Dünya piyasalarındaki coşkunluk hâli sürüyor. En önemli borsa endeksi olan S&P 500 geçen haftayı 3329 seviyesinden kapattı. Yılbaşından beri bu endeksteki yükseliş oranı yüzde 3.7 oldu. 2019’un sonlarında yazdığım değerlendirme yazılarında, başkanlık seçimine kadar S&P 500’de yüzde 5-10’luk bir yükseliş alanının olabileceğini belirtmiştim. Bugünkü seviyelerden sonra, bir yüzde 5’lik artış daha görebileceğimizi düşünüyorum. S&P 500 ve Şangay gibi endeksler bu şekilde devam etsin ki, Türkiye’nin içinde bulunduğu gelişen ülkeler grubuna yönelik olumlu bakış açısı değişmesin.
Finans piyasalarındaki dengeler değişiyor. Örneğin, ‘‘Amerikan Doları’na dünyada ilgi artarsa, global piyasalar sıkıntı yaşar’’ yerleşik bir düşüncedir. Çok gerilere gitmeyelim. Son 7.5 aya bakalım. Bu zaman diliminde, vadeli işlem piyasalarında, spekülatörler majör paralar karşısındaki ‘‘dolar-alım’’ pozisyonlarını 31 milyar dolar azalttılar. Bu durumun doların değeri üzerindeki olası etkilere yazının son bölümünde değineceğim. Önce dolar pozisyonlarındaki bu değişimlere, risk iştahı penceresinden bakalım. Bu süreçte riskli finansal varlıkların fiyatları hızla arttı. Korku göstergeleri olarak bilinen oynaklık seviyeleri tarihin en düşük seviyelerine geldi. Önemli paralar arasında, en düşük faize sahip olanlar Japon Yeni ve eurodur. Fed, faizi geçen yıl 75 baz puan (yüzde 0.75) indirmesine rağmen, doların euro karşısındaki mevcut faiz avantajı 250 baz puandır. Yen ve eurodan borçlanıp, yüksek faize sahip para biriminde pozisyon açmak bir yatırım stratejisidir. Risk alma iştahı yüksek yatırımcı, Türk Lirası gibi riskli ve çok iyi faize sahip bir parayı düşünebilir. Risk almayı pek sevmeyen oyuncu, dolar gibi risksiz ve iyi faizli parayı tercih edebilir. Kısacası, geçmişten farklı olarak, doların kuvvetli olması finansal piyasalarda bir tedirginlik yaratmıyor. Bu noktada, büyük merkez bankalarının son on yılda piyasalara fazlaca müdahale etmelerinin klasik işleyişi bozduğu tartışılabilir.
Yatırımcılar riskli varlıkların peşine takıldılar. Bu durum yakın gelecekte de değişmeyecek. Spekülatörlerin dolar alım pozisyonları 7.5 ayda 31 milyar dolar azalmasına rağmen, hem dolar endeksi, hem de Fed’in yayımladığı ticaret ağırlıklı dolar endeksi bu zaman zarfında yükseldi. Amerikan ekonomisinin performansı rakiplerinden daha iyidir. Doların bariz bir faiz avantajı da bulunuyor. EUR/USD ve USD/JPY gibi büyük işlem hacimlerinin döndüğü çapraz kurlarda, hareketler kademeli olur. Doların daha da yükselmesi için her türlü temel faktör oluşmuş durumdadır.