Doğaltaş ihracat hedefim neden şaştı?

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Saha gözlemlerini yaygınlaştırma ve derinleştirmemizde ilk katkıyı ESO’da Mümtaz Zeytinoğlu sağlamıştı. Cemil Çakmak ve Kenan Mortan’ın BİYAR şirketinin örgütlemesiyle Anadolu’nun derinliklerinde dolaşırken gezmeden, görmeden ve sormadan ülkeyi tanımanın imkansızlığını kavramıştık. ŞİŞECAM’ın imkânlarıyla da gözlemlerimizi sınırlar ötesine taşıma fırsat yakaladık. DÜNYA gazetesi, iş dünyasıyla iç içe olmanın kapılarını açtı. EKONOMİ gazetesi de birikimlerimizi paylaşarak çağımızın en önemli gücü olan “etkileşimi” sürdürmemizin kanallarını açık tutuyor.

Saha çalışmalarımızı destekleyen başka kahramanlar da var: Efendioğlu Mermer’in ortaklarından Ergün Efendioğlu gibi. Ciddi emek, zaman ve para harcayarak Orhangazi’de derinliğine saha gözlemleri yapmamızı; ulaştığımız yargıları bir kitaba dönüştürmemizi sağladı. Ayrıca İzmir’de düzenlenen “Mermer Fuarı”nın oluşturduğu platformda sektör ilgileriyle görüşme, bilgilerimizi yenilime olanağı yaratıyor. Ergün Efendioğlu, bu yıl 27-29 Nisan günlerini kapsayan. Fuar gezimizde çok sayıda sektör mensubuyla görüşme, düşüncelerini alma fırsatı yarattı. Kendisine içten teşekkürümü iletmek isterim.

İzmir’deki mermer fuarında bu yıl farklı bir arayışa yöneldim: Ülke genelinde “2023 Hedefleri” belirlenirken, bir dizi yazıyla katkı yapmak istemiş; öngörülerimi paylaşmıştım. Öngörülerime göre, 2023’de doğaltaş ihracatı 10 milyar dolar hedefine ulaşacaktı. Ulaşamadı, ulaştığımız yer, öngördüğümüzün üçte biri düzeyinde kaldı.

Varsayımlarım gerçekleşmedi

Yurtiçinde ve yurtdışında sahalarda elini taşın altına koymuş iş insanlarının görüşlerini de alarak kendimi sorguladım. Öngörülerimi yönlendiren “varsayımları” gözden geçirdim:

1) Ülkemizdeki doğaltaş rezervinin dünya rezervinin yüzde 30’ları düzeyindeydi; renk ve desen zenginliği bakımından da değişik zevklere yanıt verecek bir yeraltı kaynağına sahiptik. Bu potansiyel varlık nedeniyle “arz cephesinde” herhangi bir kısıtlama gözükmüyordu. İyi örgütlenebilirsek, blok ya da işlenmiş doğaltaş ihracatını birkaç misli artırılabilecekti.

2) Doğaltaş bir yeraltı kaynağıdır; “yüksek katma değerli” alandır. Ülkemizin kıt kaynaklarından biri olan “döviz getirisi” dikkate alınarak, konu kamu yetkilileri tarafından ciddi biçimde “teşvik sistemleriyle” desteklenecekti.

3) MTA ön aramalarını hızlandıracak, yeni yasal düzenlemelerle girişimcilerin arama ve ruhsatlandırma sistemi uzun dönemli gelişme yaratacak güvencelerle donatılacaktı. Ruhsat güvencesi, ülkenin genel yararlarını dikkate alacak biçimde sağlanacak; ruhsatlar haksız rekabeti önleyici bir anlayışla düzenlenerek ihracat gelirinin artırılması özendirilecekti.

4) Ruhsat verilirken, yapılan “güvenlik soruşturmalarında” gecikmeleri ortadan kaldıran, tekrarlardan kaçınan anlayış egemen olacaktı. Soruşturmalarda “meşhuru meçhule sormayan”, gerçek uzmanlık bilgisi esas alınacak; girişimcinin kim olduğundan çok ne yaptığı bilinciyle hareket edilecekti.

5) Ruhsat verilirken, birbirine yakın alanlarda çok sayıda ruhsat verilmesinin yarattığı “fiyat odaklı” rekabeti önlenecek; sektörde kendi ayağına kurşun sıkan fiyat uygulamalarını önleyici düzenlemeler yapılacaktı.

6) Doğaltaş ocak işletmeleriyle ilgili izinlerde aksamalar ve gecikmeler belirlenecek, sorun yaratan uygulamalar kaldırılacak, tek elden hızlı işlemler yürütülecekti.

7) Çevreci anlayışlar ile doğaltaş işletmeciliği arasında birbirini anlamayı engelleyen önyargılar üzerine gidilecek, çevreyi koruyan ama yeraltı zenginliğini de değerlendiren bir “ortak anlayışa” ulaşılacak, “ortak dil” yaratılacaktı.

8) Orman Genel Müdürlüğü ile doğaltaş işletmecileri bir araya gelerek, aramaları zorlaştıran, ulaşımı engelleyen, çevreyi kirleten sorunların nasıl çözüleceğine ilişkin uzlaşma sağlanacaktı. Bu uzlaşı, yatırımları caydırıcı olmayan, bazı kesimlerin “kendini polis, başkalarını hızsız” gören saptırılmış algılarını düzeltecekti. Ülke insanının genel yararını gözeten bir tutum ve davranış yoluna girilecekti.

9) Zeytin Yasası gibi özel koruma yasası, İspanya ve İtalya gibi zeytin üretiminde önde gelen ülkelerdeki uygulamalar esas alınarak yenilecekti. Uygulamalar, yatırımı aksatmayan, ama zeytin üretimine de ciddi zararlar vermeyen bir yol ve yöntem izleyecekti.

10) Sektöre, gerekli uzmanlığı olmayanların giriş yapmalarının yarattığı olumsuzlukları gideren, sektöre girişte ölçüler koyan ve uzmanlık arayan ilke ve kurallar ödünsüz biçimde uygulanacak ve denetlenecekti.

11) Ocak işletmeciliğinde verimlilik yenilikleri yakından izlenerek, blok ölçüleri ile taşıma sistemleri, işleme makineleri arasında bütüncül dengeler kurulacak, atık ve kayıpların minimize edilmesi için siyasi irade, bürokrasi, doğaltaş yatırımcısı, sivil toplum örgütleri bilgiye dayalı işbirliklerini yaygınlaştıracak ve derinleştirecekti.

12) Özellikle doğaltaş işlemesi aşamasında kazanılan deneyim ve birikimle, küresel ölçekte inşaat müteahhitlerini, mimarları ve uygulamacı ustaları örgütleyen yeni yapılanmalarla küresel pazarların kapsama alanı genişletilecekti.

13) Ölçek ekonomisinin yararlarına erişemeyen küçük ölçekli doğaltaş işletmelerinin “vahşi konsolidasyon” yerine, teşvik sistemleriyle birleşmeleri, ortaklıklar kurmaları ve işbirlikleri yapmaları özendirilerek, küresel ölçekte rekabet edebilen ölçeklerde, teknolojik donanımlı ve yönetişim kalitesi olan firmaların oluşturulmasına bütün aktörler katkı yapacaktı.

14) Sektörle ilgili sivil toplum örgütleri iletişimi yoğunlaştıracak ve derinleştirecekti. İletişim kopuklukları olmayacaktı; pazar araştırmalarıyla net bilgi akışı hızlanacaktı, geleneksel pazarlarla birlikte yeni pazarlara açılım sağlanacaktı. Daha da önemlisi sektörde yurtdışı pazar etkin biçimde koordine edilerek, fiyat rekabeti önlenecek, sektördeki iş insanları birbirinin ayağına kurşun sıkmayacaktı.

İkna edecek birisini arıyorum

Özetleyerek paylaştığımız varsayımların hayata taşınamamasının hiçbir haklı gerekçesi olamazdı. Doğaltaş işiyle uğraşanların yararlarıyla, toplumun yararlarını bu kadar örtüştüren bir alanda gerekli önlemlerin alınmamış olması düşünülemezdi; o nedenle doğaltaş sektöründe gerekli büyüme sağlanabilirdi; 10 milyar dolar hedefine ulaşılırdı.

İster yerinde bulun, isterse çok saf beklentiler olarak değerlendirin, sektörle ilgili gözlem yapan biri olarak paylaştığım varsayımlarla doğaltaş ihracatıyla ilgili öngördüğüm hedeflere ulaşılacağını düşünüyordum.

Şimdi geldiğimiz noktada, geriye dönüp kendimi sorguladığımda, zihni modelimin varsayımlarının hemen hepsinin şaştığını görüyorum.
Kimse savunmaya geçmesin. Kimse kendini “sütten çıkmış ak kaşık” olarak görmesin. Hepimiz kendimizi sorgulama özgüveni gösterelim; art niyetlerin gölgesini düşürmeden, varsayımlarımızı sorgulayalım. O zaman gelecek için yeni öngörüler yaparken ayaklarımızı daha sağlam zemine basarız.

Doğaltaş ihracatında neden olmamız gereken yerde değiliz? Bu konuyu tartışmak istiyorum. Var mı beni haklı gerekçelerle ikna edecek olan?

Tüm yazılarını göster