Dünyanın kullandığı enerjinin yaklaşık yüzde 3’ünü sağlayan Shell, 2050 yılına kadar net sıfır emisyonla faaliyet gösteren bir şirket olmayı hedefliyor.
“Dünya’nın daha fazla, ama daha temiz enerjiye ihtiyacı olduğu bir gerçek. Shell’in bakış açısı da bu paralelde ve içinde bulunduğu dönüşüm bu çerçevede çizilmiş stratejiler doğrultusunda gerçekleşiyor” diyen Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, Shell’in iş portföyü ve iş yapış şeklinin bir petrol ve gaz şirketi yerine, çok yönlü bir enerji şirketine doğru dönüştüğünü ifade ediyor. Shell’de yaşanan enerji dönüşümünü Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem’den dinledim:
Çok yünlü enerji şirketi
“Dünya’nın daha fazla, ama daha temiz enerjiye ihtiyacı olduğu bir gerçek. Shell’in bakış açısı da bu paralelde ve içinde bulunduğu dönüşüm bu çerçevede çizilmiş stratejiler doğrultusunda gerçekleşiyor. Bu geçişin gezegenimiz açısından gerekliliği aşikâr, ama bu dönüşümün basit ve tek bir çözümü yok. Elektrik üretiminden sanayiye, nakliyeye ısınmaya kadar küresel enerji sisteminin ciddi bir şekilde dönüşmesine ihtiyaç var. Güneş ve rüzgâr gibi daha fazla yenilenebilir enerjinin temiz bir enerji için çok kritik önem taşıdığını biliyoruz, ama öncesinde yeni teknolojiler veya mevcut teknolojilerin çok daha kolay uygulanabilir noktaya getirilmesi için çalışılması gerekiyor. Shell, dünyanın kullandığı enerjinin yaklaşık yüzde 3’ünü sağlıyor. Burada bizim gibi şirketlere düşen en büyük sorumluluk bu dönüşümün öncüsü olmak. Shell’in dönüşüm stratejisi dört ana alandan oluşuyor. Bunlar; hissedarlarımız için değer yaratmaya devam etmek; net sıfır emisyona ulaşmak, sosyal kalkınmayı desteklemek ve tabi ki doğaya saygı duymak. Bu stratejiyle Shell’in iş portföyü ve iş yapış şekli bir petrol ve gaz şirketini yerine, çok yönlü bir enerji şirketine doğru dönüşüyor.”
“Yeni Enerjiler” adında bir iş kolu kuruldu “
Shell’in bünyesinde artık ‘Yeni Enerjiler’ adında bir iş kolu var ve şimdiden bu yeni iş koluna her sene 2 milyarın doların üzerinde yatırım yapılıyor. 2050 net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusunda tüm operasyonlarımızda, tesislerimizde, istasyonlarımızda ve ofislerimizde enerji verimliliği sağlayan ve sera gazı salımını engelleyen uygulamaları hızla hayata geçirmeye başladık. Düşük karbonlu teknolojiler, verimliliği yükselten karbon oranı düşük ürünler geliştirmeye gayret ediyoruz. Bu çerçevede öncelik kendi operasyonlarımızdan kaynaklanan salınımları sıfırlamak. Sonrasında ise daha fazla yenilenebilir enerji kaynaklarını satarak müşterilerimizin karbon salımlarının azaltılmasını sağlamak. Ve tabii ki karar vericilerle beraber çalışarak bu dönüşümün hızlanması için gerekli teşviklerin ve düzenlemelerin şekillenmesinde rol oynamak. 2050’de net sıfır olmak için atacağımız adımları şöyle belirledik: Shell, baz olarak 2016 yılını alıyor ve 2030’a kadar 2016’daki karbon salımını yüzde 20 oranında düşürmeyi planlıyor. Bu oran 2035’e yüzde 45, 2050’de ise yüzde 100’e ulaşmış olacak. Kendi operasyonlarımızdan kaynaklanan salımı da 2030’da net olarak yüzde 50 indirmiş olacağız. Öte yandan engellenemeyecek karbon salımların tekrar kullanılabilir hale getirilmesi için karbon yakalama teknikleri ve doğa bazlı teknikler üzerinde çalışmalara başladık.”
Yeşil hidrojen, BioLNG ve elektrikli araçlar
“Türkiye’de enerji talebi artışı devam edecek. Ülkemizde enerjinin fiyatı ve maliyeti küresel enerji fiyatlarına bağlı. Gazımızın da petrolümüzün de ortalama yüzde 95’ini ithal eden bir ülkeyiz. Karadeniz’deki başarılı keşif devreye girip üretim başlayınca tabii ithalat miktarları düşecek. Bu süreçte odaklanmamız gereken ilk alan karbon salımlarını azaltma yönünde hızlı bir kazanç sağlayabileceğimiz enerji verimliliği. Enerji verimliliğinin aile bütçesinden, şirket bütçesine, ülke bütçesine uzanan çok önemli bir boyutu var. Shell bu çerçevede birçok farklı alanda hem geliştirme hem uygulama peşinde. Örneğin şirketimizin devreye giren yeşil hidrojen yatırımları var. Öte yandan Türkiye’de ilk defa karayolu taşımacılığında alternatif yakıt olarak kamyonlarda LNG kullanımına ilişkin bir dönem başlattık. Kendi nakliye filomuzun bir kısmını LNG’li araçlara çevirdik. Shell BioLNG dediğimiz, salımı daha az olan LNG veya gaz üzerine çalışmalarımız var. Avrupa’da buna yönelik tesisler devreye girdi. Bunun yanında elektrikli araçlar için altyapımızı oluşturmaya çalışıyoruz. Shell Recharge markası ile istasyonlarımızda hizmet veriyoruz. TOGG aracımızın yollara çıkması, araç üreticilerinin portföyündeki elektrikli araçların artması, teknolojilerin ilerlemesi ve maliyetlerin düşmesi ile bu dönüşüm daha da hızlanacak. Shell 2010’ların ortasından beri bu konulara ciddi yatırımlar yapıyor. Şu anda 35 ülkede 300 bine yakın şarj noktasına ulaşım sağlıyor.”
DERİNCE TESİSİ ENERJİSİNİN %25’İNİ GÜNEŞTEN KARŞILAYACAK
1963 yılında faaliyete başlayan Shell Derince Madeni Yağ ve Gres Üretimi Tesisi, Shell’in, Akdeniz havzasındaki tek gres ve en büyük madeni yağ üretim tesisi konumunda. 2021'de 130 milyon litrenin üzerinde madeni yağ ve gres üretimi gerçekleştirilen tesis her yıl sektörde ihracat şampiyonu oluyor. Tesisten doğrudan 65 ülkeye, dolaylı olarak 100’e yakın ülkeye 32 bin tonun üzerinde ihracat yapılıyor. Sıfır Atık Yönetim Sistemi sayesinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü onaylı Sıfır Atık Belgesi’ne sahip olan tesis içerisindeki binaların çatısı toplam 2 bin 744 adet solar panel ile kaplı. Her iki yüzeyden de elektrik üretme özelliğine sahip çift taraflı panellerin kullanıldığı sistem, hem zeminden yansıyan hem de ortamda dağılan güneş ışığını kullanabiliyor. Toplam kurulu gücü 1MW olan solar paneller sayesinde tesisin elektrik ihtiyacının yüzde 25’i güneş enerjisinden karşılanacak. Bu uygulama sayesinde yılda yaklaşık 500 ton karbon salımı engellenecek.