Bitmeyen Rusya-Ukrayna savaşıyla, Şubat ayındaki depremlerle, Mayıs sonuna kadar yaşanan gergin seçim ortamıyla, ardından değişen ekonomi politikalarına rağmen tam olarak çözülemeyen finansman sıkıntısıyla ve tahıl koridorunun kapanmasıyla 2023 çok zor bir yıl oldu. Türkiye’nin tüm ihracatçıları çok zorlu bir yılı geride bırakırken yeni bölgesel riskler ortaya çıkıyor.
Almanya’nın Köln şehrinde dünyanın en önemli gıda fuarlarından Anuga 2023’e katılan Türk gıda firmaları şimdi de İsrail-Filistin çatışmasının büyüme ihtimaline karşı ne yapabileceklerini düşünüyor. Savaşa dönüşmüş gibi görünen İsrail-Filistin geriliminin Mısır ve İran başta olmak üzere bölgenin büyük ülkelerini nasıl etkileyeceği merak ediliyor. Köln’de 7 Ekim’de açılan ve 11 Ekim’e kadar devam edecek, Anuga’ya katılan Türk firmalarının sayısı 286’sı İstanbul Ticaret Odası (İTO) liderliğinde ‘milli katılım’ şeklinde oldu. 105 Türk firması ise bağımsız olarak stant açtı. Toplamda 391 firmalık bu büyük katılım, Covid salgını önceki düzenlenen son ANUGA fuarındaki Türk katılımının bir hayli üzerinde. Bu güçlü katılımdan dolayı gayet mutlu olan İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı ile hem fuarı hem de sektörün bu zorlu yıldaki ihracat performansı üzerine sohbet ediyoruz. Taycı’ya 2023’ün ilk aylarında ilan ettiği 15 milyar dolarlık yıllık ihracat hedefinin ne durumda olduğunu soruyorum. Başkan Taycı şöyle konuşuyor: “Evet 2023 için 15 milyar dolar hedef belirlemiştik. Ancak, özellikle 11 ilimizi etkileyen depremler, Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki işlenmiş tarım ürünleri fabrikalarımızı ortalama 4 ay kadar olumsuz etkiledi. Bu nedenle bu yılki ihracatımızı 13,5 milyar dolara revize etmiştik. Bu rakam gerçekleşiyor. Bu rakam da 2022’ye göre ciddi artış anlamına geliyor. Şimdi 2024 hedeflerimizi çalışıyoruz ama biz fuardayken başlayan İsrail Filistin çatışması da yeni riskler getirebilir. Tabii ki en büyük arzumuz bir an önce ateşkes olsun ölümler son bulsun. Ancak temel kaygımız bu çatışmanın çevre ülkelere yayılma ihtimalidir ki Mısır’ın istikrarsızlaşması ya da İran ekseninde başka olumsuz gelişmeleri yaşanması dış ticareti hatta enerji fiyatları nedeniyle üretimi rekabeti olumsuz etkileyebilir.”
Doğru kararlar alında ama finansman sıkıntısı devam ediyor
İHBİR Başkanı Taycı’ya yakın zamanda son bulan ‘tahıl koridoru anlaşmasının’ Türk ihracatçıları nasıl etkilediğini soruyorum. Taycı, “Aslında koridorun kapanacağına dair işaretler artınca dünya da biz de pozisyonumuzu almıştık. Türkiye açısından ürün sıkıntısı hiç yok hatta fazlalık var. Dünya genelinde de farklı ülkeler arasında tedarikler sağlandı. Belki tahıl koridoru devam etse fiyatlar biraz daha düşerdi, o kadar” diyor. Başkan Taycı’dan ‘bizde ürün sıkıntısı yok’ sözünü açmasını istiyorum. Şöyle devam ediyor: “Hükümetin erkenden aldığı kararlar ve ekilebilir arazilere verdiği yeni teşvikler Türkiye’de özellikle tahıl üretiminde rakamlara ciddi boyutlarda yansıdı. Türkiye bu yıl 10 yılın ortalamasının çok üzerinde tahıl rekoltesi sağladı. Bakliyatta da öyle oldu. 2022’nin Ekim ayından 2023 Nisan ayına kadar yağışlar az gelince panik olduk ama Nisan itibariyle yağışlar düzeldi ve rekolte hızla arttı. 21,5 milyon tonluk buğday üretimi sayesinde buğday ihracatımız da arttı. Geçtiğimiz yıllardan devreden stoklarda dikkate alındığında neredeyse 37 milyon tonluk hububat stoku oluştu. Genel olarak bizim ürün grubumuzda geçen yılın Ocak-Eylül döneminden bu yılın aynı dönemine yüzde 12 ihracat artışı sağladık. İşlenmiş tarım ürünleriyle de daha geniş bir pazar yelpazesine yayıldık. ABD, Kanada ve Güney Amerika pazarlarında büyüyoruz. Uzakdoğu’da da aktifiz. Gıdanın satılabileceği her ticari organizasyonu değerlendiriyoruz. Yeni kabinenin ihracata ve üretime yönelik kararlarından memnunuz ama hala çok fazla etkisini hissedemedik. İhracatçının finansman sıkıntısı devam ediyor. Merkez Bankası düzenlemeler yaptı memnuniyetle karşılıyoruz ama bunların firmalara bir an önce yansıması lazım. 2024’te ihracat rakamlarımızı daha yukarı çekmek için yeni yatırımlar yapmalıyız. Bunun için uygun finansman lazım. Para yok, olanın da faizi yüksek, dünya gıda pazarında ciddi talep devam ediyor, iştahta kesilme yok. Anuga Fuarı da ‘Sürdürülebilir Büyüme’ temasıyla düzenleniyor. 118 ülkeden, yaklaşık 8 bin katılımcı bu fuarda stant açtı. 201 ülkeden 170 bin ziyaretçi bekleniyor. Bizim firmalarımız da ilgiden gayet memnun. Fırsatları kaçırmamak için fabrikalarımızın kapasitelerini artırmalıyız.”
▌İTALYA’YA MAKARNALIK BUĞDAY İHRAÇ ETTİK
İHBİR Başkan Yardımcısı Şemsettin Memiş, iç pazar ve gıda enflasyonundaki yüksekliğe ilişkin önemli tespitlerde bulunuyor. Memiş şöyle konuşuyor: “Devlet çiftçiyi çok iyi destekledi ve buğday başta olmak üzere rekolteler yükseldi. Mesela makarnalık durum buğdayı üretimi de çok arttı ve daha önce ciddi ithalatçı olduğumuz bu üründe uzun yıllar sonra ihracat yaptık. İtalya’ya makarnalık buğday sattık. Ekmeklik buğday ihracatına zaten izin yok. Çiftçiler de durum buğdayında yüksek fiyatlarla ihracatçıya ürün verebildi ve kazançlı çıktı. Pandemiden itibaren çiftçiye ciddi destekler sağlandığı için çiftçi 3 senedir çok iyi para kazandı ama artık reel piyasa koşullarına uygun hareket edilmeli. Çünkü ürün çok olduğu halde gıda enflasyonu yüksek seyrediyor. Bu durumda ‘çiftçinin hep daha yüksek fiyattan satmak için ürününü stokta bekletmesi’ önemli etken. Malın yüzde 50’si depoda, stokta. Bu anlayış enflasyonu besliyor. Çeltikte de (pirinç) benzer bir stok-pazar ilişkisi sorunu yaşanıyor. Türkiye gibi bir tarım ülkesine bu kadar yüksek gıda enflasyonu yakışmıyor.”