Şehirler, dünya ekonomisinin en önemli oyuncuları. Yarattıkları ekonomik değer kadar, ülkelerin küresel anlamda “yumuşak güç” yaratabilmeleri açısından da önemli bir rol üstleniyorlar. Şehirlerin etkili olacakları önemli bir diğer konu da küresel karbon emisyonlarının azaltılması.
Dünya Kaynakları Enstitüsü'ne göre, şehirlerde düşük karbona yapılacak yatırım 2050’de kentlerdeki global emisyon oranını yüzde 90'a düşürebilecek. Düşük karbonlu kalkınmanın 2050’ye kadar şehirlerde 24 trilyon dolar net fayda sağlayabileceği öngörülüyor.
Türkiye’nin hedefi 2030’a kadar yeni binaları, 2050’ye kadar ise mevcut binaları sıfır karbon hale getirmek için yol haritaları hazırlayacak. Sıfır atık projesi ise Türkiye için önemli bir diğer konu. Bu proje kapsamında Türkiye’de atıklardan geri kazanımın 2023’te yüzde 13’ten yüzde 35’e çıkarılması hedefleniyor.
‘Düşük Karbon Yetmez, Artık Sıfır Karbon Zamanı!’ temasıyla gerçekleşen WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler 7. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu da şehirlerin geleceğin dünyasındaki yerini ve önceliklerini masaya yatırdı.
Anahtar kelime enerji
Dünya nüfusunun yarısından fazlasını temsil eden, ekonomik faaliyetlerin ve karbon emisyonlarının kaynağı olan şehirlerin dünyanın geleceğinde belirleyici olacağını ifade eden WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Dr. Güneş Cansız, “İnsanlık için kritik bir süreçten geçiyoruz. Ve bu süreçte şehirler çok önemli bir rol oynuyor. Araştırmalara göre şehirlerde düşük karbona yatırımla 2050’de kentlerdeki global emisyon yüzde 90 düşürülebilir. Düşük karbonlu kalkınmanın 2050`ye kadar şehirlerde 24 trilyon dolar net fayda sağlayacağı hesaplanıyor. Bunun yolu enerji tüketiminin azaltılmasından, enerji verimliliğinin artırılmasından geçiyor” diyor.
Bu kapsamda; BM Herkes için Sıfır Karbon Binalar Girişimi’nde yer alan Türkiye, 2030’a dek yeni binaların, 2050’ye kadar ise mevcut binaların sıfır karbon hale getirilmesi amacıyla yol haritaları hazırlayacak.
Türkiye’nin sıfır karbon şehirler için bir diğer hedefi ise bin kilometre olan bisiklet yollarının 2023’te 4 bin kilometreye çıkarılması. Ayrıca sıfır atık projesi ile atıklardan geri kazanım oranının 2023’te yüzde 13’ten yüzde 35’e çıkarılması hedefleniyor.
Akıllı ve temiz olmak, ölüm kalım meselesi
WRI Londra Ofisi Başkanı ve WRI Ross Center for Sustainable Cities Strateji ve Ortaklık Direktörü Leo Horn-Phathanothai, “İklim ve sürdürülebilir kalkınma hedefl eri doğrultusundaki değişikliklerin çoğu şehirlerde meydana gelecek. Şehirler bu değişikliklerin yapılmasına ön ayak olacak. Hatta dünyadaki pek çok şehir kaliteli toplu taşıma, enerji verimli ve dirençli binalar, yeşil kamusal alanlar ve temiz enerji ile kentlerin nasıl dönüşebileceğini göstermeye başladı bile” derken, bugüne kadar düşük karbon adına elde edilen başarıların kapsayıcı ekonomiyi destekleyerek herkesin hayat kalitesini yükselttiğini ifade ediyor. Tabi ki şehirlerin, merkezinde yer aldıkları bu devrimi tek başlarına gerçekleştirmeleri mümkün değil. Düşük karbonlu bir gelecek için ulusal hükümetlerin güçlü önderliği ve desteği de büyük önem taşıyor. Gezegenimizin geleceğinin şehirlerin bugün alacağı kararlara bağlı olduğunu vurgulayan WRI Ross Center for Sustainable Cities Kentsel Hareketlilik Direktörü Sergio Avelleda, “Akıllı ve temiz olmak, aslında bir ölüm kalım meselesi. Kentlerdeki sera gazı emisyonlarını ortadan kaldırmak herkesin gündeminde olmalı. Bununla birlikte kentsel hareketliliğin de temiz, güvenli ve herkesi kapsar nitelikte olması gerekiyor” diyor.
İSTANBUL 2050’DE SIFIR KARBON OLMAYI TAAHHÜT ETTİ
Geçtiğimiz ay Kopenhag’da düzenlenen C40 Belediye Başkanları Zirvesi’ne katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, C40 Deadline 2020 Programı’nı imzalayarak, İstanbul’un 2050’de sıfır karbon bir kent olacağını taahhüt etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir’in bu konudaki yorumları şöyle: “Türkiye’nin ve Avrupa’nın en yüksek nüfuslu kenti olan ve ulusal ölçekte sera gazı emisyonlarında en büyük payı bulunan İstanbul’a ve dolayısıyla belediyemize düşen sorumluluğun bilinciyle planlamalarımıza başladık. Biliyoruz ki, iklim değişikliği ile mücadele konusunda atılacak adımlar, belediyelerin bir kere planlayıp uygulayacağı bir yapıda değildir. Aksine, uyum ve azaltıma yönelik eylemler belediye hizmetlerinin bütünleşik bir parçası olup süreklilik göstermelidir. Bu nedenle sürekli olarak planlarımızı ve çalışmalarımızı geliştirmeli, sonuçlarını değerlendirmeli ve edindiğimiz deneyimle yeni eylemler planlamalıyız.”