“Climbing a wall of worry” Türkçeye korku veya kaygı duvarını tırmanmak olarak tercüme edilebilir. Wall Street’te bu deyim piyasada var olan kötümserliğe rağmen yükselen endeksler için kullanılır. Stagflasyonla başlayan, ardından resesyona dönen, bankacılık krizi ile büyük bir çöküş beklentisine evirilen ve en son borç tavanı ile zirveye çıkan ABD’ye yönelik kötümser beklentilerin bir türlü realize olmaması neticesinde S&P endeksi 4300 seviyesine kadar yükselmiş bulunuyor. Ve hafta başında Goldman Sachs 12 aylık dönemde resesyon ihtimalini yüzde 35’ten yüzde 25’e indirdiğini açıkladı. Pek çok analist risk almamak için genelde büyük kurumların baz senaryolarını alır. Bu nedenle o dönemde popüler senaryo ne ise sizler de genelde buna paralel yorumlar, analizler, raporlar okuyorsunuz. Goldman’ın bu değişikliği pek çok analist ve yatırımcının da fikir değiştirmesine neden olacak.
Demografik gelişmeler ve Covid iş gücünün yapısını ve taleplerini değiştirdiği gibi açılan destek paketleri ve imalatı yeniden ABD’ye geri çevirme hedefi beklenen resesyonun gecikmesine neden oluyor. Ancak bu ekonomide zayıflama işaretleri almıyoruz anlamına da gelmiyor. Tüketim üzerinden hesaplanan büyüme rakamına baktığımızda pozitif bir seyir görürken gelir üzerinden hesaplanan büyüme rakamı ABD ekonomisinin 2 çeyrektir daraldığına işaret ediyor. Aksi bir durumda resesyon tespitleri çoktan yapılmış olacaktı. Ancak ikinci gösterge ilki kadar popüler olmadığı için radarın altında kalan bir gelişme. Birisinin tüketimi bir başkasının geliri olduğu için bu iki veri setinin orta ve uzun vadede aynı hareketi göstermesi kaçınılmaz. Dolayısı ile resesyon söz konusu olmasa bile bir yavaşlama söz konusu.
Benzer bir yavaşlama Çin ekonomisinde de söz konusu. Henüz bir kaç ay önce, yine Goldman’ın raporları öncülüğünde, Çin ekonomisinin Covid önlemlerinin kaldırılmasını takiben çok hızlanacağı ve bunun tetikleyeceği 100 dolar hedefli bir petrol rallisi ön görülüyordu. Açılmaya müteakip Çin imalat sektöründe önemli bir toparlanma olmadığı gibi son PMI verileri daralmaya işaret ediyor. Dolayısı ile art arda gelen iki OPEC kısıntısına rağmen petrol fiyatı hala 70 dolar seviyelerinde. Ancak hizmet sektörüne baktığımızda daha iyi bir performans görüyoruz. Hafta içinde açıklanan ve Çin ticaret fazlasının sert bir şekilde gerilediğini gördüğümüz mayıs ayı ticaret dengesi Çin’in yuan’ı zayıflatarak büyümeyi destekleyeceğini düşündürüyor. Böyle bir senaryo başta gelişmekte olan piyasalar olmak üzere tüm emtiaları ve kurları etkileyecektir.
Benzer bir görüntü Hint Rupisinde de mevcut. Dolayısı ile Fed’in en ufak şahinlik gösterisinde global bir dolar rallisi tetiklenecektir. Borç tavanının ardından ABD hazinesinin şu anda 30 milyar doların altında bulunan hesabını Haziran sonuna kadar 450 milyar dolara, eylül itibarı ile 600 milyar dolara çıkartma hedefi de global likidite ve dolara erişim konularında kaygı yaratabilir. Tüm bu kaygılar yerinde olsa da ABD endekslerinin duvarı tırmanmaya devam edeceğini ve ara düzeltmelere rağmen yükselişini sürdüreceğini düşünüyorum. Fonların kenarda tuttuğu nakit miktarı hala ortalamanın üzerinde ve pek çok analist son 9 ayda kaydedilen yükselişi kaçırdığı için fikrini değiştirmek yerine daha agresif bir kötümserlik sergilemeyi tercih ediyor. 4300 seviyesi aşıldığında S&P’nin yükselişi de momentum kazanacaktır.