Tüm dünyadaki dönüşümün en hızlı yaşandığı alanlardan biri sağlık sektörü… Hemen pandemi buna yol açtı diyeceksiniz ama aslında var olan değişimi hızlandırdı diyebiliriz. Hastalıkların çoğalması, ilaç ve tedavi maliyetlerinin yükselmesi, yeni gelişmeler ışığında tanı ve tedavide teknolojiye yatırımın zorunlu olması buna yol açıyor. Devletlerin sağlık harcama maliyetlerinin altından kalkması mümkün değil. Odaklı tedavi ile öncelikle, verimliliğin artması gerekiyor. Tabii aslında döngüyü kırmak için de en önemli konu, önceliyi teşhis ve tedaviye vermek… Hastalık olduktan sonra maliyetleri sınırlamak daha zor. Tüm bunları kaç yıldır çeşitli rapor ve şirketlerin hazırlıklarında görüyorum. Şimdi dijital dönüşüm ve yapay zeka bu sağlık- maliyet açmazına yeni bir pencere açıyor.
Yenilik çözümler üretiyor
Philips Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak ile buluşunca da bunları biraz konuştuk. Yakından takip ettiğim bu değişimde, Philips’in de rolü büyük… Grup bir süre önce sağlığı ana stratejik alan olarak belirledi ve aslında büyük oranda bir sağlık- yaşam şirketi haline geldi. Gamze Arbak bunu konudaki vizyonlarını şöyle aktarıyor: “Kurulduğumuz günden bu yana tüm faaliyetlerimizde ‘hayatı iyileştirme’ vizyonu ile hareket ediyoruz. Anne karnından başlayarak, bireylerin yaşamları boyunca daha sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürdürebilmeleri için çalışıyoruz. Çoğalan kronik hastalıklar, büyüyen ve yaş ortalaması artan bir nüfus, insanların ihtiyaçlarına bir an önce çare bulmayı, bunu yaparken de artan maliyetleri düşürmeyi gerektiriyor. Bu yüzden, Health Continuum-Sağlık Döngüsü olarak adlandırdığımız yaklaşımı benimsiyoruz. Bu yakyaklaşım sayesinde Sağlıklı Yaşam’dan başlayarak ‘Önlem Alma, Teşhis, Tedavi ve Evde Bakım’a kadar birçok alanda yenilikçi çözümlerle insanların hayatlarını iyileştiriyoruz. Geçmişimizden aldığımız gücü geleceğe yansıtmak adına dünyadaki trendleri yakından takip ediyor ve buna göre iş modellerimizi de şekillendiriyoruz”.
Gelecek için 3 faktör
Benim yukarda girişte tespitlerimi aktardığım döngü değişimi ile ilgili de Gamze Arbak, bugünden geleceğe baktığımızda sağlık sektörünü önümüzdeki dönemde şekillendirecek 3 faktörü şöyle aktarıyor: “Dijitalleşme, bilgi paylaşımı ve yapay zekâ. Bunlar sayesinde daha az maliyet ve daha efektif sonuçlar elde edebileceğiz. Aynı zamanda hasta ve sağlık personeli deneyimini iyileştirerek sağlık sisteminde dörtlü hedefe ulaşmayı ve 2030 yılına kadar her yıl 2,5 milyar kişinin hayatını iyileştirmeyi amaçlıyoruz”. Evet amaçlar güzel maliyetler yüksek, yatırım ise zor….
Döngü değişimi nasıl olacak?
Philips Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak, benim döngüde değişim dediğim konuyu da şöyle yorumluyor: “Dijitalleşme sıklıkla yeni gündemler oluştursa da COVID-19’un bugüne kadarki etkisi ve bundan sonra da benzer pandemiler yaşanacağı beklentisi bizi sektör için en önemli dönüşüm noktasına getiriyor: Hastanelerin ve hastane algımızın değişimi. Hastanelerin geleceği network bazlı sağlık teknolojileri, tek bir basit dijital sistem ile birbirine bağlı araçlar, risk seviyesindeki hastaların uzaktan tedavi edileceği sistemler ve kişilerin kendi kontrollerini ellerine almaları üzerine olacak”.
Geleceğin hastaneleri evler
Uzaktan tedavi, mobil cihazlar aslında sistemdeki döngüyü de evlere kaydırıyor. Geleceğin hastaneleri artık evlerimiz olacak. Gamze Arbak, “Doktorumuz ile evimizde buluşacağız. Sağlıklı yaşamı ve önleyici tedbirleri desteklemek için daha çok kişi dijital bağlantılı cihazlar kullanacak. Buna bağlı olarak;
Evde bakımdaki artışa ek olarak; ev izleme sistemleri ve taşınabilir sağlık cihazlarıyla, sağlık bakımının hastaneye ve doktorun odasında sınırlanmasına gerek kalmadan, hastalar sağlık profesyonelleriyle birlikte her an her yerde bağlantıya geçebilecek hale geliyor. Burada Tele- sağlık ve Yapay Zekâ gibi alanlardaki yenilikler büyük fark yaratırken, kaliteli sağlık hizmetlerine erişimi olmayan insanların hayatlarını kurtarmada büyük katkı sağlıyor. Bu da hastanelerin ve hastane algımızın değişiminde önemli rol oynayan etkenlerden biri olacak” diyor.
Club Med’in yetenekleri Türkiye’den
Türkiye’de turizmin gelişme tarihinde Club Med’in önemli bir rolü vardır. Her şey dahil sistemi, spor okulları, eğlence anlayışı dünyada olduğu gibi Türkiye’de önemli gelişimlere neden olmuştur. İşte o Club Med Türkiye’ye tam 50 yıl önce gelmiş ve hala Türkiye’ye büyük önem veriyorlar. Hem bu vesile hem de Club Med’in stratejilerini anlatmak için dünya başkanı Henri Giscard d’Estaing geçtiğimiz günlerde Türkiye’deydi… Aynı zamanda Fransa Eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing oğlu olan Club Med Dünya Başkanı ile bir kahvaltıda buluştuk. Öncelikle Türkiye’den memnun olduklarını özel fırsatlar çıkarsa değerlendirebileceklerini söyledi. Ama dikkat çeken en önemli nokta, Türkiye’den, Türkiye’deki tesislerden şeflerden yöneticilere genç yetenekleri sisteme dahil ettiklerini söyledi. Buradaki yeteneklerden o kadar memnunlar ki yakında burada bir eğitim akademi programı da oluşturacaklarına dikkat çekti.
Club Med yeni stratejileri
Henri Giscard d’Estaing, ayrıca gelecek strateji ile ilgili de şunları söyledi: Bağlı olduğumuz Fosun Grubu’nun desteği ve 73 senelik tecrübe ile Club Med, aileler ve aktif çiftler için premium, her şey dahil tatillerde dünya lideri olma hedefini sürdürüyoruz ve bunun için iki stratejik öncelik belirliyoruz: Dağ turizminde küresel liderlik ve Club Med “Exclusive Collection” yeni lüks tatil yorumunun başarısı.Bu öncelikler doğrultuda dört stratejik hedef ile ilerlediklerini söylüyor Henri Giscard d’Estaing:
Global daha sorumlu bir gelişim planı ile küreselliğini korumak, uluslararası alanda, özellikle Çin’de yeni tesisler açmak, yerel pazarlara yönelerek mevcut tesislerini yenilemek;
Haut de Gamme: Club Med ruhu ve güçlendirilmiş müşteri vaadi ile sınıfının en iyisi olmak.
Happy Digital: Misafir, tesis ve ofis çalışanların deneyimlerini iyileştirmek için dijital dönüşümü sürdürmek;
Happy to Care: Gezegenimizi ve iyiliği önemsemeyerek devam etmek