Duyguları yönetebilmenin gücü

TUNÇ DİPTAŞ

tunch@tunchdptas.com

Bazen trafikte, bazen iş yerinde bazen de evimizde insanlarla konuşurken öyle kelimeler kullanırız ki kendimizi ve etrafımızdakileri incitiriz. Bunun farkına vardığımızda da iş işten geçmiştir.

“Bir anlık öfkeyle…” diye başlayan, sonu zararla biten olayları etrafımızda duyduğumuzda hayretle karşılarız. Özellikle stres seviyesi yükseldiğinde, işler istediğimiz gibi gitmediğinde, müdürümüzle, patronumuzla konuşurken, çalışma arkadaşımızla ya da sevdiğimiz insanlarla tartışırken ağzımızdan çıkan sözlere, sonra kendimiz bile şaşarız. Sadece karşı tarafı kırmış olmakla kalmayıp ardından kendimiz de bunun acısını çeker, bedelini öderiz. Bütün bunların sebebi duygularımızı yönetmeyi becermekte zorlanmamızdır.

Duygularımız yönetilebildiğinde en büyük gücümüz olabilecekken, yönetemediğimizde en büyük zayıflığımız haline dönüşebiliyor.

Duygularımızın önemi

İnsanlar arasındaki etkileşimi sağlayan duygularımızdır. Aklımızdan birçok düşünce gelip geçer. Ancak hayatı anlamlandırmamızı sağlayan, bu düşüncelere anlam veren duygularımızdır.

İşte bu yüzden kişisel gelişim konusunda uzman olan Tony Robbins hayatı anlatırken aşağıdaki formülü paylaşır:

Duygularımız = Anlam = Yaşam

Duygularımız o kadar önemlidir ki hayatımızda aldığımız önemli kararların başrolündedir.

Nobel ödüllü yazar Daniel Kahneman’in 2002 yılında kanıtladığı üzere insanlar duygularıyla satın alır, aldıkları kararları akıllarıyla rasyonelize ederler.

Araba, telefon, ev ya da herhangi bir şey satın alacak olduğumuzda zannederiz ki mantığımızla karar veriyoruz. Aslında gerçek bu değildir. Çoğu zaman biz farkında olmasak da duygularımız bu kararı verir. Apple telefon ya da Mercedes araba satın almamızın arkasında fiyatı ya da sağlam olması değil kendimizi önemli hissetmek isteğimiz gelir. Ev satın almak kendimizi güvende hissettirir. Satın aldığımız şeyleri mantık çerçevesinde izah etmeye çalışırız ancak işin arkasında hep duygularımız vardır.

Gerçek nedir?

Hal böyleyken bugüne kadar bize öğretilen bunun tam tersi oldu.

Dış dünyada olup bitenlere, mecburiyetlere, kısıtlanmalara, negatif gözüken olaylara gerçeklik dedik. Halbuki hayat bu dış dünyaya anlam veren duygularımızda gizlidir.

Bir insanın hayatının kalitesi, kararları, seçimleri, başına gelen bütün olaylar aslında duygularının yansımasıdır.

Hayatını ağırlıklı olarak öfke, hırs, nefret ve kin duygularıyla yaşama alışkanlığında olan birisi ile mutluluk, sevinç, sevgi ve tutku ile yaşayan bir insanın yaşam kalitesinin aynı olması mümkün olabilir mi?

Hareket halindeki enerji

İngilizcede duygu kelimesinin karşılığı “emotion”dır ve “motion” yani hareket anlamına gelen kelimeden türetilmiştir.

Buradan da anlayabiliriz ki e-motion hareket halindeki enerjidir. Vücudumuz hareket ettikçe duygularımız da harekete geçer.

Konuşurken sadece düşünce ya da sözcüklerle değil duygularla alışveriş gerçekleşir. Bu yüzden de ilişkilerimizin kalitesini esasen duygularımız belirler.

Yöneticinin duygusal zekâsı

Duygu dilini bilmeyen insanın lider olabilmesi de zordur. Etkin yöneticiler kendisinin ve başkalarının duygularını anlamakta ustadır. Karşı tarafın hissetmek istediği duygunun farkına varır ve uygulamaya geçer.

Bu noktada “Duygusal Zekâ” isimli kitabıyla ünlenen psikolog Daniel Goleman’in sözü çok anlamlı: “Büyük şirketler üst düzey yöneticileri analitik düşünce tarzına ve iş uzmanlıklarına bakarak işe alırlar, sonra duygusal zekâ yetersizliği sebebiyle işten atarlar.”

Duygu uzmanlığı

Peki, duygularımız bu kadar önemliyse bu konuda nasıl uzmanlaşabiliriz? Ne yapabiliriz?

1- Duygu yönetimi için önce farkındalık gerekir. Kendinize sürekli şu soruları sorabilirsiniz:

“Şu anda nasıl hissediyorum? Gerçekten hissettiğim duygu nedir?”

Bir insanın hayattaki en önemli misyonu kendisini gerçekleştirmesidir.

İşte bu yüzden duygularınızı, hislerinizi, tutkularınızı, düşüncelerinizi, umutlarınızı yazdığınız bir günlük tutmak iyi bir fikirdir. Kendinizi anlattığınız notlar farkındalık yaşamanızı sağlayacaktır. Hangi durumda hangi duygularla hareket ettiğinizi anlamanıza yarayacaktır.

2- İnsanın kendi duygularının farkına varmasının ve en iyi şekilde yönetebilmesinin bir başka yolu da dışarıdan alacağı destektir. Gönüllü ya da profesyonel bir koç veya mentor desteği almak kişinin duygularını tanımasına ve sonrasında yönetmesine yardımcı olur.

3- Duygularınız konusunda uzmanlaşmak istiyorsanız kendinize karşı dürüst olmanız çok önemlidir.

Eğer öfkeliyseniz ya da hırslanıyorsunuz bunu kabul etmeniz gerekir. Kendinizi kandırmak ya da duygularınızı kabullenmemek gelişmenizin önündeki en önemli engeldir.

4- Her duygunun bir görevi vardır. Sinirlenmek, hırslanmak, öfkelenmek gibi olumsuz duygular bile doğru zamanda kullanıldığında işinize yarayabilir. Ancak bunların yerine olumlu duyguları koymanız gerektiğinde odağınızda şükretmek, sevgi vermek ve takdir etmek olmalıdır.

Duygusal hakimiyeti yüksek insanlar karizma sahibidir. Etraflarına ışık saçarak liderlik ederler. Hayatı kaliteli yaşamanın yolu da duyguları yönetebilmekten geçer.

Bu gücü elde edebileceğiniz bir hafta dileğiyle…

Tüm yazılarını göster