Diyarbakır’daki toplantının anlamı

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Önce “Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim”: Moda ve Hazır Giyip Federasyonu (MHGF) Başkanı Hüseyin Öztürk’ün liderliğinde “iletişim toplantılarının” 15’incisini Diyarbakır’da gerçekleştirdi. Böylesi organizasyonların kolay olmadığını bilenlerdenim. Ülkemizde bir sivil inisiyatifi ayakta tutma, etkinliklerini sürdürme çaba gerektirir. O nedenle, MHGF Yönetim Kurulu’nda görev alanlar ve çalışmalara profesyonel katkıda bulunanlar içten bir teşekkürü hak ediyor.

Harran’dan Iğdır’a Diyarbakır’dan Denizli’ye düzenlenen iletişim toplantıları, Can Yücel’in çevirdiği şiirde dendiği gibi, “En uzak mesafe iki kafa arasındadır: Birbirini anlamayan” gerçekliğini tersyüz ettiği için önemlidir; önemli olduğu kadar değerlidir.

Diyarbakır’daki toplantı için içten teşekkürü hak eden başkaları da var: Güneydoğu Tekstil Sanayi ve İş İnsanları Derneği (GÜNTİAD) Başkanı Mehmet Dalgakıran iyi bir örgütlenme ile güzel bir ev sahipliği yaptı… FERMAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Özhan’da katılımcıları ağırladı.

Bingöl, Batman, Gaziantep, Denizli Adıyaman, Mardin, Ankara, İstanbul ve İzmir derneklerinin yöneticileri ve üyeleri de toplantıya katılarak görüşlerini paylaştılar.

Toplantıda Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Hasan Maral, GÜNTİAD Başkanı Mehmet Dalgakıran, Diyarbakır’a yatırım yapan LUFİAN Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Gümüştepe ve MHGF Başkanı Hüseyin Öztürk Diyarbakır’da konfeksiyon alanında gelişmeleri değerlendirdi.

Kasaba kültürünü bir türlü aşamamış olanlar, bu tür toplantılardan sihirli çözümler, mucizeler beklerler… Bu toplantıların yararı, çoklu düşünerek somut sorunları sorgulamak ve zihinlerde diri tutmaktır. Hiç kimsenin elinde “Musa’nın asası” yoktur ki, bir an da sorunları çözsün; ortalığı sütliman bir hele getirsin.

Diyarbakır Valisi Ali İhsan Su ile yapılan görüşmeyi de çok pratik ve olumlu bulduğumu belirtmeliyim… Vali, “Siz somut projeler, yapılacak işler getirin; imkanlarım sınırında ise yaparım” diyor ve anında refleks göstererek gerekli yerlere talimatını veriyor.

Diyarbakır’ın gündemi       

Diyarbakır’da yapılan toplantıda benim algılarıma göre 5 konu öne çıktı:

Birincisi, “Diyarbakır teşvik sisteminde 6’ncı bölgenin yarattığı pozitif ayrışmayı yitirmiştir; bu konu yeniden ele alınarak düzenlenmelidir” talebidir.

İkincisi, Tekstil Özel İhtisas OSB’inde ciddi yatırımlar yapılmıştır; şu anda bütün imkanlar zorlanarak kalifiye işgücü arzını artıran çözümler üretilmelidir.

Üçüncüsü, kurumsal şirketler OSB’ye yatırım yapınca yetişmiş işgücü transferleri hızlanmıştır; daha önce nitelikli olmayan işgücü istihdam eden, eğitim için emek, zaman ve para harcayarak elemanlarını yetiştirenler bir haksız rekabetle karşı karşıyadır; özellikle nitelikli işgücünün devir hızındaki artışa bir çözüm bulunmalıdır.

Dördüncüsü, Diyarbakır’da yatırım yapanların tesisler için gerekli malzemeleri yörede arz eden işyerleri oluşmamıştır; İstanbul ve Ankara’ya cıvatasına kadar bağımlılık yörede kendi ayakları üzerinde duran bir ekosistemin oluşmasını gerektirmektedir.

Beşincisi de, Diyarbakır’da eşit olmayan gelişme yasası işlemektedir; geniş alana, bol ve görece ucuz işgücüne ihtiyacı olan hazır giyim alanında fırsatlar doğmuştur; sektörün bu özelliği dikkate alınarak sorunlar net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma ilkesi, katılımcı ve kapsayıcı bir anlayışla ele alınmalıdır.

Diyarbakır’ın yakaladığı “ara kesit üretimi” ya da tekstil ve hazır giyimde geniş alan, görece ucuz işgücü isteyen üretim aşamasını etkili sürdürebilirse ülkemizde ve dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi, daha üst katma değerli alanlara geçiş yapılabilecektir.

Büyük kazanç

Diyarbakır toplantısına gösterilen ilgi, katılımcı sayısı önemliydi; ama asıl önemli olan insanların yaşadıkları sorunları dile getirmedeki açıklığıydı… İşgücü devir hızının artması, kurumsal olmayan küçük işyerlerinin işgücü kaybı, yeni işgücü bulma zorluklar, rekabet gücünü yitirme olasılığı gibi konular açıkça dile getirildi.

Siyasi irade, bürokrasi, sanayici, sivil toplum örgütleri yöneticileri ve medya bu gibi toplantılarda insanların sorunlarını öğrenme imkânı yakalar. Yapılan toplantıların büyük kazancı açık yürekle herkesin kendi odağından bakarak sorunları dile getirmesidir. Eğer böylesi toplantılarda sorunları açık tartışmaz da, muhataplarının olmadığı ortamlarda, karşı gerekçeleri üretilmediği yerlerde tartışma yaparsak, birbirimizi “anlamamak” için yatırım yapmış oluruz.

Moda ve Hazır Giyim Federasyonu’nun düzenlediği toplantıyı birçok yönüyle öğretici ve anlamlı buldum… Masa başında oturup, sivil toplum örgütleri yöneticilerinden, valilerden, diğer kuruluş ve kurumlardan mucize bekleyen “ sorgusuz talepçi saplantı” tuzaklarına düşülmemelidir. Çözüm için bir araya geleceğiz, sorgulayacağız, ölçü koyacağız, gerekçe üreteceğiz ve bir ortak akıl yaratacağız ki etkili sonuçlara ulaşabilelim…

Ben yetkili olsam Diyarbakır’da ne yapardım?” bir sonraki yazıda da bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım.

Tüm yazılarını göster