Dış ticaret açısından iki konu geçtiğimiz hafta çok konuşuldu. Bunlardan biri, İsrail ile olan dış ticaret işlemlerinin durdurulması; diğeri ise Avrupa Birliği’nin ATR Dolaşım Belgelerinde ıslak imza şartı aramaya başlaması. Özellikle ihracatımızın yarısını gerçekleştirdiğimiz AB tarafında ATR Dolaşım Belgelerinde (YYS sahibi olmayan şirketler için) idare tarafından ıslak imza aranması ihracatımız açısından oldukça kritik bir konu. Bunun bir yandan zaman kaybı, diğer yandan da maliyet artırıcı bir etken olduğunu söyleyebiliriz.
ATR Dolaşım Belgeleriyle ilgili gelişme haricinde, Gazze’de yaşananlara bir tepki olarak İsrail ile yapılan dış ticaret işlemlerinin durdurulmasına ilişkin resmi duyuruya değinebiliriz. Öncelikle bölgede bir an önce kalıcı barışın sağlanması ve herkes için güvenli bir ortam oluşması en büyük arzumuz.
Değişiklik ne anlama geliyor?
İlk olarak 9 Nisan tarihinde 54 ürün grubunun İsrail’e ihracatı kısıtlanmıştı. 2 Mayıs tarihli basın duyurusunda ise “devlet düzeyinde alınan tedbirlerin ikinci aşamasına geçilmiş, İsrail’le ilgili ihracat ve ithalat işlemleri tüm ürünleri kapsayacak şekilde” kısıtlamanın genişletildiği açıklandı. Bu ifadeden en genel anlamda İsrail ile dış ticaret işlemlerinde doğrudan veya dolaylı ihracat ve ithalat işleminin yapılamayacağı anlaşılıyor. Bu da gümrük işlemleri sistemi üzerinden İsrail ile olan herhangi bir gümrük beyannamesi tescil edilmesinin önü kapatılarak yapılıyor.
Kısıtlama transit ticareti de kapsıyor. Ülkemize uğrayan ama serbest dolaşıma sokulmamış eşyaların İsrail’e veya İsrail’den transit ticaret kapsamında satışı da yapılamıyor. Örneğin, antrepo rejimine tabi tutulmuş eşyaların İsrail’den alımı veya İsrail’e satımı söz konusu olamıyor. Burada bir konunun altını çizmek gerekiyor; transit ticaretin tanımı ihracat yönetmeliğinde yapılıyor. Yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmadan ya da antrepodan satın alınan malın, ülkemiz üzerinden transit olarak veya doğrudan doğruya yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmaya ya da antrepoya satılması olarak tanımlanıyor. Bu yönde İsrail ile yapılacak işlemlerin de kısıtlanma kapsamında olduğu yorumlanıyor.
Bu ülke ile ne alıyor, ne satıyorduk?
İsrail ile bir serbest ticaret anlaşmamız bulunuyor. 14 Mart 1996 tarihinde imzalanan ve 1 Mayıs 1997 tarihinde yürürlüğe giren STA’nın yürürlüğü halen devam ediyor. Aslında AB ile kurulan gümrük birliği akabinde imzalanan ilk anlaşmalardan biri olma özelliği taşıyor. AB ile paralel bir STA olması vergi arbitrajını ve ticaret sapmasını önleme açısından kritik. 17 yıldır devam eden STA her iki ülke arasında eşya ticaretinde vergisel avantajlar içeriyor. Bu zaman diliminde her iki ülkede ciddi bir ticaret ve yatırım hacminin oluştuğu görülüyor. Dış ticaret hacmimiz yaklaşık 6,5 milyar dolar ve ihracat fazlası verdiğimiz nadir ülkelerden biri.
Genel olarak ihraç edilen mallar arasında çelik, metal, makine, plastik, çimento ürünleri, tekstil ve motorlu taşıtlar bulunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2023'te Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 5,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracat yaptığımız ülkeler arasında İsrail 13. sırada yer alıyor. Son gelişmelerden sonra 2024 yılında İsrail’e olan ihracatın kademeli olarak azaldığı görülüyor. İthalat ise 1,5 milyar dolar civarında seyrediyor ve ağırlıklı olarak mineral yağlar, hurma gibi ürünlerden oluşuyor.