Döviz hesaplarında ağaçlara bakmaktan ormanı göremiyoruz

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ "Döviz hesaplarında çözülme başladı" diye sevinmek için çok erken. Hem devamı gelse bile bu çözülme yüksek faiz sayesinde mi, yoksa yüksek kur sayesinde mi?

✔ Döviz hesaplarının günlük ya da haftalık hareketlerine de takılmamak gerek. Bu hesaplar toplam mevduatın hala yarısından fazla.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun 18 Mart Perşembe günü faizi yüzde 19’a çıkarmasından sonra 22 Mart Pazartesi günü döviz tevdiat hesaplarında 6.1 milyar dolar azalma oldu. Bu veri BDDK’ya ait. Ancak BDDK verilerinde parite ve altın fiyatları kaynaklı etkiyi göremiyoruz. Bu etkiden arındırılmış gerçek artış ya da azalışı Merkez Bankası haftalık olarak açıklıyor.

Ayrıca döviz hesaplarındaki günlük iniş çıkışlardan öte biraz uzun dönemli hareketlere bakmak, daha da önemlisi bu 6.1 milyarlık azalma tümüyle gerçek olsa bile gelinen düzeyi de gözden uzak tutmamak gerekiyor.

Karşımızda devasa bir DTH ormanı var ama biz birkaç ağaca takılıp kalmış gibiyiz adeta. Bankacılık sistemindeki mevduatın hala yarıdan fazlası döviz hesaplarında duruyorken bir günlük ya da haftalık hareketten yola çıkıp “İşte döviz hesapları eriyor” demek nasıl mümkün olabilir...

Ama şimdi birileri BDDK’nın bu verisine adeta sarıldı. “Bakın dövizden TL’ye geçiş başladı” diye kasım kasım kasılanlar var. İyi güzel de, döviz hesaplarındaki bu çözülme (devamı gelirse tabii ki) faiz artırma kararı veren Naci Ağbal’ın eseriyse, başkanlık operasyonu niye yapıldı?

Bir yandan Ağbal’ın başkanlığında verilen kararın sağladığı sonuçlara alkış tutulacak ama bir yandan da bu kararı veren kişi, gerekçesi tam bilinmeyen, ancak tahmin edilen nedenlerle görevden alınacak.

Bir seçim yapın!

Eğer faizin yüzde 19’a çıkarılması kötüyse, bunu söyleyin!

Faizin yüzde 19’a çıkarılması kötü ama bunun sağladığı döviz hesaplarındaki azalma iyiyse, bari bunu sahiplenmeyin!

Ayrıca, döviz hesaplarındaki azalma kurun yükselmesi sonucu gerçekleşiyorsa kuru daha da artıracak adımlar atmaktan çekinilmeyecek demektir. Buyurun, ilk toplantıda, hatta daha da önce faizi artık yüzde 15’e mi, 10’a mı, 5’e mi çekerseniz çekin ve dolar da 9 mu olur, 10 mu, daha mı fazla; böylece herkes elindeki dolarları satsın. Ama öylesine yüksek kur döner dolaşır bumerang gibi ekonomiyi, vatandaşı vururmuş, ne gam!

Deneyip yanıldık, ne olmuş!

Türkiye’de 2018 yılı başından bu yana faiz konusunda adeta fikir jimnastiği yapılıyor. Sanki “Ne yapmazsak ne olur, hadi bir deneyelim” dercesine gerekli adımlar zamanında atılmıyor, hatta tam tersi yapılıyor ve sonra da “Tamam tamam vazgeçtik, o adımı atalım” diye durum düzeltilmeye çalışılıyor.

2018 başından bugüne kadar olan dönemin ay sonları itibarıyla politika faizi ve DTH gerçekleşmesi grafikte bize her şeyi söylüyor:

“Faizi artırırsan dövizden uzak dururum, yok eğer faizi düşürürsen ben de yeniden dövize koşarım...”

Biz bir anlamda “Hem karnım doysun hem pastam dursun” misali enflasyon yüksek seyrettiği halde faizimiz düşük olsun ama vatandaş dövize hücum etmesin istiyoruz.

İyi de biz çift paralı bir ekonomi olarak bunu önleme şansına sahip değiliz ki. Bir de birileri kalkıp faizin çok düşük olduğu ABD’den, Avrupa’dan örnekler vermiyor mu! Sanki oralarda ikinci bir parayla tasarruf ediliyormuş gibi.

 

KURUN DA GÖZÜ KULAĞI FAİZDE!

Yine aynı dönem, 2018 başından bugüne kadar olan üç yıl üç ay... Merkez Bankası’nın politika faizi ile dolar kuru nasıl seyretmiş, ona da baktık.

Tablo çok net; kur yükselmeye başlayınca faiz artırılmış ve kurdaki tırmanış frenlenmiş, hatta dövizde bir geri çekilme sağlanmış. Ne zaman ki faiz fazlaca düşürülmüş, bu sefer kur yeniden tırmanışa geçmiş. Ters yönlü bu ilişki neredeyse hiç değişmemiş.

Ta ki son operasyona kadar. Daha önce de değindik, yine hatırlamakta yarar var; zaten son operasyon başlı başına bir maharet!

Önceki hafta hem faizi artırdık, ki amaç kur ve enflasyonu frenlemekti, ama faiz kararının hemen sonrasında öyle bir operasyona da imza attık ki faizin yanı sıra kuru da tırmandırdık. Kurdaki bu artışın “meyvelerini” de yakında toplar, enflasyon olarak kucağımızda buluruz.

Tüm yazılarını göster