Düğmeye Amazon yağmur ormanlarında bastı, İtalyan formüllerini millileştirdi!

Necla DALAN Hikayeler&Liderler

Form Düğme, 1996 yılında Mustafa Oktay ve Ahmet Oktay tarafından kuruldu. İki kardeş, yola ithal ürünleri pazarlayarak çıktı. 2002 yılında üretime geçme kararı aldılar. Bugün İstanbul Esenyurt’ta 6 bin metrekarelik fabrikalarında her türlü düğme ve aksesuar üretimini gerçekleştiriyorlar. Aylık 100 milyon adet düğme üretimin yanı sıra 50 milyon adet düğme baskı, boyama ve ikinci işlem kapasitesine sahipler. Armani, Burberry, H&M, Tommy Hilfiger, Zara, Mango, Massimo Dutti, Ted Baker, River Island, Next, Scotch&Soda, Marco Polo ve Daniel Hechter gibi moda devlerine satış yapıyorlar. 2021’de 65 milyon TL olan ciroları bu yıl 100 milyon TL’yi bulacak.

Düğme deyip geçmeyin, Form Düğme fındık kabuğundan boynuza, kemikten mısır koçanına, pamuktan deniz kabuklarına kadar birçok ilginç üründen düğme üretiyor. En ilginç ürünlerden biri de Ekvador’daki Amazon yağmur ormanlarında yetişen bir çeşit palmiye ağacının çekirdeği olan korozo. Mustafa Oktay, 20 yıl önce getirmeye başladıkları korozo’nun bugün en büyük alıcısı haline geldiklerini, Türkiye’nin yanı sıra İtalya, Fransa ve İspanya’daki düğme üreticilerine de sattıklarını anlatıyor.

Ekvador’da saldırıya uğradı!

Oktay, “Biz korozo’yu Ekvador’dan alıyoruz. Oralarda iş yapmak çok kolay değil. İlk gittiğimiz yıllarda ben bir kere saldırıya uğradım. Ürünü her yerden alamıyorsunuz. Güvenilir bir iş ortağı bulamazsanız dolandırılma ihtimali çok yüksek. Biz piyasanın yüzde 70’ini kontrol eden bir firmayla anlaştık. 10 senedir sıkıntı yaşamıyoruz. Korozo düğmelerin üretimimizde payı yüzde 40. Düğmelerimizin yüzde 40’ı klasik polyester, yüzde 20’si de bakalit, boynuz ve kemik gibi ürünlerden yaptıklarımız” diyor.

Oktay, sedef düğme için de Vietnam’da bir fabrikaya ortak olmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Ülkede inci çiftliklerinden alınan deniz kabuklarını bu şirket alıyor ve sedef düğmeye dönüştürüyor. Oktay, bu üründe de kısa sürede lider olduklarını ve bilinen tüm markalara satış yaptıklarını ifade ediyor.

Fabrikayı da formülleri de aldı

Mustafa Oktay, şirketi kurdukları ilk dönemde ürünlerini sattıkları İtalyan firmayı da zora düşünce aldıklarını da anlatıyor. Özellikle orduda kullanılan yanmaz ve kırılmaz özelliklere sahip bakalit düğmenin en iyisini bu şirketin yaptığını kaydeden Oktay, şöyle devam ediyor: “O süreçte belki 20 kere İtalya’ya gittim. İtalyan şirketin üretim formüllerini sahibinden neredeyse zorla aldım. Çünkü en iyi üretim tekniği onlardaydı. Zaten o şirketin bizim başarımızdaki yeri çok önemlidir. Bugün bu üründe de lideriz ve herkes bakalit ürünleri bizden alıyor. Aslında biz İtalyan formüllerini millileştirdik. İtalyan danışmanımız var. Tasarım yaparken de İtalyanlar’dan destek alıyoruz.”

Bu arada birinin üzerinde kendi ürettikleri düğmeleri gördüğünde koduna kadar tanıdığını söyleyen Oktay, sadece metal düğme yapmadıklarını ancak onun da ileriye dönük yatırım planlarında yer aldığını vurguluyor.

2023’te ABD pazarına girecek, İtalya’da satılık şirket bakıyor

Mustafa Oktay, en büyük ihracat pazarlarının Hindistan olduğunu belirtiyor. Hindistan’da dünyanın en büyük gruplarından olan Madura ile çalıştıklarını dile getiren Oktay, şöyle devam ediyor: “Ayrıca yine Hindistan’da Raymond diye çok büyük bir grup var, onlar da bizden ürün alıyor. Kendi ürünlerinde bizim düğmelerimizi kullanıyorlar. Romanya, İtalya, İspanya, Almanya, Fas ve Tunus diğer büyük pazarlarımız. Avrupa’daki firmalara kendimizi daha fazla tanıtmak istiyoruz. İtalya’da farklı sektörlere girme planımız var. Metal düğme, çıt çıt ve askı gibi farklı ürünlere girmek de planlarımız arasında. ABD pazarında ciddi fırsatlar var. 2023 yılında bu pazara gireceğiz. Görüşmelerimiz devam ediyor.”

Genel müdür ile kahve sohbetine buyurun

Artuğ Özeren, 2020 yılının Kasım ayında TK Elevator’un Türkiye CEO’su olarak göreve başladı. “Her şeyin başı insan” diyen Özeren, değişime de insandan başlanması gerektiğini düşünüyor. Göreve geldikten sonra şirkette bir kurum kültürü projesi başlattı. Yetenek havuzuyla çalışanlara 100’ün üzerinde ülkede faaliyet gösteren şirkette kariyer fırsatı sunduklarını, akademide çalışanlara eğitim verdiklerini anlatıyor. Özeren, çalışanların ihtiyaç ve şikayetleriyle de yakından ilgilenen bir yönetici. “Ayakkabısından kıyafetinden rahatsız olan arkadaşımızın ayakkabı ve kıyafetinin aynısını giyiyorum, nasıl bir sıkıntı olduğunu anlamaya çalışıyor ve düzelttiriyorum” diyor.

İş hayatı boyunca şirketlerde herkesi tanıyan ve onlarla diyalog kuran yöneticilere hep gıpta ettiğini kaydeden Özeren, şöyle devam ediyor: “Ben de mümkün olduğunca bunu yapmaya çalışıyorum. Genel Müdür ile Kahve Sohbeti diye düzenli bir etkinlik başlattık. Spontane seçiliyor sohbete katılanlar. İsteyen herkes katılabiliyor. Mavi yakalılar, Z kuşağı ve yeni işe başlayanlar oluyor genelde… Yıllardır şirkette çalışıp genel müdürün odasını görmediğini söyleyen oldu… Dolayısıyla bu sohbetler sayesinde birbirimizi tanıyor ve kurum kültürümüzü oluşturmak için yeni bir adım atıyoruz.”

Tüm yazılarını göster