Bu satırlar yazıldığında daha ne seçim sonucu belliydi, ne sonuçlara ilişkin bir ipucu vardı. Ben oyumu kullanıp yazıya başladığımda bazı vatandaşlar oy vermeye yeni gidiyordu.
Ama siz bu satırları okurken seçim sonucu çoktan belli olmuştur. Belki Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalmıştır, belki adaylardan biri kazanmıştır. Meclis’te hangi ittifakın kaç sandalye sahibi olduğu da büyük ölçüde ortaya çıkmıştır.
Dolayısıyla benimki körlemesine bir yazı! Piyasanın bugünkü seyrini belirleyecek sonuçla ilgili olarak elimde hiçbir veri yok. O yüzden körlemesine...
Piyasadaki seyri tayin edecek seçim kuşku yok ki Cumhurbaşkanı seçimi. Sandıktan Erdoğan’ın mı, Kılıçdaroğlu’nun mu galip çıktığına bağlı olarak bugünün gidişatı belli olacak.
Bu çerçevede ilk tepki hiç kuşkusuz dövizde gözlenecek. Zaten en çok merak edilen de bu.
Ne düşündüğümü söyleyeyim:
Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan kazanırsa dövizde hızlı bir artış görülme olasılığı çok güçlü.
Sandıktan galip çıkan Kılıçdaroğlu olursa ilk anda bir geri çekilme bile olabilir, bu olmasa bile öyle hızlı bir artış görülme olasılığı çok düşük.
Seçim ikinci tura kalırsa yine bir dalgalanma yaşanır; o durumda dalga boyunu en çok oyu kimin aldığı ve Meclis’te çoğunluğun kimde olduğu belirler.
Piyasalarda büyük dalgalanmaya yol açabileceğinden endişe edilen bir durum daha var. Hem Cumhurbaşkanı seçimini Kılıçdaroğlu’nun kazanması, hem Meclis çoğunluğunu muhalefetin alması, yani yasama ve yürütmenin tümüyle el değiştireceğinin anlaşılması durumunda mazbatalar alınıp görev devir teslimine kadarki sürede mevcut yönetimin nasıl bir ekonomi politikası izleyeceği merak konusu. Bugüne kadar dövizi tutmak uğruna olmadık adımlar atan yönetim yayı birden bırakır ve dövizin tırmanmasına ve “Bakın daha göreve bile gelmeden piyasayı nasıl alt üst ettiler” der mi? Seçimi kaybeden siyasetçiler bunu yapmak isteyebilir belki ama bürokrasi buna uyar mı, daha da önemlisi bu yöndeki talimatlara uymalı mı?
Kim kazanırsa ne olur?
Döviz, seçimi Erdoğan kazanırsa artar!
Döviz, seçimi Kılıçdaroğlu kazanır, mazbataya kadar politika değiştirilirse yine artar; ama bu kısa süreli olur ve sonra denge oluşur. Görev devir tesliminden sonra ise dövizde şimdiki düzeylere doğru bir geri çekilme yaşanır.
Döviz kuru hiçbir zaman sürekli artmaz. Hele hele alış-satış fiyatları arasında çok büyük bir makas varken alım yapmak pek doğru tercih olmayabilir.
Cumartesi akşamı ve dün bir ara bazı bankaların alış-satış kurları arasındaki fark 5 liraya yaklaştı; küsuratları atarsak 19’a 24 gibi bir denge oluştu. Böylesine bir farkın anlamı “İşlem yapmak istemiyorum”dur. Makas biraz da hafta sonu ve seçim öncesinin özel durumu dolayısıyla bu kadar açıldı ama yine de alış-satış farkının büyüklüğü uzunca bir süredir dikkat çekiyor. Bazı bankalarda ise fark 3.50 lira dolayında. Alış-satış farkı son işgünü olan cuma günü de 2 lira dolayında bulunuyordu.
Fark böyle devam etmez, edemez. Bir şekilde kapanacak.
Ama hangi tutara doğru yaklaşarak kapanacak; alışa mı, satışa mı, önemli olan o.
İşte tasarruf amacıyla döviz almayı düşünenlerin bu aşamada çok dikkatli olması gerekiyor.
Alış-satış kurunun 20’ye 22 olduğunu varsaysak bile 22’den döviz alanın kara geçmesi için, alış kurunun yüzde 10 artması gerekiyor.
Dövizde yükseliş yönünde bir eğilim belirirse bu artış kısa zamanda gerçekleşebilir; şimdi 22’den dolar alıp aldığı fiyata gelinmesi için yüzde 10 artış beklemek durumunda olanlar bir süre sonra bu makasın kapandığını görebilir. Ancak makasın yüzde 10’un çok üstüne çıkması durumunda döviz almak pek doğru olmayabilir.
O üç dönemi unutmayalım
Dövizde seçim sonucuna göre bir tırmanış yaşanırsa sanıyor musunuz ki bu dur durak bilmeksizin devam edecek?
Hızlı bir artış, bir süre sonra keskin bir dönüş yaşanacağına işaret eder. O yüzden çıkış olacaksa da bunun ılımlı gerçekleşmesi en iyisidir.
Bu köşede 19 Nisan’da son yıllarda yaşanan üç keskin dalgalanma dönemine işaret etmiş ve döviz tasarruf etmek isteyenlerin dikkatli olması gerektiğini vurgulamıştım.
Bu dönemlerin ilki 2018’de rahip krizi sırasında yaşandı. Dolar o gergin ortamda hızla artarak ağustos ayında 7 lirayı geçti. Ancak rahip serbest bırakılıp Merkez Bankası da faiz artırınca dolar hızla geriledi ve 7 liranın yeniden görülmesi için tam iki yıl geçmesi gerekti.
İkinci dönemi 2020’de yaşadık. Merkez Bankası yine faiz indirimine gitti, kur tırmandıkça tırmandı ve kasım ayında 8.50 düzeyine geldi. Merkez Bankası’nda başkan değişti, faiz artırıldı ve kur aşağı... Aradan yaklaşık on ay geçti ve dolar 8.50’ye ancak 2021’in ağustos ayı sonunda çıktı.
Üçüncü ve en yakın dönem ise KKM icat edilen dönem... 2021'in eylülünde başlatılan faiz indirimiyle tırmanan dolar aralık ayına gelindiğinde 18’i aştı. Vatandaş “Faiz daha da indirilecek” denilerek adeta döviz almaya yönlendirildi. Sonra vatandaşın dövize hücum ettiği günün akşamı “ansızın” kur korumalı mevduat icat edildi, Merkez Bankası kamu bankaları eliyle piyasaya döviz sürdü ve 18 liralardan döviz alanlar ertesi sabah uyandıklarında doları 11-12 liralarda gördü. Doların yeniden 18 liralara gelmesi için yaklaşık yedi ay geçmesi gerekti.
Aslında bu üç döneme bir dönem daha eklemek ya da son dönemi biraz uzatmak da mümkün. Dolar geçen yıl ağustos ayı ortasında 18.50’ye çıktı ve bir-bir buçuk ay öncesine kadar neredeyse aynı düzeyde kaldı. Şimdi ise vatandaş açısından satış kuru 19.50 dolayında. Yani 2021’in aralık ayında 18 lira olan kur, aradan geçen bir buçuk yıla yakın dönemde öyle çok da fazla artmadı.
Kıssadan hisse!
Döviz bugünden itibaren artabilir.
Ama kaç liraya kadar çıkar, bilemem.
Ancak bildiğim şu; bu artış soluksuz ve aylar boyu sürecek bir artış olmaz. Hızlı bir artış yaşanırsa dönüş de aynı şekilde hızlı ve keskin olur.
Ticarette alırken kazanmak diye bir kavram vardır. Döviz alıp satarak para kazanmak da bir tür ticarettir.