Salgın; tehditleri yanı sıra fırsatlarıyla var. Çin’e dünyanın bakışı, başta lojistik alanda olmak üzere pek çok konuda avantaj sağladı. Bunu fark edenlerimiz salgında dahi kazanır oldular. Bir fırsat kuru meyve sektöründe de kendini gösterdi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı ürünler listesinde yer alan kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incire, pandemi dönemindeki talep patladı. Muhteşem üçlüden 1 milyar 5 milyon $ para kazandık bile… Son sezonda 414 bin 878 ton karşılığı ihracatta kilogram başına 2.5 $ eder ki, ortalamanın iki katı bu…
Üstelik muhteşem üçlüden kazanacağımız daha fazla gelir varken… Ne mi demek istiyorum? Fındık örneğinden bildiğim şudur; bizde 400 bin aile yılda 2.5 milyar $ kazanırken, bizden aldığı fındıkla yasal uyuşturucu gibi yaygın Nutella üreten İtalyan Ferrero, 13 milyar euro ciro yapabiliyor.
Bizden aldıkları üründen 12 kata varan gelir elde edebilen yabancıdan eksiğimiz nedir? Söyleyeyim; fındık bizdedir ama akıl, İtalyan’dadır. Aynı şeyi kayısı, incir ve üzüm için söylemek mümkündür. Anlatmak istediğim şudur; dünya bize bahşedilen ürünlere hazırdır ama biz yeterince hazır değiliz.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, üzüm, incir ve kayısıyı 120 farklı ülkeye göndererek “milyarlarca insanın pandemi döneminde bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağladıklarını” söylüyor. Doğrudur. İyi de bu bize katma değeri daha yüksek ihracat ilhamı vermez mi?
MUHTEŞEM ÜÇLÜ ÜZÜM İNCİR KAYISI
Dünya halklarının bağışıklık sistemini güçlendiren bu ürünler; en çok bizde yetişiyor ama en az parayı biz kazanıyoruz. Buna fındık ve kirazı da ekleyin… Kökü bizde ama meyvesi dışarıda bir manzara…
Acaba, bu cennet vatana bahşedilen nimetlerden daha fazla kazanamaz mıyız? Elbette… Peki, bize gereken nedir? 3 şey; akıl, akıl, akıl…