İkinci Dünya Savaşı daha bitmeden 1944’de IMF ile birlikte hayata geçen Bretton Woods sistemi 1970’li yılların başında yıkılınca, merkez bankaları paralarını neye bağlayacaklarını bilemediler. Çünkü yaklaşık 25 yıllık dolar, altın ilişkisine dayalı sistem çökmüştü. Üstelik bu çöküş de güvendikleri dağ olan ABD dolarının patronu Fed ipi çeken olmuştu. Bu şaşkınlık seksenlere kalmadan sona erdi. ABD doları yine sağlam rezerv para koltuğuna oturdu. Ülkeler ulusal paralarını belli bir pariteye bağlamasalar da döviz rezervlerini ABD doları cinsinden tahvillerde (kısaca ABD doları aldılar) tuttular. Üstelik bu eğilim güçlü olunca ABD bütçe açığını seignorage (senyoraj) gelirleri ile rahatlıkla finanse etti. ABD doları gücünü koruduğu sürece de bu böyle sürecekti. Nitekim 2000’li yıllara girilirken dünyada merkez bankalarınca tutulan rezerv paranın %71’i dolardı.
Kaynak: https://blogs.imf.org/2021/05/05/us-dollar-share-of-global-foreign-exchange-reserves-drops-to-25-year-low/ Erişim tarihi 27 Mayıs 2021
Merkez bankalarının bu tercihi Euro’nun kullanılmaya başlanması ile birlikte değişmeye başladı. Euro da pastadan pay almaya başladı. Euro’nun kullanılmaya başlanmasının hemen ardından patlak veren 2008 krizinde doların dünya toplam rezervi içindeki payı %62’ye kadar geriledi. Kriz ile birlikte Çin ile girilen ticaret-kur- savaşının etkisi ile bu oran çok düşmedi, hatta 2014 sonrası biraz yükseldi. Ancak salgın ile birlikte tabloda küçük de olsa değişme görüldü ve dünya rezervi içinde doların payı %59’a geriledi. Doların yerine payını artıranlar Euro, İngiliz Poundu, Japon Yeni ve Çin Renbinmi’si oldu. Bu paraların toplam rezerv içindeki payları %1-2 aralığında yükseldi.
Küçük de olsa rezervlerdeki bu değişim dolar dünya rezerv para olma kimliğini yitiriyor mu sorusunu gündeme taşındı. Daha önce de yazmıştım doların rezerv para olmasının altında üç neden yatmakta. Bunları sıralayalım:
-İlki ABD’nin karşılaştırılamayacak büyüklükte bir askeri güce sahip olması. SIPRI’nin (Stockholm Internatıonal Peace Research Instıtute) 2020 yılı raporuna göre dünyada silahlanma harcamasında 778 milyar dolar ile ABD ilk sıradadır ve toplam harcamaların %40’nı yapmaktadır.
-ABD 20,8 triyon dolar ile (2020) dünya ekonomisinin %24,1’ine sahiptir. Sadece bu rakam bile ekonomik gücünü göstermektedir. Unutmamamız gereken bir başka olgu da dünyada halen yüksek teknoloji üretmekte ve Ar-Ge’de ABD yine ilk sıradadır.
-ABD sahip olduğu ekonomik ve askeri güç sayesinde aynı zamanda büyük bir siyasi güce sahiptir. Bunun örneklerini kendi ülkemiz açısından bile verebiliriz. Somuta indirgemeyelim, alınanalar oluyor.
Sonuç olarak ABD Doları’nın rezerv para koltuğunun taliplisi çok fakat o koltuğu dolduracak çapları yok. Bir süre de olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Yani tartışma geçici.
Okuma Önerisi: İktisat ve Toplum Dergisi, Mayıs sayısı. Bu sayıda dünya da merkez bankalarının rolü tartışılıyor.