamadığımız pek çok işi yapma imkanımız olacak.
Bu çok heyecan verici.
Bizim gelişmiş teknolojik donanımı olan, üstün performanslı ürünlerimiz var.
VR formatını ilginç buluyoruz. VR çok zengin deneyimler sunabilir.
Geçen yıl sanal mağazalarımız için bir VR deneyini yarattık.
Kullanıcılar, Oculus gözlükler takarak, sanal mağazamızı ziyaret edebiliyor, bilgi edinebiliyor, videolar izleyebiliyor ve alışveriş yapabiliyorlar.
Gelecekte bunu fiziki mağazalarımzda da kullanmayı düşünüyoruz.”
Fiziki mağazalarda durum nasıl?
“İnsanlara ürünleri deneyip kullanabilecekleri alanlar yaratıyoruz
Kendileri görsünler, merak ettikleri konular hakkında sorular sorsunlar istiyoruz.”
İnternette çok fazla Dyson videosu var. Bu kişilerle çalışıyor musunuz?
“Çoğu meraklı kullanıcılar. Kendileri deneyimlerini paylaşmak istiyorlar.
Sosyal medyada çalışmalarımız var ancak, “influencer pazarlaması”na pek fazla kaynak ayırmıyoruz.
My Dyson app’i çıkardık. Açık bir platform. Kullanıcılar birbirlerini eğitiyor”.
Sürdürülebilirlik için neler yapıyorsunuz?
“James Dyson bir mühendisin doğasında daima daha az malzeme ve daha az kaynak kullanma isteğinin yer aldığını vurgular. Bence, dünyanın sürdürülebilirlik konusundaki sorunlarını ancak mühendisler ve bilim insanları çözebilecek. Dyson olarak bu konuda çalışıyoruz.
Cihazlarımızın elektrik kullanımını azaltmak için çalışıyoruz. 2 ay önce Malezya’daki tesisimiz tümüyle yeşil enerjiyle çalışır bir hale geldi. “
James Dyson Vakfı gençlere yönelik çalışmalar yapıyor. Şirketiniz gençlere nasıl yaklaşıyor?
“Ben Dyson’a öğrenciyken geldim. Burada çok şey öğrendim.
Gençler henüz yeterince hata yapmamış oldukları için daha cesurlar.
İnsanlar zaman içinde hatalar yaptıkça neyi söyleyip neyi söylemeyeceklerini öğreniyorlar. Biz aynı zamanda filtreleri olmayan, başkalarının söylemeyeceği şeyleri söyleyen insanlara ihtiyaç duyuyoruz.”