Rekabetçi Kuru benimsediğimizi ilan ettik. İyi de yaptık. Şimdi yapmamız gereken en önemli hamle acele etmeden Merkez Bankası'nın rezervlerini güçlendirmek olacak.
Bugüne kadar 7.00 seviyesinin altında tutmak için kullandığımız 65-70 milyar Dolar civarındaki dövizi, kurları yükseltmeden yavaş yavaş toplamak gerekiyor. Ancak, öncelik tespiti çok önemli.
Merkez Bankası'nın 2018 yılında yayınladığı "TCMB Döviz Rezerv Yönetimi" Raporunda şöyle yazmakta:
"TCMB bilançosunda Yabancı Para Banknotlar YP, Yurt Dışı Bankalar YP ve Rezerv Dilimi Pozisyonu yer almakta olup bu kalemlerin toplamı Merkez Bankası Brüt Döviz Rezervlerini oluşturmaktadır. Diğer taraftan, altın mevcudu brüt döviz rezervi tanımına girmemektedir..."
Demek ki önemli olan TCMB'ye doğrudan müdahale imkanı veren ya da kurlardaki yükseliş esnasında piyasaya acil olarak kullandırabileceği "net rezervleri" artırmak oluyor. Aynı raporda Merkez Bankası'nın rezerv yönetimi uygulamaları şu şekilde ele alınmış:
-Döviz alım/satım işlemleri,
-Döviz depo işlemleri,
-Menkul kıymet alım/satım işlemleri,
-Geri alım vaadiyle alım/satım işlemleri,
-Menkul kıymet borç verme işlemleri,
-Forward döviz alım/satım işlemleri,
-Diğer türev işlemleri.
Buradan da anlaşılıyor ki, Merkez Bankası'nın doğrudan döviz alımı yapmak haricinde bir opsiyonu kalmamış. Çünkü diğer kalemleri çokça kullanmış, bazı kalemler ise şu an itibarıyla kullanım dışı kalmış.
Elbette Merkez Bankasının Dolar/TL'yi 7.00'ın altında tutmak için sarf ettiği rezervin tamamını geri almasını beklemiyorum. Ancak, net rezervlerin eksiden artıya geçirecek bir 9-10 milyar dolarlık alım en azından bir rahatlama sağlayacaktır diye düşünüyorum. Bu hamlenin acele etmeden yapılması maliyetinin yükselmesini engelleyecektir diye düşünüyorum.
Tabii, net rezervlerin 50-60 Milyar seviyesine gelmesi epey bir vakit alacak gibi gözüküyor. Ancak mademki "rekabetçi kur" yaklaşımı öne çıktı, rezerv biriktirmeye başlanması lazım diye düşünüyorum.