Dünyaya yayılmış Türk iş insanları 7 yıl sonra büyük kurultaya geliyor

Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) çatısı altında 2007 yılı sonunda kurulan Dünya Türk İş Konseyi (DTİK), dünya geneline yayılmış Türk iş insanlarını 15- 16 Eylül’de İstanbul’da büyük bir Kurultayla topluyor. Bu etkinliğin adı 10. Dünya Türk İş Konseyi Kurultayı. Bir önceki Kurultay, 26 Mart 2016’da düzenlenmişti. Bu Kurultay öyle sıradan bir etkinlik değil. İlk üç tanesine merhum Sakıp Sabancı, sonraki üç tanesine de TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Başkanlık etmişti. 1990’larda her açıdan zordaki Türkiye’de büyük emeklerle başlatılmış tarihi öneme sahip bir etkinlik diyebiliriz.

Dünya geneline yayılmış Türk iş insanlarını bir Kurultay geleneğiyle Türkiye’de toplama fikri 1995 yılında filizlendi ve ilki Dünya Türk İşadamları Kurultayı adıyla Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in himayesinde ve merhum iş insanı Sakıp Sabancı’nın başkanlığında 22 Şubat 1996’da gerçekleşti. O ilk Kurultayın ana teması ‘İşbirliği Güçbirliği’ olmuştu. Hedef ise dünya geneline yayılmış Türk iş insanlarının diasporasını güçlendirmek, Türkiye’de yatırım yapmalarını da teşvik etmekti. İlk Kurultayı Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Türk Dış Ticaret Vakfı gerçekleştirmişti. Hedef iki yılda bir Kurultayı toplamaktı. Sonradan Ertuğrul Önen’in başkanlığında kurulan Dünya Türk İşadamları Vakfı iki yılda bir bu önemli Kurultayı beş kez daha başarıyla topladı.

2006’daki Altıncı Kurultayın ardından, 26 Aralık 2007’de DEİK bünyesinde kurulan Dünya Türk İş Konseyi, Kurultayın organizasyonunu üstlendi ve 10 Nisan 2009’da öncekilerin devamı olarak Yedinci Dünya Türk Girişimcileri Kurultayını gerçekleştirdi. Sekizinci Kurultay, 18 Kasım 2011’de, Dokuzuncusu ise 26 Mart 2016’da toplandı. Başbakanlığı döneminde Beşinci ve Altıncı Kurultayları himaye eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya genelindeki Türk iş insanlarının, sorunlarını masaya yatırabildikleri, istişare ettikleri, Türkiye için kazançlı yeni yatırım fırsatlarını görüştükleri bu Kurultayların eskiden olduğu gibi düzenli ve etkili şekilde iki yılda bir yapılmasını istiyor. Azerbaycan toprağı Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtarılmasına büyük katkı sağlayıp Türk Devletleri Teşkilatının kuruluşunu da gerçekleştirerek, merhum Süleyman Demirel ve Turgut Özal gibi bu tarihi davanın tarihine adını yazdıran Cumhurbaşkanı Erdoğan dünya geneline yayılmış Türk iş insanlarının ‘güçlü bir kurumsal çatı’ altında Türkiye’nin yumuşak gücüne pozitif katkı sağlamasını önemsiyor.

Anavatan sevgisini merkeze alıp el birliğiyle çalışalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan, DTİK’e yüklediği misyonu şöyle açıklıyor: “DTİK, ülkesine ve kökenine bakmadan yurt dışında yaşayan tüm Türkler için bir referans ve buluşma noktasıdır ve bu çatı, anavatan sevgisinin merkeze alındığı, herkesi kucaklayan, kuşatan hiç kimseyi dışlamayan bir yapıdır. Yurt dışında yaşayan tüm müteşebbislerimizi, Dünya Türk İş Konseyine üye olmaya davet ediyor, Konsey Başkanı ve yönetiminden de Türklerin yaşadıkları her yere ulaşmalarını, bir temsilciyle de olsa varlık göstermelerini istiyorum. Türk dünyası ne kadar güçlü olursa Türk diasporası da kendini güçlü hissedecek, geleceğine çok daha güvenle bakacaktır. Bunun için farklılıklarımızı ortak paydaların önüne geçirmeden el birliği içinde çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.”

DEİK ve DTİK Başkanı Nail Olpak ise Kurultayla ilgili şu açıklamasında şunları söylüyor: “10’uncusunu gerçekleştireceğimiz Dünya Türk İş Konseyi Kurultayımızın, ülkesini ve milletini en üst düzeyde temsil eden diasporamıza pozitif ivme katacağına inanıyoruz. 2009, 2011 ve 2016 yıllarında yaklaşık 80 ülkeden 2000’i aşkın Türk girişimci ve profesyonelin katılımıyla Dünya Türk İş Konseyi Kurultaylarını gerçekleştirdik. Kurultay, bu yıl, 15-16 Eylül 2023’te İstanbul’da Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) ev sahipliğinde toplanıyor. Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle gerçekleştirilecek Kurultayda, Türk diasporasına yönelik fırsatlar ve diasporanın karşılaştığı sorunlar tecrübeli girişimciler ile uzmanlar, akademisyenler ve kamu kurumu temsilcileri tarafından tartışılacak ve diaspora stratejilerine yönelik paneller düzenlenecek. Ayrıca ‘İkili İş Görüşmeleri’ ile girişimcilerimizin hem birbirleriyle hem de anavatandaki muhataplarıyla iş birlikleri ve ortaklıklar kurmasına zemin oluşacak.”

Varlık Fonu şirketlerinin satışlarında öncelik yerli sermayenin mi olacak?

Türkiye’de 1980’lerin ikinci yarısından 2000’lerin ilk 10 yılı tamamlanana kadar ‘hızlı özelleştirme yapmak’ genellikle olumlu bir ekonomik icraat sayıldı. Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) ile özellikle yabancı sermayenin ilgilenmesini sağlamak ayrıca önemliydi. Ancak ‘yabancı sermayeye satılan’ bazı büyük kamu kurumlarının sıkıntıya girmesi çok eleştirildi. Muhalefetin ‘her şeyi yabancılara sattılar’ söylemleri de toplumda ciddi karşılık buldu. Şimdi hem küresel paradigma değişti hem de ülkeyi yöneten siyasi irade ciddi deneyim kazanmış görünüyor. Türkiye Varlık Fonu’nda halen yedi sektörde, 29 şirket, iki lisans ve gayrimenkuller bulunuyor ve bunların ‘satışı ya da özelleştirilmesi’ önümüzdeki aylarda hızlanacak. Sigortadan, telekomünikasyona, enerjiden ulaşıma kadar çok değerli şirketler görücüye çıkıyor.

Ankara’da siyaset ve bürokrasi kulisleri bu konudaki yeni politikayı konuşuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm önemli isimlerin “Varlık Fonu şirketlerinin mümkün olduğunca yerli sermayeye satılması için gayret edilmesinde” hemfikir olduğu belirtiliyor. Öyle ki Fon’daki en stratejik varlıklarla ilgili ‘bazı büyük grupların finansman hazırlıklarına başladığı’ da gelen bilgiler arasında. Bu stratejinin hem yerli sermayeyi güçlendireceği hem de ‘ülkeyi yabancılara sattılar’ imajını düzelteceği düşünülüyor.

Spekülasyona yol açmamak için adını yazmak istemediğim çok değerli bir Varlık Fonu şirketine dair ilginç bir bilgi daha ulaştı. Bugün Fon’da olan bu şirkete yaklaşık 30 yıl önce ‘geleceği riskli’ diye ortak olmayan büyük bir holdingimizin, şimdi bu şirketin çoğunluk hissesini satın almak için çok istekli olduğu söyleniyor.

Tüm yazılarını göster