Bir anlamda en son söyleneceği en başta söyleyip başlıktaki sorunun yanıtını verelim...
Dolarda 31 Mart yerel seçimlerinden sonra, geçen yılın mayısındaki seçimin ardından yaşandığı gibi bir tırmanış yaşanma olasılığı çok çok az, hatta neredeyse hiç yok.
Ne bu seçime yaklaşırken geride kalan dönemin koşulları geçen seçimle aynı, ne de dolarda ortaya çıkan artış ya da biriken tortu...
Gelin şimdi niye böyle düşündüğümüzü verilerle destekleyerek anlatmaya çalışalım...
Döviz kaygısı bitmez
Hiç bitmeyen kaygımızdır; günün birinde doların tırmanıp gideceğini düşünürüz hep...
Hele hele döviz uzun süre yatay ya da yataya yakın gitmişse, götürülmüşse bu tırmanışın kaçınılmaz olduğu kanısı iyiden iyiye hakim olur...
Böyle düşünmekte de pek haksız sayılmayız; dönem dönem dolarda patlama yaşandığı olmuştur. Sonuncusunu da geçen yılki seçimlerden sonra yaşadık.
İşte şimdi de benzer kaygılar içindeyiz. Dövizin uzun süredir yatay gittiğini, bu yüzden de seçim sonrasında zincirlerinden kurtulacağını düşünüyoruz.
Ama göz ardı ettiğimiz bazı detaylar var.
Döviz, Mayıs 2023 seçimlerinden önce neredeyse yataya çok yakın seyretmişti. Oysa şimdi öyle değil.
Mayıs 2023 seçimleri öncesi kur adeta sabitlendi, doğru. Türk parası artık değer yitirmiyordu, dolar aylarca neredeyse sabit kaldı. Mayıs seçimi bitti, doları tutma gerekliliği ortadan kalktı ve haziran ve temmuz toplamında tam yüzde 34 artış oldu.
İşte şimdi de aynı kaygı yaşanıyor...
Dolarda mart seçimi geride kaldıktan sonra geçen yılkine benzer bir tırmanış olup olmayacağı tartışılıyor. Belki doğru ifadeyle bu tırmanışın olup olmayacağı değil, ne kadar olacağı tartışılıyor.
Adeta bahisler açılmış gibi! Zaten en yüksek tahmin en gerçekçi tahmin gibi bir algı var, o yüzden de sayılar havada uçuşuyor.
Peki doların geçen yılki gibi bir tırmanış gösterme olasılığı niye çok az, hatta hiç yok, bunu irdelemeye çalışalım...
Geçen yılki boyutta olmaz, çünkü...
Bu köşeyi izleyenler, benim belli varsayımlara dayalı tahminleri sayısal olarak ifade etmenin ötesinde hiçbir zaman dolar tahmini yapmadığımı bilir. Aslında Türkiye’de döviz kuru tahmini yapılamaz zaten. Ama yapan yapıyor, onlara da tabii ki sözümüz yok.
Gelelim bu yılki seçim sonrasında niye geçen yılki boyutta bir hareket olmayacağına...
Geçen yılki ölçüde bir hareket olmayacağını dile getirirken bir kur tahmini yapıyor değilim ama eğilime ilişkin söyleyeceklerim elbette var.
Bu yılla geçen yıl aslında benzer görünmekle birlikte epeyce farklı.
Önce geçen yılın verilerine bakalım...
2022’nin eylül ayını 100 kabul ederek bir dolar endeksi oluşturduk. Buna göre Eylül 2022’de 100 olan dolar, Mayıs 2023’te 107.68’e çıktı. Sekiz aylık artış yalnızca yüzde 7.68. Sonraki iki ay ise, girişte de belirttim, o sekiz aydaki düşük artışın acısının çıktığı felaket ayları oldu.
Gelelim bu yıla...
Bu kez seçim öncesi sekiz ayı esas almak için 2023’ün temmuz ayındaki dolar kurunu 100 kabul ediyoruz. Doların şubat ayı ortalaması bugüne kadar 30.45 lira oldu. Şubat ortalamasının 31, mart ortalamasının 32 lira olacağını varsayabiliriz. Bu durumda, Temmuz 2023’te 100 olan dolar endeksi, yüzde 21 artışla Mart 2024’te 121’e çıkacak.
Şimdi dikkat; dolarda geçen yılki seçim öncesinin sekiz ayındaki artış yaklaşık yüzde 8’di, bu yılki seçim öncesinin sekiz ayındaki artış ise yüzde 21.
-Geçen seçim öncesindeki yüzde 8 artışın üstüne iki ayda yüzde 34 artış gelmişti.
-Bu yılki seçim öncesindeki yüzde 21 artışın üstüne iki ayda yine yüzde 34 artış gelir mi? Gelmez!
Zaten mart ayı ortalamasının 32 lira olması muhtemel görülen dolar birkaç ayda yüzde 34 daha artsa nerelere varır, bir düşünsenize!
Bu arada kur artışına ilişkin varsayımda bulunurken hiç kuşku yok ki enflasyonu da dikkate almak gerekir; o da başka bir yazı konusu.
Aynı olması da şart değil
Kaldı ki, her seçim öncesi ve sonrasının toplam kur artışının mutlaka aynı düzeyde oluşması da beklenmez.
Örneğin geçen yıl kurun rekor artış gösterdiği haziran ve temmuzdaki faizle şimdiki faiz arasında dağlar kadar fark var.
Politika faizi geçen yıl 23 Haziran’a kadar yüzde 8.5 olarak uygulanmış ve o tarihten itibaren yüzde 15’e çıkarılmıştı.
Faiz 21 Temmuz’da tahminler en az 5 puan artışken yalnızca 2.5 puanlık artışla yüzde 17.5’e çıkarılınca piyasaya bir karamsarlık hakim olmuş ve bütün bunlar dövizin hızla artması sonucunu doğurmuştu.
Oysa şimdi faiz yüzde 45 ve bu oran uzun süre değişmeyecek.
Yüzde 45’in yeterli olup olmadığı tartışmasından bağımsız olarak söylüyorum; en azından geçen yılki oranlarla arada çok fark var.
Dolayısıyla geçen yılla bu yıl arasında faiz gibi dövizin değer değişimini belirleyecek temel etkende çok farklı bir düzey söz konusu. Diğer tüm etkenler aynı olsa bile (ki o etkenler de aynı değil), faizin düzeyinden kaynaklanan önemli bir fark bulunuyor.