Kim mi, nedir mi?
Moşe, İsrail’e göçme kararı almış. Rusya’dan ayrılırken havalimanında bavullarını didik didik aramışlar. Bavulun birinden bir Lenin büstü çıkınca gümrük memuru sormuş: “Bu nedir?”. Moşe: “Yanlış soru soruyorsunuz. Bu nedir demeyeceksiniz, bu kimdir diyeceksiniz” demiş. Sonra da devam etmiş “Bu, dünya emekçilerinin lideri Lenin. Onu İsrail’e gitsem de unutmayacağım. Bir emekçi olarak zaten kendisi yüreğimde, beynimde. Ama oturma odamda da bu büstü her daim karşımda göreceğim”. Rus gümrükçü memnuniyetle gülümsemiş, geçiş vizesini vermiş. Moşe Rusya’dan ayrılmış. Bu kez İsrail gümrüğünde yine benzer bir durum ortaya çıkmış. Bavuldan çıkan Lenin büstünü gören gümrükçü sormuş: “Bu nedir? Moşe: “Yanlış soru soruyorsunuz. Bu nedir demeyeceksiniz, bu kimdir diyeceksiniz” demiş. Sonra da devam etmiş “Bu, dünyanın başına komünizm belasını açan Lenin. Onun yüzünden Sovyet Rusya’da çok çektim. O kötü anılar hep yüreğimde, beynimde. Ama oturma odamda da koyacağım ki, o feci günleri unutmayım.” İsrail’deki gümrükçü de gülmüş, “Tamam, kapatın bavulları” demiş. Moşe gümrükten geçmiş. Oğulları ve torunları Moşe’yi büyük sevinçle bağırlarına basmışlar. Moşe bavullarını açmış, herkese hediyelerini vermiş. Derken Lenin büstü ortaya çıkınca torunlardan biri sormuş “Bu kimdir?”. Moşe “Yanlış soru soruyorsun. Bu kimdir demeyeceksin, bu nedir diyeceksin. Bu, yirmi dört ayar altın bir büsttür”.
Yanlış soru
Her zaman doğru soruyu sormak gerekir. Örneğin, bir süredir sorulan bir soru beni çok rahatsız ediyor. “Neden geçmediğimiz yolun, kullanmadığımız köprünün parasını biz ödüyoruz?” deniyor. Ülkelerde alt-yapı dediğimiz otoyol, köprü, Avrasya Tüneli, havalimanı gibi yatırımları devlet yapar. Vergiyi bir ülkede vergi mükellefi öder. Bu vergiler bir havuzda toplanır. Ve alt-yapı yatırımları bu vergi gelirleri ile ödenir. Bu ödemeler yapılırken de acaba bu alt-yapı yatırımını bu vergiyi ödemiş olanlar mı kullanacak diye bakılmaz. Örneğin, İstanbul’da oturan bir kişi Şırnak’taki bir köprüden geçmese de verdiği vergi ile ödemede katkısı olacaktır. Bu nedenle “Neden geçmediğimiz köprünün parasını biz ödüyoruz?” sorusu yanlış bir sorudur. Peki, doğru sorular ne olmalıdır?
Doğru sorular ne olmalıdır?
Bütün sorun, kamu-özel işbirliği projeleri uygulamalarından çıkmaktadır. “Kamu özel iş birliği” şöyle tanımlanmaktadır: “kamu ile özel sektör arasında bir malın veya hizmetin topluma sunulması için yapılan kurumsal ve sözleşmeye dayalı bir iş birliği” dir. Örneğin, son dönemlerde tartışma konusu yapılan köprü, otoyol, şehir hastaneleri, havalimanı projeleri, bu tip iş birliği ile gerçekleştirilmiş projelerdir. Mademki, bu projelerin ödemesi ister doğrudan ister dolaylı milletin cebinden çıkmaktadır, sorulması gereken doğru sorular şunlar olmalıdır diye düşünüyorum.
- Maliyet nedir?
“Geçen de ödüyor, geçmeyen de ödüyor” söylemleri yerine, önce bu projelerin maliyetini bilme gereği vardır. Yüklenici firmalara kaç yıl ve ne kadar ödeme yapılacaktır? Bu projeler kaça yaptırıldı? Benzer projeler başka yerlerde kaça yapılıyor? Acaba ucuzluğunu görüp yabancılar kıskanır da nazar değer kaygısı ile mi bazı bilgiler paylaşılmıyor?
- Geçiş ücretleri neden pahalı?
Bir tavuğun üstünden eski model kaplumbağa araba geçmiş. Tavuk silkinip kalkmış. “Ne horozdu be” demiş. Bu yeni köprülerden ve otoyollardan geçtiğinizde de alınan parayı görünce o tavuk gibi hissediyor, “Ne geçişti be” diyor insan.
- Garantiler nasıl işliyor?
Otoyollardan ve köprüden garantili geçiş sayısı, şehir hastaneleri için hasta sayısı garantisi verildiği söyleniyor. Eğer gerçekleşen sayılar bu garantilenen sayıdan az ise yüklenici firmalara para ödeniyor. Acaba bu rakamın üstünde olursa ne oluyor? Hasta sayısı garantisi bir yere kadar, ama ya proje mezarlık projesi olsaydı garanti nasıl olurdu?
- Şehir hastaneleri neden şehir dışında?
Hadi kışlalar kalkışma tehdidine karşı şehir dışına taşındı varsayalım. Ama doktorların ellerindeki neşterlerle bu anlamda bir tehlike oluşturacaklarını sanmıyorum. Hadi şehir dışına kuruldular, peki isimleri neden hâlâ şehir hastanesi?
- Şehir hastanelerinde hizmet ne kadar etkin ve verimli?
Hastane sektöründe verimli ve etkili hizmet için optimal yatak sayısı nedir? Bizim şehir hastanelerindeki yatak sayısı bununla karşılaştırılırsa durum nedir?
- Anlaşmalar neden yabancı para cinsinden yapılmış?
Projeler Türkiye’de yapılıyor. Buna rağmen anlaşmalar neden yabancı para birimi ile yapılıyor? Acaba yüklenici firmalar enflasyonun etkisinden korunmak için mi anlaşmalarda yabancı para istediler? TÜİK’in endekslerine güvenmiyorlar mı?
- Sözleşmeler ne biçim bir sırdır?
Mademki, bu sözleşmeler kamu ile özel sektör arasında yapılmaktadır, bu sözleşmeleri kamunun bilme hakkı vardır. “Ticari sır” gerekçesi ile sözleşmelerin kamudan saklanması düşünülemez. Sır, kimin sırrıdır? Şeffaflık, bütün söylentileri önler, kötü niyetli dedikoducuların sesini keser.
Sonuç
Doğru soruyu sormak gerekir. Gerçek, ancak sorularla ve şeffaflıkla ortaya çıkar. Şeffaflık, demokrasilerin vazgeçilmez değerlerinden birisidir.