Dünya değişirken…

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Tarih, yüzyıllar süren imparatorluklar devrini anlatadursun, son dönemde uluslararası ilişkilerde radikal değişiklikler artık on yıllarla ölçülmeye başladı.

Dünya son 70 yılda iki farklı uluslararası ilişkiler sistemini tecrübe etti, üçüncüsü ise gelmek üzere; Soğuk Savaş, Sovyet bloğunun yıkılmasıyla oluşan ABD’nin “jandarmalığındaki” tek kutuplu sistem ve kuruluş adımlarını bugünlerde hissettiğimiz yeni soğuk savaş dönemi.

Ukrayna Savaşı, bu yeni uluslararası ilişkiler sisteminin ilk adımı olacak gibi. Rusya’ya Batı yaptırımları, Ukrayna ve Rusya’da üretilen buğdayın dünyaya gönderilememesiyle oluşan kıtlık, bir de üzerine iklim değişikliğinin, savaşların yarattığı yeni göç dalgaları dünyanın yeni gündemi.

Ukrayna savaşının ilk etkileri Batı ülkelerinde yüksek enflasyon, enerji arzında sıkıntı olarak ortaya çıktı. Ancak çok daha uzaklarda, pek de dikkat çekmeyen çok daha yıkıcı etkileri var bu savaşın; Mesela Mısır’da sokaklarda başlayan homurdanmalar, bugüne kadar Ukrayna’dan tedarik edilen buğdayın ülkeye getirilememesiyle doğrudan ilişkili. Ya da Sri Lanka devletinin resmen iflas ettiğini açıklaması yine savaşın artçı etkilerinden biri.

TİCARETTE KOTA SAVAŞLARI

Ukrayna savaşıyla birlikte tarım ürünlerinde başlayan sıkıntı, komünist Çin’in bile parçası haline geldiği küresel serbest ticaret düzenini tehdit eder boyuta ulaştı. Ülkeler çıkarlarını korumak adına, özellikle tarım ürünleri ihracatına birbiri ardına kotalar getirmeye başladılar. Hindistan mesela, ürettiği tarım ürünlerinin dünyaya satışında her gün getirdiği yeni kotalarla giderek daha “cimri” hale geliyor. Özellikle buğday üretimi ile tanınan ülkeler, mesela Kazakistan ya da Sırbistan da buğday ihracatına kota getirdiklerini açıkladılar.

Bundan en olumsuz etkilenen ülkeler ise enerji ve tarım ürünleri ithal eden ülkeler oldu. Kötü haber; en olumsuz etkilenenlerden biri de Türkiye.

Merkezi Londra’da bir araştırma enstitüsü olan CEPR’nin mayıs ayında yayınladığı rapora göre kürüsel enerji ve tarım ürünleri maliyet artışı Türkiye’nin gelirinde yüzde 1 düşüşe neden olmuş. Bu oran Tayland için yüzde 0,9, Hindistan ve Güney Amerika için yüzde 0,6, Çin için ise yüzde 0,5 düşüş olarak hesaplanmış. Durumdan en karlı çıkanlar ise petrol ihracatçısı Arap ülkeleri. Meksika ya da Nijerya gibi tarım ürünleri ihracatçısı ülkelerin de net gelirlerinde artış görünüyor.

AVRUPA RUSYA’YA YAPTIRIMLARDAN VAZ GEÇER Mİ?

Ukrayna savaşının ekonomik etkileri hissedildikçe, bunun siyasete yansımaları da olacağı açık. Mesela Fransa’da nisan ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini –aşırı sağcılar iktidara gelmesin diye merkezdeki tüm seçmenin ikinci turda desteğini alarak- kazanan Macron’un, bu hafta sonu ikinci turu yapılan parlamento seçimlerindeki başarısızlığı, Meclis’teki çoğunluğu kaybetmesi bunun göstergesi. Özellikle demokratik ülkelerde alım gücü düşen vatandaşın seçimlerde bunun hesabını oylarıyla sormaya başladığının işareti Fransa seçimleri.

En büyük soru, yaşanmaya başlanan bu ekonomik sorunların Rusya’ya karşı bugüne kadar birlik içinde hareket eden Batı cephesini dağıtıp dağıtmayacağı.

Belli ki Avrupalı ülke yöneticileri de tüm gözlerin kendi üzerlerinde olduğunun farkında ki, Alman, Fransız ve İtalyan liderler bizzat ve birlikte Ukrayna’ya gidere , Zelenski ile “dayanışma gösterisi” yapma ihtiyacı hissettiler. Alman Başbakanı Scholz, İtalyan Başkanı Draghi ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Kiev ziyaretinin hemen ertesinde İngiliz Başbakanı Jonhson’un da Ukrayna’ya gitmesi, dünyaya  “Batı ittifakı vazgeçmiyor” mesajından başka bir şey değil.

RUSYA-İRAN TİCARET ANLAŞMASI

Bu gövde gösterisine karşı diğer “cephe” de boş durmadı elbette; Rusya ile İran arasında geçen hafta imzalanan, yeni serbest ticaret merkezleri kurmaya yönelik mutabakat zaptının zamanlaması Avrupalılar’ın dünyaya mesajına karşılık gibiydi. Moskova ve İran arasındaki anlaşma, biri Tahran, diğeri St Petersburg’da iki serbest ticaret bölgesi kurulmasını, böylece iki ülke arasındaki ticaretin kolaylaştırılmasını öngörüyor. Anlaşma, enerjiden elektronik malzemeye, tarım ürünlerinden inşaat sektörüne kadar çok geniş bir yelpazede İran ve Rus işadamlarının ticaret yapmalarının, hatta ortak hareket etmelerinin önünü açıyor.

ANKARA’NIN STRATEJİSİ; EKONOMİ YERİNE BEKA GÜNDEMİ

Tüm dünyada yeni bir ekonomik/siyasi sistemin ayak sesleri duyulurken, Ankara’da ise gündem tamamen içe odaklı durumda. Ukrayna savaşının ekonomik olarak en çok vurduğu ülkeler arasında yer alan Türkiye’deki ekonomik kriz, ekonomi yönetimindeki “yeni teori denemeleri” nedeniyle daha da derinleşmiş durumda.

AK Parti hükümeti durumu farkında, ancak aldığı önlem ekonomiyi düzeltecek adımlar yerine, “ekonominin konuşulmasını engellemek” üzerine kurulu bir strateji olarak göze çarpıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜSİAD Başkanı’nın geçen hafta ekonomiye yönelik yaptığı sert eleştirilerin tümünün es geçip, dış politikaya ilişkin söylediği birkaç cümleyi hedef alan açıklamaları da, TBMM’deki sosyal medya yasası da bu stratejinin parçaları.

Belli ki Cumhur ittifakı seçim öncesinde ekonomiyi unutturup, ülke bekası üzerine söylem geliştirmek üzerine oyun kurmaya çalışıyor. Yunanistan’la restleşme de, Suriye’ye operasyon söylemleri de bu açıdan okunmalı.

Ancak 2019’daki yerel seçimlerde işlemeyen bu strateji, üstelik ekonomik kriz geçen yıllardaki iç ve dış etkilerle daha da derin hale gelmişken tutar mı? Hep birlikte sandıkta göreceğiz…

Tüm yazılarını göster