Doğalgaz keşfinin sıradan soruları...

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Karadeniz'de 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfedilmesi elbette sevinilecek bir gelişmedir ama bu rezervden dolayı Türkiye ne çağ atlar, ne sınıf.

✔ Rusya'nın 50, İran'ın 34, Katar'ın 25 trilyon metreküp rezervi var. İsrail ve Mısır da trilyon metreküp boyutunda değilse de bizden daha fazla rezerve sahip ülkeler.

✔ Kaldı ki Karadeniz'deki rezervden öyle birkaç yıl içinde üretim yapar hale gelmek, hele hele her yıl tüm ihtiyacımızı buradan karşılamak söz konusu değil.

Enerji uzmanı değiliz. O yüzden Karadeniz’de bulunan 320 milyar metreküplük doğalgaz rezerviyle ilgili teknik konulara fazla eğilmek gibi bir niyetimiz yok.

Ama yine de ilk heyecan geçtikten, ilk sevinç dalgası dağıldıktan ve eş zamanlı yaşanan dudak bükme yaklaşımı sona erdikten sonra hemen her vatandaşın sormaya başladığı bazı soruları hatırlamakta yarar var:

- Tüm dünyada fiyatlar gerileme eğilimindeyken ve özellikle denizden doğalgaz çıkarmak yüksek maliyetliyken Karadeniz’deki yatağı işletmek ne kadar ekonomik olacak diye soruluyor.

- Bu gazı çıkarmak ekonomik bulunsa bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işaret ettiği 2023 yılının çok iddialı bir hedef olarak değerlendirildiğinin ve bu yıla yetişmenin neredeyse olanaksız olacağının altı çiziliyor.

- Türkiye’nin denizde arama gerçekleştirecek teknik donanıma sahip hale geldiği ancak henüz denizden doğalgaz çıkaracak donanımı bulunmadığı biliniyor. O yüzden bu donanımın en kısa sürede temini ya da kiralanması yoluna gidilmesi gerekliliğine vurgu yapılıyor.

- 320 milyar metreküp, Türkiye'nin yıllık yaklaşık 50 milyar metreküplük tüketimine bölünmek suretiyle rezervin yaklaşık 6 yıllık ihtiyacı karşılayacak boyutta olduğu dile getiriliyor; ancak böyle bir yataktan her yıl 50 milyar metreküp gaz elde edilmesinin mümkün olmadığına dikkat çekiliyor. Yıllık üretimin en iyi koşullarda 10 milyar metreküp civarında olacağı, dolayısıyla Türkiye’nin yıllık ihtiyacının ancak beşte birinin bu rezervden karşılanabileceği belirtiliyor.

- Doğalgaz ithalatının ancak beşte bir kadar hafifleyeceği gerçeği, cari dengede açık sorununun geride kalmayacağını ortaya koyuyor.

- 320 milyar metreküp rezervin, Türkiye’yi bölgede oyun kurucu hale getireceğini söylemek zor. Çünkü 320 milyar metreküp, bölgemizdeki bazı ülkelerin, örneğin Rusya, İran ve Katar’ın sahip olduğu rezerv dikkate alınırsa hiçbir şey ifade etmiyor. Rusya’nın 50 trilyon, İran’ın 34 trilyon, Katar’ın 25 trilyon metreküp rezervi var. Dünyadaki toplam rezerv de yaklaşık 200 trilyon metreküp ve bizim payımız binde 2 bile değil.

- Karadeniz’de 320 milyar metreküplük keşfin yapıldığı sahanın altındaki katmanlarda da yakında yeni keşifler olabilir ve rezerv daha da artabilir. Ayrıca Doğu Akdeniz’den de benzer haberler gelebilir. Ancak Doğu Akdeniz konusu karışık, Karadeniz’deki rezervin bize ait olduğu konusun da bir tartışma, bir sorun yok. Akdeniz’de bulunacak gazın ya da petrolün kime ait olduğu konusunda ise uluslararası alanda bir dizi anlaşmazlık yaşanacağı ortada.

“Orada bir rezerv var uzakta..."

Ahmet Kutsi Tecer’in "Orada bir köy var uzakta” diye başlayan şiirini çoğumuz biliriz. Karadeniz’deki rezerv de en azından böyle.

Doğalgazı çıkarmak pek kolay değilse de, öyle birkaç yıl içinde çıkarmak pek mümkün görünmüyorsa da, orada bir rezerv var uzakta ve o rezerv bizim rezervimiz...

Şimdi her şeyin planlandığı gibi gittiğini varsayarak bu rezervin Türkiye ekonomisine neler katacağına ya da katamayacağına bakalım:

- Giriş bölümümüzde de belirttik, bu yatağı tam kapasiteyle işletirsek yılda 10 milyar metreküp dolayında üretim yapabileceğiz ve ithalatımız beşte bir kadar gerileyecek. 10 milyar metreküp üretim, 1.000 metreküp için 200 dolardan fiyatlandırılırsa 2 milyar dolar demek. Her ne kadar biz ithalatı çok aleyhimize olan anlaşmalar yüzünden çok yüksek fiyatla gerçekleştiriyorsak da cari fiyatlar pandeminin de etkisiyle çok düştü. Yani en azından şu dönem için 10 milyar metreküp, 2 milyar dolar etmiyor. Üstelik 10 milyar metreküp üretim ve 2 milyar dolarlık tutara doğalgaz çıkarma maliyetini sıfır kabul ederek ulaştığımızı belirtelim.

- Enerji uzmanları bir doğalgaz rezervi keşfedildikten sonra üretime geçmek için aşama aşama yapılması gerekenler olduğuna ve bunların mutlaka belli bir zamana yayılması gerektiğine dikkat çekiyor. Dolayısıyla üretime 2023’te başlanması hiç mümkün görünmüyor. Ama varsayalım üretim 2023 sonuna, yani o kışa yetişti. Demek ki iki kış daha bu doğalgazdan fayda yok.

- Peki doğalgaz üretimine yarın başlanabilseydi, bu vatandaşa doğrudan nasıl yansırdı ya da yansır mıydı? Ülkenin yıllık bazda 2 milyar dolar tasarruf etmesinin vatandaşa doğrudan bir etkisi tabii ki yok, ancak dolaylı etkilerden söz edilebilir. Doğrudan etki doğalgaz faturasına bir yansıma olup olmayacağıdır. Bu rezerv doğalgaz fiyatlarında bir indirim sağlar mıydı? Pek sanmıyoruz; çünkü biz doğalgazı vatandaşa maliyetinin çok üstünde satıyoruz; aynı şekilde akaryakıt fiyatının da neredeyse dörtte üçü vergi. Düşünün, 1'e mal ettiğimiz benzini, motorini 4'e satıyoruz. “Petrolün, doğalgazın maliyeti çok yüksek, vatandaşa da maliyete yakın bir fiyata satıyoruz” deme durumumuz da yok ki... Dolayısıyla biz doğalgazı kendimiz de çıkarsak, aynı şekilde petrol de bulsak vergi toplamak için perakende fiyatı yüksek tutacağız. Çünkü en sağlam vergi geliri kalemi akaryakıt. Boş yere denmiyor ya “en iyi vergi daireleri akaryakıt istasyonları” diye.

- Türkiye’de özellikle akaryakıtta öyle bir fiyatlandırma yapısı var ki bir çalışmaya göre petrolün fiyatı 1 kuruşa bile düşse benzinin 2.97 liradan, motorinin 2.42 liradan daha ucuza satılması mümkün olmuyor.

- Rezervin parasal karşılığının 65 milyar dolar olduğu ifade edildi. Rezerv tümüyle kullanılabilse bile biz bu 65 milyar doları yıllar sonra elde etmeye (ya da bu miktarda tasarruf etmeye) başlayacağız ve bu olanak yıllara yayılacak biçimde gerçekleşecek. 65 milyar önemli bir tutar tabii ki ama bu tutarı yıllık 180 milyar dolarlık ihracat gelirimizle ya da normal dönemlerde yıllık 30-35 milyar dolar olan turizm gelirimizle kıyaslarsak doğalgazın yıllara yayılacak bu getirisinin çok da büyük olmadığı görülür.

Tüm yazılarını göster