‘Doğal’ sözcüğü bir yandan da çaresizlik ima eder; ne de olsa doğaldır, değiştiremezsiniz. İma ettiği için de bu çaresizlik anlamı öyle hemen anlaşılmayabilir. Umarım değişmez anlamında ‘doğal’ olarak baktığımız çoğu şeyin aslında hiç de doğal olmadığını görürüz.
‘Doğal’ ilginç bir sözcük… Bir yandan hoş bir anlamı vardır. Mesela yapaylıktan uzak bir insan için “ne kadar da doğal” denilir; güzel bir haslettir. Ya da yediğinizin içtiğinizin doğal olmasını arzu edersiniz.
‘Doğal’ sözcüğü bir yandan da çaresizlik ima eder; ne de olsa doğaldır, değiştiremezsiniz. İma ettiği için de bu çaresizlik anlamı öyle hemen anlaşılmayabilir.
İktisatta bu ikinciye tipik bir örnek ‘doğal işsizlik oranı’ kavramıdır. Yanlış bir tanımlamadır. Orta vadede bir ekonomideki denge işsizlik oranı anlamına gelir. Bir taraftan o ekonomideki şirketlerin hangi kâr oranları ile çalıştıklarını belirleyen koşullar ile –mesela tröstlerin oluşmasını engelleyici yasaların ne ölçüde etkin oldukları ile ilgilidir. Bir yandan da işgücü piyasasına özgü yapısal koşullar tarafından belirlenir. Dolayısıyla, doğal bir oran değildir; yapısal unsurlara bağlı olduğu için değiştirilebilir. Bu anlamda Allah’ın emri değildir.
Elbette yapısal unsurlar bir gecede değiştirilemeyecekleri için, o unsurların çoğu kısa dönemde veri alınır, farklı bir ifadeyle ‘doğal’ işsizlik oranı veridir; ona göre hesap kitap yapmak gerekir. Sözgelimi ekonomide büyüme giderek azalıyor ve bir süre sonra da ekonomi küçülme başlıyorsa, işsizlik oranı belirgin biçimde artar; ‘doğal’ düzeyinin oldukça üzerine çıkar. Maliye ve para politikaları ile düşürmeye çalışırsınız. Başka sorunlara yol açmadan kısa vadede işsizlik oranının ne kadar düşürülebileceğini planlarken, aklınızın bir köşesinde ‘doğal’ işsizlik oranı vardır. Maliye ve para politikası ile değiştirmek mümkün değildir çünkü o düzeyi. Hangi düzeydeyse o, o düzeyin arkasında yapısal nedenler vardır; onları değiştirmek gerekir.
Deprem, evet doğanın bir gerçeği; bu anlamda doğal. Ama bunca ölüm doğal değil. Zira asıl olarak çürük binalar neden oluyor can kayıplarına. Yeni binaları depreme dayanıklı yapmak, eskilerin bir kısmını sağlamlaştırmak, geriye kalanları –yani ne yaparsanız yapın sağlamlaşmayacakları, da yıkmak mümkün. Öte yandan depremin bir doğa olayı olduğu, bu anlamda doğal olduğu apaçık olduğuna göre, depremin hemen arkasından yapılacakların da en ince ayrıntısına kadar planlanmış olması gerekir. Buradaki zafiyetler ne yazık ki can kayıplarını artırıyor.
Umarım değişmez anlamında ‘doğal’ olarak baktığımız çoğu şeyin aslında hiç de doğal olmadığını görürüz.