Cari açık, yine Demokles'in Kılıcı gibi ensemizde durmaya başladı. En büyük cari açık kalemimiz ise enerji... İhracatı artırmanın yollarını araya duralım, ithalata bağlı üretim yapısıyla cari açıkta iyileştireceğimiz alanlarımız söz konusudur.
İthalatı vergilendirmek, sınırlamak, kotalamak, korumacılık rüzgârlarının estiği Korona dünyasında bir yöntem olabilir. Fakat kalıcı iyileştirme, dışa bağımlılığı azaltacak alanlardan gelmeli. Mademki enerji en önemli unsur, o halde santrallerimizi (ithal petrol, ithal kömür) yerine yeşillendiremez miyiz?
Dünya Gazetesi’nin Global Konuşmalar yayınında Mehmet Kutman, bu görüşü savunuyor; “Türkiye’nin çevresi gaz kaynaklarınca zengin, doğalgazda fiyat belirleyen olmalıyız. Her gittiğimiz ülkeye güneş enerjisi teklif ediyoruz.” Dünyanın başına gelebilecek en büyük felaket çevre felaketi olur, bu yüzden çevreci yatırımlara yönelmek şart.
Taşıma petrol, taşıma kömür gibi kirletici kaynaklarla enerji üretmek yerine, zaten bizde var olan güneş, rüzgâr ve Doğu Akdeniz’den çıkaracağımız doğalgaz ile çalışan santrallerini öncelemeliyiz. Mevcut jeopolitik avantajımızı da kullanarak Ceyhan havzasını enerji kavşağı yapma gayretimiz de Suriye sorununa rağmen kesintisiz sürmeli.
Rahmetli Turgut Özal, “İyi ki petrolümüz yok” derken, ürün ülkelerinin konfor tuzağına düşmemiş olmanın yanı sıra, yenilenebilir enerji ve çevreci girişimleri kast ettiğini bugün daha iyi anlıyoruz.
5 YILDA 20 ÜLKENİN GLOBAL GÜNEŞ ŞİRKETİ OLMAK
Global Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman; önümüzdeki 5 yılda 15-20 ülkede güneş enerjisi yapan uluslararası şirket olmaya çalıştıklarını söylüyor. Gezegeni petrol ve kömür gibi fosil kaynaklarla kirletmek yerine, güneş, gaz, rüzgâr gibi yeşil enerji kaynaklarını öneriyor.
Teknoloji, güneşi daha verimli sağabileceğimiz noktaya gelmişse, neden bunu ıskalayalım ki?