Birleşik Arap Emirlikleri son günlerdeki ziyaretlerle yeniden gündeme geldi. Ben de tesadüfen geçen hafta Dubai’deydim. Düşündüm de 2010’larda İstanbul’un bölgesel ekonomik merkez olmasını konuşuyorduk. Çok uluslu şirketlerin bölgesel merkezleri buraya gelsin diye vergisel avantajlar tanıdık. Dünyanın en çok ülkesinde uçan havayolu şirketi olarak Türk Hava Yolları, İstanbul’u cazip kılar diye düşündük. Efsane Kobe Bryant ve Messi’yi İstanbul lounge’ında dinlenirken daha sonra İstanbul’u gezerken reklam filmlerinde izledik. O dönem İstanbul Doğu Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya ve belki de Afrika bölge merkezlerinin gelişeceği bir şehir olacaktı. Ancak bırakın yeni bölgesel merkezler kurulmasını birçok çok uluslu şirket buradaki merkezini Dubai’ye taşıdı. Acaba neden?
Dubai, Asya’da son yüz yıl içinde ortaya çıkan ticaret merkezi şehir devlet modelinin son örneği. Bunların ilki Çin’in İngiliz yönetimine verdiği Hong Kong’du. Asya Pasifik bölgesi küresel ekonomiye entegre olurken birçok şirket merkezini Hong Kong’a açtı. Sonra Singapur gelişti. 1997’de Çin’e devredilen Hong Kong üzerinde anavatandan gelen baskı artıkça Singapur daha çok değer kazandı. Bu şehirlerin ikisinin de temel özelliği yabancı (expat) nüfusla yerli nüfus arasında dengeli bir büyüme izleyerek “uluslararası şehir” statüsü kazanmış olmaları. İkincisi de kendi başlarına bağımsız yönetimleri olması (Hong Kong yavaş yavaş bu statüsünü yitiriyor). Bu şehirler Asya gibi karışık bir kıtada istikrar adaları olarak öne çıktı.
Dubai’de gelir vergisi %5
Hong Kong’un da Singapur’un da coğrafi bir sorunu var. İkisi de küçük adalara sıkışmış durumda. 1980’den sonra gelişen Dubai ise kocaman çölün kıyısında. İşte bu yüzden hem Hong Kong’da hem Singapur’da gayrimenkul fiyatları sürekli artarken; Dubai, iyi planlama ve Güney Asya’dan gelen ucuz inşaat işgücünün de katkısıyla, gayrimenkul piyasasını dengelemeyi başardı. UBS’e göre, geçen 5 yılda enflasyon düşüldükten sonra gayrimenkul fiyatları Hong Kong’da yılda %5, Singapur’da %2,5 artarken, Dubai’de yılda %5 düşmüş. Düşük faiz ve bol para döneminde gayrimenkul fiyatlarının istikrarını koruduğu tek global şehir Dubai olabilir. Bu arada, vergi avantajı ile yabancı yatırım çekme konusuna geri dönersek, Dubai’de gelir vergisi %5.
Taksi şirketleri maaşla sürücü çalıştırıyor
Başarılı kentsel planlama ve mekansal tasarımın yaşam kalitesine ve dolasıyla ekonomiye etkisini görmek isteyenleri Dubai Uluslararası Finans Merkezi (DIFC) ve İstanbul’un finans merkezi Maslak’ı ziyaret etmelerini öneririm. Her iki mahalle de 80’lerin sonu 90’ların başında aynı amaçla inşa edildi. Maslak, İstanbul’un eski finans merkezi olan Galata gibi tarihi bir bölge değil. İnşaatları planlamak için anıtlar kurulundan izin almanıza filan gerek yok. Buna rağmen, bugün DIFC’de şık restoranlar, sanat galerileri ve ofislerin arasında keyifle yürüyerek işlerinizi hallederken, Maslak’ta oto tamirhaneleri ve değnekçiler arasında, kadınların topuklu ayakkabı ile yürüyemeyeceği delik deşik yollarda bölgesel merkez kurmaya çalışıyoruz. Ha bu arada, Dubai’de taksi şirketleri maaşla sürücü çalıştırıyor; ayrıca Uber ve Careem de var. Maslak’tan herhangi bir saatte taksiyle şehrin başka bir yerine gitmeniz mümkün değil.
Dünyada Dubai, Singapur ve Hong Kong dışında ilk gittiğinizde kendinizi yabancı hissetmeyeceğiniz çok az şehir var. Londra bunlardan biri. Londra’da “İngiliz Beyaz” (British White) nüfusun toplam nüfusa oranı %45’e düşmüş. Peki İngiltere’nin kalanı ne düşünüyor? Ne düşündüklerini Brexit referandumunda gördük. Büyük ve demokratik bir ulus devletin içinde nüfusun çoğunluğunu o ulus devletin kurucu unsurunun oluşturmadığı bir bölgesel merkez kurmak siyasi açıdan zor. Dubai’de ziyaret ettiğim Expo’daki ilginç pavyonlardan biri eski Dubai’de yerlilerin nasıl çadırda develerle yaşadığını gösteriyordu. Bugün o Dubaililerin torunları kendi ülkesindeki restoranda anadilinde sipariş veremiyor, çünkü garsonlar Arap değil. Büyük ve demokratik ulus devletlerin şehir devletlerle aynı hızda değişmesi mümkün değil. O nedenle olmayacak duaya âmin dememek lazım.