Dün uzun süredir devam eden spekülasyonlar sona erdi, ve asgari ücret artış oranı yüzde 30 olarak açıklandı. Öncesinde medyada yüzde 25’ten yüzde 50’ye kadar çok farklı oranlar zikrediliyordu. Ancak ağırlıklı olarak yüzde 35 ve üstü tahmin edilmekteydi. Şahsen yüzde 30’un üzerinin dezenflasyon programı açısından riskli olacağını düşünmekteydim. Nitekim sağduyu hakim geldi ve hükümet popülizmi tercih etmeyerek doğru olanı yaptı. Böylelikle de ara ara ortaya çıkan “acaba enflasyonla savaşmada havlu atılacak mı?” gibi yorumların da önü kesilmiş oldu.
Asgari ücretin dolar bazında seyri de çok tartışma konusu olmakta. Son 25 yıla baktığımızda 1999’da yaklaşık 183.47 dolar olan asgari ücret 2024’te 578 dolara ulaşmış gözüküyor. Tabii ki, bu 25 senede ABD’de oluşan enflasyonun etkisini de hesaplamak gerekir. 1999’daki 1 doların bugünkü değeri yaklaşık 1.85 dolar. O günkü asgari ücreti bugüne getirdiğimizde 339.42 dolar yapıyor ki bu bile bugünkü rakamın çok altında. 2025 için yapılan artışla birlikte (eğer yeni sene başı kurunu 35.30 alırsak) asgari ücretin dolar değeri 626 dolara yükselmiş olacak. Üstelik 2025’te değerli TL politikasına devam edileceğini de dikkate aldığımızda, asgari ücretin yıl içindeki dolar bazındaki erimesi de düşük kalacak. Eğer 2025 için yüzde 25 bir dolar devalüasyonu öngörsek bile sene sonunda asgari ücret 500 doların üzerinde kalacak.
Türkiye’deki asgari ücreti diğer iktisadi düzeyi bize benzer ülkelerle kıyasladığımızda durumumuzun kötü olduğu söylenemez. Ancak burada ilginç bir durum da söz konusu. Bugüne kadar bu tip ülkeler arası karşılaştırmalar yaparken, hep Türkiye’nin satın alma gücü paritesi pozitif etki yaratıyor, bizim asgari ücretin SAGP’ye göre hesaplanan değeri hep yüksek çıkıyordu. Artık öyle değil. Ben SAGP olarak Big Mac Index’i kullanmayı tercih ediyorum. (Zaten SAGP’yi resmi enflasyon rakamlarından hesaplamaya kalksak çok yanlış yerlere varabiliriz.) Bugün ABD’deki ortalama bir Big Mac fiyatı 5.23 dolar. Türkiye’de bir Big Mac fiyatı ise 5.54 dolar! Diğer bir ifadeyle Türkiye’de hamburger yemek ABD’den yüzde 6 daha pahalı! Bu değerli TL nedeniyle asgari ücrete SAGP düzeltmesi yapmanın da bir anlamı yok. 2025’te asgari ücretin dolar bazında ortalamasını 570 dolar alırsak, OECD’de yer alan Doğu Avrupa ülkelerinin çoğuna yaklaştığımızı, ve Avrupa dışında yer alan Şili, Meksika ve Rusya gibi ülkeleri geçtiğimizi söyleyebiliriz. (Tabii, bir de asgari ücretin bir ülkedeki maaş ortalamasına göre oranı kriteri var, ve o kriterde Türkiye kötü bir yerde. Ancak, bunun sebeplerinden biri de bir kısım ücretin kayıt-dışı olarak ödenmesi.)
Her şeye rağmen yaşanmakta olan enflasyona göre asgari ücret artışının düşük kaldığı muhakkak. Ancak bu durumun enflasyonla savaşımda gerekli olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Neticede enflasyonun her türlüsü zararlıdır. Zarar 2 boyutludur. Birincisi yüksek kronik enflasyon ekonomilerin orta vadede denge büyüme oranlarını senede yaklaşık 1 puan kadar azaltır. İkinci zararı ise enflasyondan en çok etkilenenlerin alt gelir grupları olmasıdır. Yüksek enflasyon gelir dağılımının daha da bozulmasına sebep olur. Enflasyona ne kadar hızlı ve kararlı müdahale ederseniz de, o kadar çabuk netice alırsınız. Müdahalede ne kadar gecikirseniz, netice de gecikir. Zaten bir miktar gecikme durumu var. Bütçe açığı nedeniyle ekonomi yeterince soğumuyor. Enflasyon beklentilerinde katılık söz konusu. Bu şartlar altında daha yüksek bir asgari ücret artışı yapılması yanlış olacaktı.
Tabii, asgari ücret kararının bugünkü Merkez Bankası kararlarına mutlaka etkisi olacaktır. Hatta Hükümet içerisinde şöyle bir pazarlık bile yapılmış olduğunu düşünüyorum: “Siz asgari ücreti yüzde 30’da tutun, biz de faizleri 2.5 puan indirtelim.” Her ne kadar son günlerde faiz indirim beklentileri yüksek beklenen asgari ücret artışı ve Fed’in bir süre için faiz indirimlerine ara verme sinyali ile 1.5 puana kadar gerilemiş ise de, daha önce de belirttiğim gibi 2.5 puanlık indirimin daha doğru olacağını düşünüyorum. İleriye dönük enflasyon projeksiyonlarına baktığımızda yüzde 47.5 yeterince yüksek bir oran. Ayrıca, ister istemez sene başında enflasyonda bir sıçrama yaşayacağımız için, bundan sonra MB’nin Mart 2025’e kadar başka bir faiz indirme şansı da olmayacak.