DTÖ, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma

Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) 13. Bakanlar Konferansı geçtiğimiz hafta Abu Dabi’de gerçekleştirildi. Konferansa ilişkin önümüzdeki hafta bir değerlendirme yapacağım. Konferansın ana gündem maddelerinden birisi de DTÖ reformu konusuydu. Bu önemli bir mevzuu, zira DTÖ’nün kurulduğu Marakeş Anlaşması’nın ardından yaklaşık 30 yıl geçti ve her yaşayan organizma gibi dünya ticaret sistemine ilişkin regülasyonların da gözden geçirilmesi elzem.

DTÖ’nün geleneksel ticaret merkezli yaklaşımı, ticaretin serbestleştirilmesi yoluyla ekonomik büyümeyi teşvik etmede başarılı oldu. Bununla birlikte, bu yaklaşım, çevresel sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğini ele almaya yönelik acil ihtiyaç ile giderek daha fazla çelişmeye başladı. DTÖ'nün mevcut kuralları ve politikaları, özellikle iklim değişikliğinin etkileri daha belirgin ve yaygın hale geldikçe, önemli bir ihtilaf konusu haline gelen ticaretin çevresel dışsallıklarını yeterince dikkate almıyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 2023 yılında yayınladığı bir raporda, karbondioksit emisyonlarında önemli bir artış olduğunu belirterek, iklim değişikliğinin etkilerinin yakında kaçınılmaz ve geri döndürülemez hale gelebileceği riskine dikkat çekti. Çevre Enstitüsü (SEI) ise, petrol üreten ülkelerin 2030'da 2021'e göre iki kattan fazla fosil yakıt üretmeyi planladığını ve bunun ortalama atmosfer sıcaklığındaki artışı 1,5°C ile sınırlama hedefiyle tutarsız bir yaklaşım olduğunu belirtiyor.

Küresel ekonomi ajandasında sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliği konuları gündemin üst sıralarında yer alıyor. Bu yazımda, Basel Üniversitesi öğretim üyesi ve Sosyo-Ekonomik Kalkınma Merkezi'nin (CSEND) Kurucusu ve Direktörü Prof. Raymond Saner’in DTÖ, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Kalkınma” konusuna ilişkin makalesinde değindiği bazı hususları sizlerle paylaşacağım.  Saner makalesinde küreselleşmeyle bağlantılı çevresel riskleri azaltmayı vadeden DTÖ'nün mevcut ticaret politikalarını eleştirel bir şekilde inceliyor. Bu politikaların, özellikle düzenleyici önlemlerin yokluğunda, iklim değişikliğini hafifletmedeki etkinliği konusunda endişelerini dile getiriyor.  Saner’in ana bulguları şu şekilde:

DTÖ'nün mevcut çerçevesinin eleştirel incelemesi

Küresel ticaret politikaları ile çevresel sürdürülebilirliğe duyulan acil ihtiyaç arasında temel bir uyumsuzluk söz konusu. Serbest ticareti teşvik etmek için tasarlanan DTÖ, genellikle çevresel hususları bir kenara bıraktı ve bir manada iklim değişikliğinin etkilerini göz ardı etti. Öte yandan, ticareti sürdürülebilir kalkınma zorunluluğuyla bütünleştiren tutarlı bir politika yok ve DTÖ'nün bu yaklaşımı, küresel ısınmayla mücadelede ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ne (SKH) ulaşmaya elverişli bir ortamı teşvik etmede yetersiz kaldı.

DTÖ üyesi ülkelerin, ticaret ve çevre (T&E) alanını geliştirmek ve çevresel hedeflere daha fazla uyum sağlamak için politikalarında değişiklik yapmaları gerekebilir. Bu, Paris İklim Değişikliği Anlaşması ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi ile daha iyi bütünleşmek için DTÖ T&E kurallarının genişletilmesini gerektirebilir.

DTÖ’nün müzakere konularında aşama kaydetmek için, geleneksel ticaret teorilerini ve yorumları aşan yeni bir yaklaşıma ihtiyacı var. Bu yaklaşım, mevcut ticaret kurallarının ve anlaşmalarının yeniden değerlendirilmesini, yeşil teknolojilerin transferinin teşvik edilmesini ve özellikle düşük gelirli gelişmekte olan ülkelere ve en az gelişmiş ülkelere yönelik yardımlarda yerel içerik gereksinimlerinin teşvik edilmesini içermelidir.

Ticaret ve çevreyi entegre etmek için yenilikçi çözümler

Ticaret politikaları ve çevresel sürdürülebilirlik arasındaki boşluğu kapatmak için gereken yenilikçi çözümler şunları içerir:

- Standart DTÖ kurallarının çevresel sürdürülebilirliği ve yenilenebilir enerji girişimlerini desteklemeyi açıkça kapsayacak şekilde yeniden yorumlanmasıyla ticaret politikalarını iklim değişikliğini azaltma çabalarıyla uyumlu hale getirmek;

- Yerel içerik gereksinimlerinin gelişmekte olan ülkelerde yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesini desteklemek, teknoloji transferini kolaylaştırmak ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için kritik olan yerel endüstri gelişimini teşvik etmek için kullanılabilir hale getirmek;

- Yenilenebilir enerjide teknoloji transferinin fikri mülkiyet yasaları tarafından engellenmemesi için fikri mülkiyet haklarında reformlar önermek, böylece daha az gelişmiş bölgelerin yeşil teknolojilere erişmesini ve geliştirmesini sağlamak;

- Ticaret politikalarını 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi ve SKH'leri ile bütünleştiren, iklim risklerini azaltmak ve ticaret yoluyla sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek için kapsamlı bir yaklaşımı hedefleyen rejimler arası bir anlaşma çağrısında bulunmak.

Jeopolitik parçalanma ve iklim risklerinin ele alınması

Jeopolitik parçalanma, iklim değişikliği ile mücadeleye ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik küresel iş birliğini engelliyor. Bu nedenle, Paris Anlaşması gibi küresel çabalarla uyumlu ticaret politikalarını savunarak iklim risklerine karşı birleşik bir küresel eylemi teşvik etmek için siyasi ve ekonomik bölünmelerin üstesinden gelmek önem taşıyor.

Reform için zorluklar ve fırsatlar

Önerilen reformların uygulanmasında, DTÖ üye ülkelerinden gelebilecek farklı görüşler ve çeşitli uluslararası anlaşmaları uyumlu hale getirmenin incelikleri de dahil olmak üzere önemli zorluklar bulunuyor. Bununla birlikte, bu reformlar yalnızca ekonomik açıdan faydalı olmakla kalmayıp, aynı zamanda çevresel olarak sürdürülebilir ve sosyal açıdan adil bir ticaret sistemi oluşturmak için benzeri görülmemiş fırsatlar da sunuyor.

İleriye giden yol

Saner'in makalesi, ticaret, çevre ve kalkınma arasındaki ilişkide yaşanan zorlukların ve ortaya çıkan fırsatların ayrıntılı bir şekilde araştırılması yoluyla, iklim değişikliği çağında uluslararası ticaretin nasıl yürütüleceğine dair sistemik değişimi savunan ve gün geçtikçe gelişen bir literatüre katkıda bulunuyor.

Makale, ticaretin yürütülme biçiminde bir paradigma değişikliğine duyulan ihtiyacın altını çiziyor. Ticaret, çevre, enerji ve kalkınma için "yeni bir sosyal sözleşme" çağrısında bulunuyor ve ticaretin işleyiş biçiminin, küresel ısınmaya neden olan olumsuz etkileri azaltacak şekilde iyileştirilmesi gerektiğini öne sürüyor. Çevresel mal ve hizmetlerin küresel ticaretinin önündeki engelleri azaltmak için DTÖ çerçevesi daha “yeşil” odaklı olmalı ve gelişmekte olan ülkeler için yeşil teknolojiye erişim mümkün ve uygun fiyatlı hale getirilmeli.

Önerilen çözümler, gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir bir şekilde büyümesine yardımcı olurken, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel çabalara katkıda bulunmanın yeni yollarını sunuyor. DTÖ üyelerinin olumlu bir ticaret ve çevre anlaşmasına doğru ilerlemeleri için bir eylem çağrısı ile sona eren makale, küresel ısınmaya karşı eylemlerin uygulanmasının ve SKH'lere ulaşmanın aciliyetini vurguluyor. Sonuç olarak, makale, tüm paydaşları daha sürdürülebilir ve adil bir küresel ticaret sistemi için işbirliği halinde çalışmaya davet ediyor.

Tüm yazılarını göster