ABD tüketim harcamasının daralmaya başlaması durgunluk endişesini artırıyor. Hisse ve enerji dışı emtia gerilerken, tahvil değer kazanıyor. Dolar yükselişine kaldığı yerden devam ediyor.
S&P 500 yüzde 20’nin üzerinde kayıpla 1970’lerden beri en kötü performans ile ilk altı ayı kapattı. Avrupa ve Asya borsalarında da durum çok farklı değil. Enerji, otomotiv, demir-çelik, banka gibi büyümeye duyarlı hisseler son dönemde en çok değer kaybedenler arasında yer alıyor.
Küresel PMI rakamları Batı’nın Rusya yaptırımları, emtia şoku ve parasal sıkılaşma ile dünya ekonomisinin sert bir şekilde yavaşlamasına rağmen genişleme bölgesinde kaldığına işaret ediyor.
Ancak söz konusu genişleme ağırlıklı olarak Çin kaynaklı. Kapatma önlemlerinin azaltılması sayesinde Çin 2020 Kasım’ından beri en güçlü toparlanmasını yaşıyor.
Dünya’nın geri kalanında ise yavaşlama belirginleşiyor. Çin hariç bakıldığında küresel üretim daralma bölgesinin sınırında. ABD, Japonya, Hindistan, İngiltere, Brezilya büyümesi yavaşlıyor. Avro bölgesi ve Güney Kore üretimi daralıyor.
Mayıs ayında 49,2 olarak ölçülen Türkiye PMI verisi Haziran’da 48,1’e gerileyerek 2020 kovid dalgasından bu yana en sert daralmaya işaret ediyor.
Enflasyondaki yükseliş nedeniyle alım gücünün daralması ve ihracat siparişlerindeki yavaşlama ekonominin daralma bölgesine girmesinin arkasındaki temel gerekçeler olarak gösteriliyor.
Arz kaynaklı kısıtlar geçtiğimiz aylarda olduğu kadar sert olmasa da üretimi aşağı çekmeye devam ediyor.
Alt kırılımlar olarak bakıldığında, metalik olmayan mineral ürünler, ana metal, elektrikli ve elektronik ürünler, gıda, kimyasal plastik kauçuk en çok daralma gösteren sektörler olarak öne çıkıyor.
Giyim deri, kara deniz taşıtları büyüme bölgesinde kalmaya devam ederek pozitif sürpriz yapan az sayıda sektör arasında.
Haziran ayı PMI rakamları küresel durgunluktan ziyade düşük büyüme yüksek enflasyon senaryosunu destekliyor. Tarihi veri yüksek enflasyon, düşük büyüme ortamında gelişmekte olan ülke varlıklarının dolar bazında değer kaybettiğine işaret ediyor.
Dünya ekonomisinin yavaşladığı bir ortamda seçim sathına giren Türkiye ihracat büyümesi ve asgari ücret artışı ile kendini ayrıştırabilir mi? Kolay değil.
Vahşi finansal baskılama nedeniyle Türk lirası cinsi sabit getirili yatırım araçları yerine kısa vadeli Türkiye eurotahvillerini ve reel varlık olarak gördüğümüz hisse senetlerini önermeye devam ediyoruz.
Ancak küresel risk iştahının ve Türkiye’ye yönelik risk algısının bozulduğu bir ortamda her iki varlık grubunun da kısa vadede reel getiri sağlaması zor gözüküyor.