Bir sorunu çözmek veya belirlenmiş bir amaca ulaşmak için tasarlanan yola, işlem basamaklarına algoritma diyoruz. Biliyoruz ki dijital dünyanın yapı taşları bilgisayarlar ve onların üzerinde çalışan yazılımlar, hayatımızı yönetmeye başladı.
Algoritmalar artık bizim adımıza karar veriyor, günümüzü yönetiyorlar. Şirketler, kurumlar algoritmaları üretim, fiyat belirleme, mal ve hizmet kalitesini gibi amaçlar için kullanıyorlar.
Müşteri İlişkileri Yönetimi’nden arama motorlarına dek her alanda algoritmalar, yapay zekâ parçacıkları olarak devreye giriyor, e-ticarette satınalma süreçlerini, seçim tercihlerini yönlendiriyorlar.
İşin ilginç yanı, kimsenin seçmediği yöneticiler tarafından oluşturulan kurallarla çalışan algoritmaların, yeni bir yönetim anlayışını giderek yaygın hale getiriyor olmasıdır. Bir bakıma yeni kurallar, bu algoritmaları yazanlar tarafından oluşturuluyor ve bunlar yeni kanun koyucular halini alıyor. Bize de algoritmalara boyun eğmek düşüyor.
Sokağa çıkma yasağında sitenin bahçesinde, fütürist komşum Ufuk Tarhan ile Yaşam 3.0 ve T-İnsan kitabı üzerinde sohbet ederken; korona süreci ardından mevcut liderlik ve yönetim anlayışının kapanacağı ve belki de demokrasilerin de algoritokrasiye dönüşebileceğini konuştuk.
Tıpkı yeni sürüm yazılım gibi… Önce sistemi kapatıyor, sonra resetleyip başlatıyorsun. Korona da bunu yapıyor olabilir…
BU SENİN TERCİHİN Mİ ALGORİTMANIN MI?
Korona ezber bozarken, köhnemiş anlayışları, iflas etmiş siyaseti, kokuşmuş yönetimleri de görünür kıldı. İşlerin eve taşındığı, internetsiz yaşanamayacağı dönemde acaba tercihlerimizi politikacılar mı yönetiyor olacak?
Sanmıyorum; Algoritmalar hayatımızı yönetiyor, tercihlerimiz şekillendiriyor, bizim yerimize karar veriyor. Algoritmalar yeni kanun koyucularımız ise mevcut sistemlerin akıbeti merak konusudur.