Refik Durbaş, 1944’te Erzurum’da doğdu. Ailesinin göçtüğü İzmir’de okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine girdi, ama anlam bulmadı, bitirmeden ayrıldı. Yeni İstanbul ve Cumhuriyet gazetelerinde düzeltmen olarak çalıştı ve 1983’te Cumhuriyet’in düzelti şefi oldu.
İlk şiirini lisede İzmir’in yerel Ege Ekspres gazetesinin sanat sayfasında yayımladı. Devinim, Gösteri, Sanat, Soyut, Papirüs dergilerinde yayımlanan şiirleriyle dikkat çekti. 1962-1964 yılları arasında arkadaşlarıyla Evrim dergisini çıkarttı. Yeni-A Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. Yanı sıra gazetelere sanat sayfaları hazırladı.
“İkinci Yeni” akımı etkisiyle başlayan şiir yaşamında 1960’ların özgürlükçü ortamında toplumcu düşüncesi şiirlerinde hep öne çıktı. Şiirlerinde özel ve kendine has bir dil geliştirdi ve bunu ustalıkla kullandı. Çalışan emekçiler, işçi kızlar, pazar yerleri, çay ocakları şiirlerinin temaları oldu.
Durbaş’ın 1979’da İkinci Baskı, 1980’de Çırak Aranıyor, 1983’te Nereye Uçar Gökyüzü, 1984’te Siyah Bir Acıda, Bir Umuttan/ Bir Sevinçten, 1985’te Yeni Bir Defter- Şiirler- Meçhul Bir Aşk, 1986’da Adresi Uçurum, 1989’da Geçti mi Geçen Yıllar, 1992’de Menzil, 1994’te Kimse Hatırlamıyor, 1998’de İstanbul Hatırası ve son olarak 2018’de Şayeste adıyla şiir kitapları yayımlandı. Durbaş’ın Denizler Simbatı ve Kırmızı Kanatlı Kartal isimli çocuklar için iki şiir kitabı var.
2018’de, 74 yaşında uzun bir hastalık sürecinden sonra vefat etti ama bu döneminde de hep “umudun yarenlik kaynağı” oldu. “Elim sanata düşer usta. Dilim küfre, yüreğim acıya. Ölüm hep bana. Bana mı düşer usta?’’ diyen şair Durbaş’ı yılların pasının eskitmeyeceğine inanıyorum.
Gençliğinden başlayarak hep dostluk ettiğim bu güzel insanı, yoldaşımı, arkadaşımı sevgiyle anıyorum.
GÜNÜN NOTU:
Şiir hayatımızdan hiç eksik olmasın.