Geçen yılın Eylülünde başlayan faiz indirimleri ile Merkez Bankası faizi toplamda 500 baz puan indirdi. Politika faizi %19’dan %14’e Gerilerilerdi. Peki, gerçekte de böyle mi oldu? Ekonomi “faiz zulmünden” kurtarıldı mı? Arzulanan başarı gerçekleşti mi? Gelin bir de kredi faizlerine bakalım.
GELİŞMELERİN SEYRİ
24 Eylül’de İhtiyaç kredisi %23,49, Taşıt kredisi %20,77, Konut %17,91, Ticari kredi %21,20, 2 yıllık tahvil %17,81, 5 yıllık tahvil %17,91 seviyesindeydi. Aynı değerler son güncel faizlerle İhtiyaç kredisi %31,69, Taşıt kredisi %29,57, Konut kredisi %18,58, Ticari kredi %25,77, 2 yıllık tahvil faizi %23,3, 5 yıllık tahvil faizi %25,2.
Politika faizini düşürerek enflasyonu %19,58’den %36,08’e çıkardık. Doları 8,57 liradan 13,53 liraya çıkardık. Sonuçta faiz arttı, enflasyon arttı, dolar arttı ancak görünürde politika faizi azaldı. Bu nasıl bir niyet ve ne tür bir gayrettir ki düşüreyim diye yola çıkıyor ve tam tersi sonuç alabiliyorsunuz?
EKONOMİDE GENLEKSEK YAKLAŞIMDAN UZAKLAŞMANIN 5 MALİYETİ
1-Mevcut makro dengeleri bozar, ekonomide sıkıntıya yol açar.
2-Ülkedeki gelişmeleri doğru okuyamazsın.
3-Her şeyin fiyatı aynı anda artar.
4-Herkes aynı anda kaybeder.
5-Para basarsın fiyatların artış hızına yetişemezsin.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Ekonomideki dalgalanmalarda kazananlar kimlerdir?
Kazananlar yoktur. Kazandığını sananlar vardır. Bunlar da çevresine dönüp bakmalı. Paydaşı kaybediyorsa yarın o da kaybedecektir.
Kamu kurumları için bu süreçte neyin sınavı verilir?
Güvenilirlik ve hassasiyet sınavı verilir. Bu konuda tartışma yaratmaya meyil vermemeli. Halk; “hissedilen mi gerçekleşen mi” hissiyatından uzaklaşmalı. Kısıtlama ve korkutma önlemleri alanlar, akıldışılıktan uzaklaşmalı.
NOT
FARKINDA MISINIZ HEP BERABER KAYBEDİYORUZ?
Türkiye seçim ekonomisine girdi. Bu süreç yüksek enflasyon, yüksek kur ve yüksek faizle sürüyor. Seçim dönemi büyük ekonomik sıkıntılarla geldi. Alınan önlemler, kurulan barajlar tutmuyor. Halk ödediği yüklü faturaların altında eziliyor.
Büyük hezimetlerin altından tam güven ve ülke seferberliği olmadan çıkılamaz. Bu ruhu yaratacak güven gerekli… Polarize edilmiş bir toplumdan, aynı ufka bakmayı nasıl isteyeceksin? Bunu, toplumu ayrıştırırken düşünecektin.
Muhalefet ise tespit yapmakla meşgul ve ekonomide alternatif üretmeyi aklına dahi getirmiyor. Yaptıkları; “iktidara gelince sanayiciye soracağım, tüccara soracağım, herkesi dinleyeceğim, sonra karar vereceğim” geçiştirmesinden ibaret.
Oysa tüm bu siyasi gevelenmelerin dışına çıkıp politika üretmeli. Farkında mısınız hep birlikte kaybediyoruz. Muhalefet kazansa dahi kaybetmeyi sürdürme ihtimalini arttırıyoruz.